Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Başkanı Abdullah Resul Demir, AA muhabirine, sınırdaki sığınmacılara karşı orantısız güç kullanarak uluslararası hukuku ihlal eden Yunanistan ve Avrupa Birliğinin (AB) göç politikalarını değerlendirdi.
Yunanistan güvenlik güçlerinin, sınırı geçen ya da geçmekte olan sığınmacılara yönelik insan haklarını ihlal eden davranışlarda bulunduğunu anlatan Demir, plastik mermi, tazyikli su ve biber gazıyla müdahale edildiğini hatırlattı.
Sınır hattında sığınmacılarla birebir görüştüklerini dile getiren Demir, "Herkesin söylediği şey şu; 'Biz gitmek zorundayız, akrabalarımız orada. Türkiye'de herhangi bir hukuki statümüz yok. Çocuklarımızdan ve kendi geleceğimizden umutsuzuz. Avrupa'da arkadaşlarımızın ve akrabalarımızın olması ve onların geleceğe daha umutla bakması sebebiyle biz oraya gitmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Demir, kaybedecek hiçbir şeylerinin olmadığını düşünen sığınmacıların Avrupa'da yaşama hayali kurduğunu söyledi.
"Akdeniz'deki mülteci ölümlerinin çoğunda parmak Avrupa'nındı"Avrupa'nın göçmenlere karşı yıllardır mesafeli olduğuna işaret eden Demir, "Bu zamana kadar Akdeniz'deki mülteci ölümlerinin çoğunda parmak Avrupa'nındı. O botlar kendiliğinden batmamıştı. İşte, 'dalga vardı da o yüzden battı' veya '10 kişilik bota 20 kişi bindiler battı' gibi birçok söylem oldu ama bu botların çoğunluğu yine aynı şekilde Yunanistan ve diğer Avrupa ülkeleri tarafından hususi olarak görevlendirilmiş kişiler tarafından batırılmıştı." dedi.
Yunanistan'ın sınır hattında sığınmacıları taşıyan botları taciz etmesine değinen Demir, "Şimdi aynı durumu bir kez daha görüyoruz ve bizim için bu sürpriz değil." ifadesini kullandı.
Yunanistan'ın ve Avrupa ülkelerinin insan haklarını ve var olan tüm sözleşmeleri yok saydığını aktaran Demir, şöyle konuştu:
"Bir bildiri niteliğindeki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden bahsediyoruz. İşlerine gelindiğinde bunları bizim önümüze sunuyorlar. Biz yine aynı şekilde Cenevre Sözleşmesi üzerinden hareket ediyoruz. Bu sözleşmenin ciddi bir bağlayıcılığı da var. Bunların hepsinde başta yaşam hakkı olmak üzere bütün haklar tek tek sayılmış, birçok ülke de bu uluslararası sözleşmelerden kendi iç hukuklarını oluşturmuşlar. Bugün bir botu açık denizlerde batırmaya çalışmak, insanların üzerine plastik mermi sıkmak veya göz yaşartıcı gazlar sıkmak, onların cep telefonlarına kadar almak ve adeta işkence ederek göndermek hiçbir hukukla bağdaşmıyor."
Avrupa'nın yıllardır, "sığınmacılar orada kalsın, biz para ödeyelim" diyerek, bu sorunu kendilerinden uzak tuttuğunu belirten Demir, Türkiye'nin yaklaşık 4 milyon sığınmacı barındırdığını ve üzerine düşeni en yüksek seviyede yaptığını ifade etti.
"Türkiye'nin bu yükü kaldırma ihtimali yoktur""Türkiye'nin bu yükü hem ekonomik, hem toplumsal hem de coğrafyası itibarıyla kaldırma ihtimali yoktur." diyen Demir, toplumun sabır düzeyinde bozulmalar yaşandığını, bunun da ciddi sıkıntılara yol açabileceğini savundu.
Demir, Avrupa ülkelerinin sığınmacı sorununa insani bakış açısıyla yaklaşmadığını, kültürel, dini ve siyasi kaygılarla bu sorunu ele aldığını kaydetti.
UMHD Başkanı Demir, Birleşmiş Milletlerinin uyarılarına rağmen Avrupa ülkelerinin sığınmayı durdurma kararı aldığını vurguladı.
"Durum Yunanistan'ın korunması değil, şu anda Avrupa Birliği korunuyor"Avrupa Birliği baskısının, Yunanistan'ın sığınmacı politikasını belirlediğini öne süren Demir, şöyle konuştu:
"Yunanistan şu anda Avrupa Birliğinin bir bakıma bekçiliğini yapmakta. Bizim görüştüğümüz hiçbir Suriyelinin Yunanistan'da kalmak gibi bir niyeti yok. Yunanistan da bunu çok iyi biliyor. Şu anda sınırdaki güçler, Avrupa Birliğinin diğer ülkeleri bu konuda Yunanistan'a destek verme gayretinde. Bu zamana kadar Yunanistan, Avrupa'ya geçiş noktası olduğu için çok kez kullanıldı ama herkes Macaristan, Sırbistan üzerinden Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre gibi ülkelere gitme merakında. Durum Yunanistan'ın korunması değil, şu anda Avrupa Birliği korunuyor. Zaten içinde bulunduğu ekonomik durum herkes tarafından biliniyor, Yunanistan'ın da böyle bir kaygısı yok zaten. Yunanistan'ın şu anda düştüğü (sığınmacılarla ilgili) durum Avrupa Birliğinden kaynaklanmakta. Avrupa Birliği baskı kuruyor. Yunanistan bugün kapıları açsa bir sonraki aşamada belki benzer durumu Macaristan'da göreceğiz. Orası da geçiş noktası olarak görülüyor."
Avrupa'nın Türkiye, Lübnan, Libya gibi ülkelerde sığınmacılarla ilgili iki yüzlü bir tutum sergilediğini belirten Demir, Avrupa ülkelerinin temsilcilerinin ülkelerine yönelik göç durumlarında uluslararası sözleşmeleri yok saydığını ya da kendilerine göre yorumladıklarını ifade etti.
Demir, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi büyük temelli mekanizmaların yapılanları sorgulamaması ve yaptırım uygulamaması durumunda bu tür ihlallerin devam edebileceğini dile getirdi.
Tüm dünya milletlerinden göç ve sığınmacı konusuna eğilmelerini, siyasi liderlerin bu konuda adımlar atmasını isteyen Demir, esas önceliğin sığınmacılara Avrupa'nın kapılarının açılmasının olmadığını, mülteciliği ortaya çıkaran sebeplerin ortadan kaldırılması olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com