Ankara
Usluel, AA muhabirine, TTGV'nin kamu yararına çalışan, ülkenin çıkarlarını temsil eden ve özel sektörün yönettiği bir vakıf olduğunu söyledi.
AB Yeşil Mutabakatı ve sınırda karbon vergisinin ihracatçılar ve Türkiye'nin uluslararası rekabetçiliği için yarattığı risklere dikkati çeken Usluel, gelecek dönemde devletler ve şirketlerin, yıllık 5 trilyon dolarlık kaynağı iklim teknolojilerine yönelteceğini bildirdi.
Usluel, Türkiye'nin iklim teknolojileri alanındaki dalgayı kaçırmaması gerektiğini ifade ederek, "İklim teknolojilerinde dünyada herkesle aynı noktadayız, yarışa aynı noktadan başlıyoruz. Geri kalmadan bu konuda öncü bir rol oynama şansımız var. Bu, Türkiye için önemli fırsat. Fırsatı değerlendirmek için bu pazarın varlığını kabul etmemiz ve bununla ilgili yatırımlara başlamamız gerekiyor." diye konuştu.
İklim teknolojilerinin, enerji, tarım, yapı teknolojileri, ulaşım ve temiz üretim olmak üzere 5 sektörden oluştuğu bilgisini veren Usluel, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu alanlarda laboratuvar aşamasını geçmiş ama henüz herkesin 'bir başkası yapsın da görelim' aşamasında olduğu birçok konu var. Bu konularda TTGV olarak türünün ilk örneği, tekrarlanabilir, öncül projeleri hayata geçirmeye çalışıyoruz. Önemli olan, pazarda talebin oluşması. Pazar oluştuğu zaman, girişimciler, yatırımcılar, teknoloji üretenler ve imalatçılar küresel değer zincirinin parçası olmaya başlıyor. Yapmaya çalıştığımız şey, belirli olgunluğa gelmiş projelerin Türkiye'de ilk uygulamalarını gerçekleştirmek. Bununla ilgili bir de Öncül Proje Yatırım Programı'mız var. Öncül Proje Yatırım Programı'na şu anda 400 milyon liralık kaynak ayırdık. Bunu iki katına kadar büyütme imkanımız var. Önümüzdeki 5 senede minimum 5 tane büyük öncül projeyi hayata geçirmek için çalışıyoruz."
TTGV olarak her proje başına 10 milyon dolarlık destek sağlayacaklarını ancak bu projelerin toplam değerinin 50 milyon dolar civarında olduğunu vurgulayan Usluel, "Örneğin, yatırım bankaları bu işin daha çok borç tarafında yer almayı arzu ediyor. Bazı yatırımcılar bu işin sermaye tarafında yer almayı arzu ediyor ama bütün bu paketin bir araya gelmesi için bir yatırımcının riski alıp öz sermayeyi, katalitik öz sermayeyi koyması gerekiyor. TTGV'nin rolü burada, büyük yatırım projelerinde çıkış önceliği olmayan öz sermayeyi koymak olacak. Türünün ilk örneği projeleri gerçekleştirirken ilk riski alan, öz sermayeyi koyan yatırımcı olacağız. İlk öncül projemiz, uzun süreli şebeke ölçeğinde enerji depolama projesi olacak." ifadelerini kullandı.
"Farklı teknolojilerle şebeke ölçeğinde enerji depolama kurmak ilk projemiz"
Enerjinin, Türkiye'nin dış bağımlılığının en fazla görüldüğü alan olduğuna işaret eden Usluel, "Enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan, özellikle güneş kaynağından üretebildiğimiz takdirde hem ekonomik hem jeopolitik olarak Türkiye'nin önünü açan bir alan. Enerji depolama, güneş enerjisini baz enerji haline getirmenin tek yolu. Eğer güneş enerjisiyle ülkeyi çevirmek istiyorsak enerji depolamaya başlamamız gerekiyor. Bunun teknolojisi de lityum batarya değil. Farklı teknolojilerle şebeke ölçeğinde enerji depolama kurmak ilk projemiz." dedi.
Usluel, bunun gibi birkaç projenin farklı aşamalarda devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bir projemiz temiz hidrojenle ilgili, bir tanesi çimento sektöründe maden ocağından çıkan kireç taşı yerine yosunla üretilen kireç taşını kullanarak çimento imalatını tamamen karbon sıfır hale getirmek. Bunun gibi projeleri olgunlaştırdığımız derin dalış sürecimiz var. Derin dalış süreciyle Türkiye ve yurt dışında konuyla ilgili minimum 100 kurum ve kişiyle derin mülakatlar yapıyoruz. Sonra çalışma grubu oluşturuyoruz. Bu çalışma grubuyla projenin hem teknik hem yatırım fizibilitesi olarak olgunlaşmasını beraber yapıyoruz. Bu, yatırım aşamasına geldiğinde diğer yatırımcılarla beraber bunu hayata geçirmek için bir sürecimiz var."
Enerji depolama konusundaki ilk projeyi ekim ayında gerçekleştirmeye başlayacakları bilgisini veren Usluel, "Bu tür projelerde bir girişimciye destek şeklinde çalışma olmuyor. Çalışma grubu içinde bir konsorsiyum oluşturmaya çalışıyoruz. Şu anda enerji depolama projesinde Elektrik Üreticileri Derneği, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği, Türkiye'nin en büyük üreticileri, en büyük dağıtım şirketleri ve kamu kurumlarıyla temasta olduğumuz bir yapıyla ilerliyoruz. Bu yapıda bir noktada diğer yatırımcılarla birlikte bir yatırıma girilecek. Yatırımcıların kim olduğu belli değil. Bizim yönlendirdiğimiz güdümlü, bu işin üreticileri, yatırımcıları ve tüketicilerin de işin içinde olacağı büyük kapsamlı projeleri hayata geçireceğiz." diye konuştu.
Usluel, enerji konusundaki projenin teknolojilerinin 2024 sonu, 2025 yılı başı gibi hazır olmasını planladıklarını belirterek, "Yaklaşık 5 yıllık dönemde projelerin hayata geçmesini planlıyoruz. Daha hızlı gidebileceklerimiz olacak, tarım projelerinin hızlı gitme ihtimali var. Yapmaya çalıştığımız, beraber bir proje oluşturup, sonra bu projenin tekrarlanmasını sağlamak." ifadelerini kullandı.
Türk sanayicisi için iklim teknolojilerinin önemine dikkati çeken Usluel, şunları kaydetti:
"Birincisi Türk imalatçılarının dünyadaki tedarik zincirlerinde yer almasını, tecrübe kazanmalarını sağlayacak bir yapı oluşturuyoruz. İklim teknolojileri dünyanın en hızlı büyüyen sektörü. Bu yüzden Türk sanayicilerinin bunun içinde olması çok önemli. Bu projelerle karbon emisyon ticaretine kredi sağlama imkanı olacak. Gelecek seneden itibaren Türkiye karbon emisyonunu raporlamaya başlayacak. 2026'dan itibaren de Amerika, Japonya ve Avrupa ile iş yapacaksa ya sınırda karbon vergisi ödemesi ya da karbon kredilerini ortaya koyması gerekiyor. Belirli sektörlerin karbon indirim hedefleri var. Karbon indirim hedeflerine ulaşınca o karbon indirimlerinizi başka ülkelere satma şansınız olabiliyor. Bu, Türkiye'nin önünde imalatını daha temiz hale getirerek ihracatında ilerleme sağlayacağı alan olacak. Yapmaya çalıştığımız, Türk sanayicisinin iklim teknolojileri konusunda gelişmesini sağlamak."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com