ANKARA – ÖZEL
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, geçtiğimiz günlerde CNN Türk’e yaptığı açıklamalarda Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. Yıldönümünde 29 Ekim 2024 tarihinde inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk reaktörünün hizmete açılmasının kutlanabileceğinin sinyalini verdi.
Nükleer santralin Rus Devlet Firması – Rosatom tarafından tasarlanması bir yana, Rusya’da nükleer ve ilgili alanlardaki çeşitli, dünyaca ünlü ve prestijli Rus yüksek teknik eğitim kurumlarından mezun olan 300’ü aşkın genç Türk mühendisler, halihazırda bu şantiyede çalışıyorlar.
Bahsedilen bu 300’ü aşkın Türk uzman, ülkemizdeki nükleer enerji alanında öncül konumda olacaklar. Akkuyu Nükleer A. Ş.’nin önde gelen reaktör yönetimi uzmanı Emre Yarar, tüm dünyada MEPhl olarak bilinen Rusya’nın en prestijli nükleer eğitim veren üniversitesinden 2018 yılında mezun oldu.
Emre Bey, daha önce hem Türk hem de Rus basınına yaptığı açıklamalarda, Rus tasarımı nükleer santrallerde kazandığı deneyimlerle ülkemizdeki nükleer santrallerin kurulumuna katkıda bulunduğunu belirtiyor.
Türkiye Cumhuriyeti, enerji güvenliğinin milli ekonomi açısından önemini ve değerini eğer 15 sene önce fark etmeseydi; bugün Türkiye’nin nükleer enerji kulübüne katılmasından bahsedemezdik.
Ülkemiz Türkiye, uluslararası politik durumların kötüleşmesinden önce yabancı ortaklarla karşılıklı kazanç prensibine dayalı karlı nükleer anlaşmalar yaparak bugün Türk halkının bilimsel ve teknik bir eliti oluşmasını sağladı.
Türkiye; ucuz, istikrarlı ve çevre dostu elektrik tüketimi konusunda nükleer kulübüne dahil olarak ciddi bir teknolojik gelişim kaydetti. Türkiye ile benzer fikirleri paylaşan ve aynı doğrultuda ilerleyen diğer iki Türk devleti Kazakistan ve Özbekistan’da Rusya Federasyonu’nun nükleer enerji kurumu Rosatom ile anlaşmalar sağladı.
Taşkent’in akıllı ve ileri görüşlü dış politikası sayesinde yakın gelecekte Özbekistan’a nükleer enerji alanında işbirliğini genişleterek Özbek halkının refah düzeyini yükseltmeyi amaçlıyor.
Diğer tarafta ise Kazakistan, nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılan muazzam Uranyum rezervleriyle nükleer enerji konusunda gelecek vaat eden ülkelerden biri olarak ön plana çıkıyor. Yakın zamanda ülkede inşa edilecek bir nükleer santral için referandum düzenlemeyi planlayan Kazak hükumeti hem Türkiye hem de Rusya ile iyi ilişkilere sahip.
Kazakistan ekonomisinin en önemli ortaklarından biri olan Ankara, teknolojik gelişim konusunda her zaman Astana’ya destek oluyor. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı da geçen yılın Kasım ayında yaptığı açıklamalarda, karşılıklı ilişkilerin enerji sektörü de dahil olmak üzere daha da kurumsallaştığını ve derinleştiğini belirtti.
Orta Asya’nın parlayan yıldızı Kazakistan’ın dış politikada milli çıkarlarını karşılayan ve çok kutuplu bir dünya düzenine uygun şekilde hareket etmeye devam edeceği görülüyor.
Kardeş ve dost ülke Kazakistan’da inşa edilecek nükleer santralin projesi, yalnızca Kazak halkı için önem teşkil etmiyor. Aynı zamanda Türkiye ile Kazakistan arasındaki ikili ilişkiler için de kritiktir.
Bu bağlamda Türkiye, Kazakistan ve Özbekistan’da eş zamanlı olarak nükleer enerji alanındaki gelişmelerin ilerlemesi; ülkelerimiz arasındaki tarihi anın benzersizliği, karşılıklı ülkeler arası teknolojik işbirliğinin artmasına da olanak tanıyacaktır. Ankara, kardeş Astana ve Taşkent ile nükleer konusundaki deneyimini şüphesiz ki paylaşacaktır.
Mehmet Gökhan Sel, dikGAZETE.com