ANTALYA
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Amerikan Endokrin Derneği ve Avrupa Endokrinoloji Derneğinin iş birliği ile düzenlenen "Endobridge 2017", Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde gerçekleştirildi.
EndoBridge Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, diyabetle birlikte obezitenin yaygın şekilde görüldüğünü söyledi.
Obezite sıklığının 1975'ten beri dünyada 3 kat arttığını belirten Yıldız, "2017 yılı itibarıyla 1,9 milyar erişkin fazla kilolu ve bunların arasında 650 milyon obez. Dünyada fazla kiloluluk ve obezite oranları sırasıyla yüzde 39 ve yüzde 13 iken ülkemizde bu oranlar daha yüksek ve Türkiye'de her 3 kişiden biri fazla kilolu, diğeri obez." diye konuştu.
İştah ve toklukta kontrol beyindeAvrupa Endokrinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. AJ Van Der Lely de gıda tüketiminde beyin bağırsak ilişkisine değindiği konuşmasında, şunları söyledi:
"İş gıda alımına geldiğinde beyniniz her zaman kontrolü elinde tutar. Bu ille de beyninizle aynı görüşte olduğunuz ya da beyninizin planlarını size söylediği anlamına gelmez fakat iştahınızın ve tokluğunuzun patronu odur. Bu iş için bağırsaklarla ve bağırsakların kendi kontrol merkezleri ve pankreas ve karaciğer gibi organlarla sıkı ilişkiler kurması gerekir. Bu organlar ne yediğiniz ve yediğinizin ne kadar tatlı, tuzlu veya yağlı olduğu konusunda sürekli olarak beyninizi bilgilendirir."
Tıp biliminin tüm bunların arkasındaki karmaşık mekanizmaları daha yeni yeni anlamaya başladığını ifade eden Lely, "Beyin ile sindirim sistemi arasındaki karşılıklı konuşmaları nasıl dinleyeceğini öğreniyor. Bu yeni bilgiler ve yeni iç görülerin diyabet ve obezite denen bulaşıcı olmayan hastalıkların çılgınca yayılmasına karşı hekim ve diyetisyenlerin mücadele etmesine yardımcı olacağı umulmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Endokrinoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Felix Beuschlein de böbrek üstü bezi bozukluğunun ikincil hipertansiyonun en sık rastlanan nedeni olarak kabul edildiğini dile getirdi.
Beuschlein, "Bu durum bu bozukluğa sahip kişinin hastalığın alt tipine bağlı olarak spesifik ilaçlar veya cerrahi yöntemle tedavi edilebileceği anlamına gelmektedir. Eğer tedavi edilmezse bu hormonal durumun kalp damar sistemi üzerinde zararlı etkileri olup komplikasyonlara yol açma olasılığı yüksektir." dedi.
Muhabir: Servet Tümer
dikGAZETE.com