İstanbul
AA muhabiri, ABD başkanlık seçimlerinin Türkiye-ABD ilişkilerine olası yansımalarını uzmanlara sordu.
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Donald Trump'ın tekrar ABD başkanı seçilmesi halinde mevcut dış politikanın devam edeceğini düşündüğünü söyledi.
Trump seçilirse mevcut dış politika sürecek
Erhan, Trump’ın ve ABD’nin önceliğinin halihazırda Çin'le mücadele olduğuna dikkati çekerek Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyeleriyle de mevcut politikayı sürdüreceğine ve özellikle yük paylaşımı konusunda baskıyı artıracağına işaret etti.
Türkiye-ABD ilişkileri açısından bakıldığında dört önemli konu olduğunun altını çizen Erhan, özellikle FETÖ'nün elebaşı ve mensuplarının ABD’de bulunmasının önemine vurgu yaptı.
Erhan, "Bununla ilgili gönderilen bütün dosya ve klasörlere rağmen Amerikan yargısı adım atmadı. Trump’ın ikinci döneminde de esasen bu konuda bir sürpriz beklemiyoruz." diye konuştu.
Diğer önemli konunun ise S-400 hava savunma sistemi ve F-35’ler olduğunu kaydeden Erhan, burada da başkandan ziyade ABD Kongresi ve Senatonun nasıl şekilleneceğinin önem taşıdığına işaret etti.
Erhan, Doğu Akdeniz konusunda ABD'nin uzun süre sessiz kaldığına dikkati çekerek "Ancak Amerika son dönemde giderek işe daha fazla müdahil olmaya başladı. Trump’ın seçilmesi, en azından tahmin edilebilir bir siyasetin diyalog içerisinde sürdürülebileceğini gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı.
Erhan, Trump’ın mevcut politika çerçevesinde Yunanistan’da askeri yapılandırmayı da sürdüreceğini düşündüğünü belirtti.
Suriye meselesinde ise esasen Pentagon’un Trump’ın buradan tamamen çekilme arzusuna rağmen bu projeyi sürdürdüğünü belirten Erhan, “Trump’ın ikinci kez seçilmesi durumunda ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde İsrail’i de rahatlatacak şekilde bir Kürt devleti oluşumuna destek vermeye devam edeceğini tahmin ediyorum." diye konuştu.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Helin Sarı Ertem, Trump'ın seçim sloganını yine "ABD'yi tekrardan muazzam hale getirme" üzerinden kurguladığını hatırlattı.
"Trump Türkiye ile gemileri yakamaz"
Ertem, "ABD'nin 1990'lardan bu yana dünyanın her yerine müdahale etmesinin imkansızlaştığını fark eden Trump, Türkiye'ye yakınlaştı. Buna rağmen FETÖ ve Suriye gibi en çok tartışmalı konularda Ankara'nın istediği yönde bir ilerleme sağlanmadı. ABD tüm bunlara rağmen, özellikle Çin, ardından Rusya ve İran konularında Trump'ın 1. dönem politikalarını sürdüreceğinden dolayı Türkiye'ye hala ihtiyacı var. Sadece Suriye özelinde bile, onun için vekil bir savaşçı olan YPG uğruna, Türkiye ile gemileri yakamaz" şeklinde konuştu.
Trump'ın İsrail'e destek vermeye devam edeceğini vurgulayan Ertem, Pentagon'un da yönlendirmesiyle YPG ile teması sürdüreceğini ve Körfez Arap ülkeleri ile İran'a karşı iş birliği ve sıkıştırma politikasına devam edeceğini söyledi.
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar da Trump'ın ikinci kez başkan seçilmesi durumunda ilk dönem uyguladığı politikaları biraz daha sertleştirerek devam ettireceğini savundu.
Aybar, Trump'ın bundan sonra ABD'nin küresel hegemonik duruşunu kendi çıkarına olacak şekilde tasarlayacağını, devlet dışı aktörlerle iş tutmayacağını ve bunun da bölgede özellikle terör örgütleri ile mücadelesinde Türkiye'nin elini güçlendireceğini vurguladı.
Antalya Bilim Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu da NATO tarzı çok uluslu örgütlerin ağırlığının gün geçtikçe azalacağını, Trump'ın ilk dört yıllık zaman diliminde bu örgütlere mesafeli baktığını söyledi.
Oğuzlu, Trump'ın ABD'nin başka ülkelere rol model olmak gibi gibi bir derdi olmadığını, Orta Doğu dahil birçok kritik coğrafyada askeri varlığını azaltmaya çalıştığını belirtti.
Trump'ın önceliğinin Çin olacağını ve gerilimi Çin üzerinden yürüteceğini dile getiren Oğuzlu, bunun Almanya, Japonya, Türkiye, İran, Mısır gibi bölgesel anlamda güçlü ülkelere hareket serbestliği kazandıracağını değerlendirdi.
