Gaziantep
Şefler Yalçınkaya, Sergen Özen, Tahsin Küçük, Burak Kaya ve diğer gönüllülerden oluşan ekip, ilçedeki Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı öğrenci yurdu yemekhanesinde günlük 2 bin kişilik yemek çıkartıyor.
Sabahın ilk ışıklarıyla ocağın başına geçen şefler, kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerini özenle hazırlıyor.
Yalçınkaya, AA muhabirine, tamamen gönüllülük esasına göre çalıştıklarını söyledi.
Gittikleri yerlerde kesinlikle sivil toplum örgütlerine yük olmadıklarını ifade eden Yalçınkaya, genellikle yemekleri öğrenci yurtları veya sahra çadırlarında yaptıklarını anlattı.
Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep'te mutfaklar oluşturduklarını, bundan sonra da Hatay'a gitmeyi planladıklarını dile getiren Yalçınkaya, "Şu an mutfakta bulunan herkes gönüllü. Benim burada iç huzurum yerine geldi. Ben buraya geldim geleli tansiyon hapı kullanmıyorum. Tansiyon hapıma daha elim değmedi. İç huzurum var. Zaten ben İstanbul'da duramadığım için yola çıktım, bu arkadaşlarımla beraber." diye konuştu.
Yalçınkaya, İslahiye'de günlük ortalama 2 bin kişilik yemek çıkarttıklarını belirterek, "Allah bu ülkeye böyle bir şey yaşatmasın. Şu anda acayip huzurluyum. Biz burada bazen üç veya dört çeşit yemek yapmaya çalışıyoruz. Buradaki bir kardeşimize bir tas çorba vermek benim içimin ferahlamasına neden oluyor." dedi.
"Yaşayacak olan şey insanlıktır, merhamettir"
Deprem bölgesinde acının büyük olduğunu anlatan Yalçınkaya, şöyle devam etti:
"Gerçekten çok büyük. Bunu bilmeyen bilmez, sahaya gelmeyen insanın bilme şansı yok. Hatay diye bir şey yok. Yaşamayanlar için söylüyorum, gerçekten çok zor. İşimize gücümüze devam edelim, rehavet yok. Önümüzde ramazan var. 10 günlük, 15 günlük planlarla bu işi kaldırmamız mümkün değil. Evet, devletimiz gerekeni yapıyor ama bizler de elimizden geldiği kadar yapmalıyız. Daha hiçbir şey bitmedi. Benim hayata bakış açımda her zaman zaten bir iyilik, bir güzellik vardır ama buraya geldikten sonra mesela ezilen arabaları gördüm, onlar boş, perde bile boş. Yani evinize aldığınız perdenin ne marka olduğunun da önemi yok. Valizinizin, koltuğunuzun da bir anlamı yok, hepsi enkazın altında. Yaşayacak olan şey insanlıktır, merhamettir, başka hiçbir şey yaşamayacak."
Arı gibi çalıştıklarını dile getiren Yalçınkaya, "Bir ihtiyaç olmasa biz burada arı gibi neden çalışalım. Buradan elimizi çekmek yok. Biz, bölgede 'Her şey tamam.' denene kadar bir şekilde desteğimizi sürdürmeyi düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Yalçınkaya, yemek dağıtımının yanı sıra depremzede çocuklara çeşitli oyuncaklar vererek moral ve motivasyonlarını artırmaya çalıştıklarını sözlerine ekledi.
"Burada yemek yapmak tarifsiz bir duygu"
Şef Tahsin Küçük de depremlerin ardından tüm Türkiye'nin tek yürek olduğunu söyledi.
Ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını belirten Küçük, şöyle konuştu:
"Biz aşçıyız, aşçı olarak da sahada yemek yapıp dağıtmak görevimiz. Büyük bir organizasyona imza atıyoruz. Burada yemek yapmak tarifsiz bir duygu. Gidip bölgeyi gördükten sonra yapılacak en faydalı işin bu olduğunu fark edip işe koyulmak vatan borcuymuş gibi bir durum. Hayat kısa, yaşayacaksın, yardım edeceksin."
Şef Burak Kaya da daha iyi hizmet vermek için gece gündüz demeden çalıştıklarını kaydetti.
Depremzedelere yemek yapmanın ayrı bir duygu olduğunu belirten Kaya, "Depremzedelerin bizi burada görmesi de onları ayrı, bizi ayrı bir mutlu ediyor." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com