İSTANBUL
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özalp Ekinci, yaptığı açıklamada, salgın sürecinde ailelerin tutumunun çocuklarını da etkilediğini, bazı ailelerin aşırı kaygılı bazılarının ise aşırı umursamaz davrandığını, bunun da çocukları farklı şekillerde etkilediğini anlattı.
Ekinci, çocukların mizacı ve biyolojik özelliklerinin de bu süreçte etkili olduğunu belirterek, Bilim Kurulu'nun önerdiği kurallara uymanın ötesine geçen, günü sürekli haberlerin karşısında geçiren, karamsarlık yaşayan ailelerin çocuklarının daha endişeli olduğunun altını çizdi.
"Kaygılı ailelerdeki çocukların kaygı düzeyi de yüksek oluyor. Bu da çocukların akademik faaliyetlere uyumunu olumsuz etkiliyor." diyen Ekinci, salgın riskleriyle ilgili bilgi sahibi olmayan, yeterince önlem almayan, farkındalığı düşük ailelerin çocuklarında da uyum sorunu yaşandığını vurguladı.
Ekinci, her iki uçtaki aileleri Bilim Kurulu'nun uyarılarını dikkate almaya, kaygıda aşırıya kaçıp koruyuculuğu takıntı boyutuna getirmemeye, çocuklarıyla zaman geçirmeye ve günü iyi planlamaya çağırdı.
Çocukları bulundukları yaşa göre doğru bilgilendirmek gerektiğine işaret eden Ekinci, "Her ne kadar kısıtlama olsa da imkan bulmak lazım.
Haftada üç gün dışarı çıkan çocuk ile hiç çıkmayan çocuk arasında uyum, uyku kalitesi, moral, derse motivasyon, evde anne, baba ve kardeşleriyle ilişki açısından dağlar kadar fark oluyor. Hiç dışarı çıkmayan çocuklar öfke kontrol zorluğu yaşıyorlar, evde aileleriyle çatışıyorlar" dedi.
"Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar zorlandı"
Salgın öncesinde de görülen bazı rahatsızlık türlerine sahip çocukların bu süreçte daha da zorlandığının altını çizen Doç. Dr. Özalp Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pandemi döneminde en sık rastladığımız konu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu. Dikkat eksikliği olan çocuklar zaten derse odaklanmada zorlanırlar.
Sınıf ortamında bile, ortam iyi yapılandırılmamışsa, çocuk öğretmene yakın değilse, çocuğun dikkatini vermesini zorlaştıracak çeldiriciler varsa, bu çocuklarımızın zaten dikkat sorunu olurdu.
Tabii ki yüz yüze eğitim olmadığında, öğretmen karşısında olmadığında, ekran karşısında bu çocuklarımızın öğrenme, derse odaklanma zorlukları daha fazla oldu. Dikkat zorluğu olan çocuklarımız bu döneme uyumda biraz daha zorlandı.
Pandemi dışında da kaygıları, endişeleri olan, anne babadan ayrılmakta zorlanan, hastalık endişesi olan çocuklarımızın da bu dönemde kaygıları arttı."
Ekinci, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozuklukları olan bazı çocukların ailelerinin hastalık korkusuyla çocuklarını hastaneye götürmeye çekindiğini, bunun da tedavi sürecini olumsuz etkilediğini kaydetti.
"Çocuklar akranlarıyla zaman geçirmeli"
Yaş gruplarına göre çocukların akranlarıyla zaman geçirmesinin önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ekinci, bazı ailelerin Bilim Kurulu'nun belirlediği saatlerde bile çocuklarını dışarı göndermediğinin görüldüğünü aktardı.
Çocukların akranlarıyla gelişimsel bir dönem olarak zaman geçirmesi gerektiğini belirten Ekinci, bu konudaki sıkıntılara en çok ergenlerde rastladıklarını anlattı.
Salgın nedeniyle aşırı kaygılı bazı ailelerin ergenlik yaşındaki çocuklarını bile dışarı göndermediklerini ifade eden Doç. Dr. Ekinci, şöyle konuştu:
"Gençlerimiz, ailelerinin aşırı kaygılı tutumları nedeniyle hiç dışarı çıkmadı ya da çok az çıktılar. Akranlarıyla hiç teması olamayan ergenlerde belli zorluklar yaşadık. Bazıları kliniklerimize de geldiler.
Zaten akranlarıyla görüşmekle ilgili zorlukları olan, biraz kendilerini zorlayarak biraz ailenin desteğiyle biraz çevrenin motivasyonuyla sosyal etkileşime başlayabilen, çekingen ergenler var.
Bu grup çocuklarımız evde kısıtlanınca hemen teknolojik cihazlara yöneldiler. Haftalarca, aylarca dışarı çıkmayan ergenlerimiz oldu. Bu çocuklarımızın sosyal etkileşim becerilerinde bir gerilik oldu.
Pandemi bittikten sonra bunların büyük bölümü telafi edilecektir ama şu dönemde biz hep vurguluyoruz: Bilim Kurulu'nun önerdiği şekilde lütfen çocuklarınızı dışarı çıkarın. Günde kaç saatse o saati mutlaka değerlendirin.
Bazı ailelerimiz çocuklarını belirlenen saatlerde bile dışarı çıkarmıyorlar. Bu ailelerin çocuklarının hem gelişimsel ihtiyacı karşılanmıyor hem de o yaşta edinmesi gereken deneyimleri elde etmediği için tam olarak gelişemiyorlar."
Bu dönemde teknolojik cihaz kullanımının da çok arttığını vurgulayan Doç. Dr. Özalp Ekinci, sözlerini, "Pandemi bittikten sonra teknolojik cihazlara bağımlılıkta çok büyük bir artış olduğunu gözlemleyebiliriz.
Bu süreç bitse bile teknolojik cihazla hayatını geçiren çocukların bu alışkanlıklarını kırmak zor olabilir." diye tamamladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com