Suriye'yi uzun zamandır Rusya'ya bırakan Amerika'nın yeni dönemde aynı politikayı devam ettireceğini belirten Oğuzlu, "ABD, PYD/YPG üzerinden bölgede etkinliğini görece olarak devam ettiriyor. Aslında bu örgüt Trump'ın umurunda bile değil. Trump Suriye'de olası bir uzlaşmaya da evet diyecektir." dedi.
Oğuzlu, Doğu Akdeniz'de Yunanistan, Fransa; Orta Doğu'da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile dönemsel bir gerilim yaşayan Türkiye'nin Trump'ın seçilmesiyle bu daralan çemberi kıracağını ve kritik coğrafya elinin daha da güçleneceğini savundu.
"Biden, Türk-Amerikan ilişkilerinde mevcut yükü ağırlaştırabilir"
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan, Joe Biden'ın ABD başkanı seçilmesi durumunda ise özellikle Doğu Akdeniz'de Biden ve ekibinin nasıl bir aksiyon alacağını kestirmenin çok kolay olmayacağına işaret etti.
Suriye politikasında ise Biden'ın da kuzeyde bir Kürt devletini destekleyeceğini düşünen Erhan, "Bu bir anlamda İsrail’in oradaki varlığını sürdürmesi için bir müttefik ihtiyacından hasıl olan bir devlet politikasına dönüşmüş durumda.” diye konuştu.
Biden’ın geçmiş dönemde Türkiye’ye yönelik olumsuz bakışı ve özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasındaki birtakım sözleri bulunduğunu anımsatan Erhan, “Biden ve ekibinin iktidara gelişi Türk-Amerikan ilişkilerinde zaten var olan ağır bir yükün biraz daha artmasına sebep olabilir." açıklamasında bulundu.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Ertem ise Biden'ın da Trump gibi kısıtlı hale gelen ulusal kaynaklar ve tartışmalı bir yapı arz eden "dünya polisliği" rolünden dolayı Türkiye ve Orta Doğu'ya yönelik politikalarında büyük zikzaklar çizmeyeceğini savundu.
Antalya Bilim Üniversitesi Öğretim Üyesi Oğuzlu ise Biden'ın seçimleri kazanması halinde Türkiye açısından hem olumlu hem de olumsuz etkileri olacağını belirtti.
Oğuzlu, şöyle devam etti:
"Biden, ABD'deki Ermeni ve Yunan lobilerine çok yakın duran bir isim. Biden'ın bir Türk karşıtı olduğunu iddia eden birçok insan var. Böyle bir ismin ABD başkanı olmasının yaratacağı riskler ortada. Biden, tıpkı Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, Senato üyeleri Demokratlar gibi Türkiye'nin NATO içerisindeki politikalarından özellikle S-400 ve Rusya ile yakınlaşmasından dolayı ciddi bir şekilde rahatız. Dolayısıyla seçilmesi durumdan Türkiye üzerindeki kurumsal baskıları tetikleyebilir. Trump gibi Türkiye'yi koruyup kollayan bir rol oynamayacaktır. Biden'ın Orta Doğu, Suriye, özerk Kürt devleti, PYD, Doğu Akdeniz konusunda da Türkiye ile ters düşüyor."
Diğer taraftan Biden'ın "liberal dünya düzeni" çerçevesinde bazı adımlar atabileceğine işaret eden Oğuzlu, " İran ile nükleer anlaşma yapacağını söylüyor bu da bizim istediğimiz bir şey. Öte yandan Avrupalı müttefiklerle yakınlaşmayı savunuyor, NATO'nun öneminin farkında. Bu da Türkiye'nin uzun vadeli işine yarar." diye konuştu.
"Biden da İsrail yanlısı politika izleyecek"
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Aybar ise eski ABD Başkanı Bill Clinton ve Barack Obama geleneğinden gelen Biden'ın, dini tarikatlar, etnik gruplar ve devlet dışı aktörler üzerinden ABD'nin küresel hegemonik duruşunu sürdürebileceğini söyledi.
Aybar, "Biden'ın bu duruşu son derece tehlikeli. PKK, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi unsurları kullanması ve onlarla iş tutması söz konusu. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bir yandan sert gücünü ayakta tutarak terör örgütleriyle mücadele eder, bir yandan da diplomatik kanalları açık bırakabilir." dedi.
ABD'nin Orta Doğu politikasının İran-İsrail parantezi üzerinden şekillenmeye devam edeceğinin altını çizen Aybar, sonuçta Trump da Biden da gelse İsrail yanlısı bir politika izleyeceğini kaydetti.
Seçilecek başkanın Türkiye ile mutlaka iş birliği yapmak için birtakım yollar arayacağına işaret eden Aybar, “S-400'ler, F-35 konusu aşılarak bunların Türk-Amerikan ilişkilerine etkisini aza indirgeyecek mekanizmaları devreye sokacaklar. Dolayısıyla ABD, Orta Doğu'daki istikrar için sorunları aşarak veya sorunlarla beraber Türkiye ile müttefikliğini yeniden kurgulayacaktır." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com