İstanbul
Seslendirdiği Türkçe tango eserlerle tanınan sanatçı Şecaattin Tanyerli'nin vefatının ardından 26 yıl geçti.
Müzisyen ve yorumcu Tanyerli, Tokatlı tüccar Ahmet Efendi ile Selanikli Şerife Mürvet Hanım'ın oğlu olarak 3 Ocak 1921'de İstanbul Teşvikiye'de dünyaya geldi.
Beşiktaş Esma Sultan İlkokulu'nda 1928'de ilköğrenime başlayan usta sanatçı, ortaokul ve lise eğitimini İstanbul Erkek Lisesi'nde tamamlayarak 1942'de mezun oldu. Lise yıllarında Fransız şarkıcı ve sinema oyuncusu Tino Rossi hayranı olan Tanyerli, müzik çalışmalarına Eminönü Halkevi'nde opera dersleri alarak adım attı.
Şecaattin Tanyerli, Eminönü Halkevi'nde koro çalışmalarına da katıldı ve aynı dönemde tangoya ilgi duymaya başladı.
Sanatçı, 1951 yılında verdiği bir röportajda o yılları şu sözlerle anlatmıştı:
"1928 yılıydı, yedi yaşındaydım. Beşiktaş'ta o zamanki adıyla Esma Sultan İlkokuluna başlamıştım. Bütün dersler içinde beni en çok ilgilendiren müzik dersiydi. Hocamız piyano başına geçerek biz öğrencilerini etrafına toplardı. Diğer arkadaşlarıma nazaran kendimi piyanonun tuşlarına kaptırır ve dalardım. Bu hal, ilkokulu bitirinceye kadar devam etti. İstanbul Erkek Lisesinin orta kısmına başladığımda, okuldan müzik derslerinden başka, hocam Cemil Bey benimle özel olarak ilgileniyor, Eminönü Halkevi'nin korosuna götürüyordu. Daha sonraları ses hocası Goldenberg'den ders aldım.
1941'de liseyi bitirdim. Hukuk Fakültesine devam ederken sesimi de ihmal etmiyordum. Arkadaşlarımla gittiğimiz bir gazinoda, ısrarla söylediğim bir tango ve profesyonel olarak çalışmama yine arkadaşlarımın ısrarı sebep oldu. Böylece 1942 yılından beri profesyonel olarak çalışmaktayım. Bu arada birçok filme okuduğum gibi, dört seneden beri plak doldurmaktayım. Okuduğum 'Papatya' tangosu satış rakamlarına bakılırsa şimdiye kadar Türkiye'de çıkarılan tango plaklarının satış rekorunu kırmış bulunuyor. Yeni çıkan plaklarım da aynı hızda satılıyor."
1942 yılında Maksim Gazinosunda profesyonel sahne hayatına başladı
Sanatçı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken de Beyoğlu Halkevi'nde şan dersleri aldı.
Tango dinlemenin ve bu dansı icra etmenin hayatı renklendirdiği düşüncesinde olan Tanyerli, üniversiteyi bitirmeyerek, 1942'de Maksim Gazinosunda profesyonel sahne hayatına başladı.
Şecaattin Tanyerli, 1943'te İzmir'de başladığı vatani görevine, Ankara Yedeksubay Okulu'nda devam etti, 1946'da üsteğmen olarak ayrıldı.
Almanca, Fransızca, İspanyolca ve Rumca tangoları da seslendiren sanatçı, hafif Batı müziğinin Türkiye'deki ilk yorumcularından biri olarak gösterildi.
Tanyerli, 1948'de tango müzisyeni Necdet Koyutürk'le ilk plağını çıkardı. Plağın bir yüzünde Koyutürk'ün ünlü "Papatya" adlı tangosu, diğer yüzünde ise "Rüzgar Gibi Geçti" eseri yer alıyordu.
Koyutürk ile Ankara'da tanışan sanatçı, bir röportajında şu bilgileri vermişti:
"Yedek subay öğrencisi idim. O yıllarda Necdet Koyutürk de Ankara'da garnizonda yedek subaydı. Her cumartesi okuldan çıkar, doğru onun yanına giderdim. 'Papatya' o yılların ürünüdür. Hiç unutmam, bu tangoyu 1948'de plak yapmış, aynı yıl da nişan hediyesi olarak nişanlımın ailesine plağımı hediye götürmüştüm. Ne heyecan, ne sevinçti, düşünün…"
Plağı çıkardıktan sonra İstanbul Radyosu Senfoni Orkestrası'nın şefi Cemal Reşit Rey'in yanına giderek plağını dinleten Tanyerli, 1949'da İstanbul Radyosunda çalışmaya başladı. Aynı yıl Kamuran Hanım'la hayatını birleştiren sanatçının bu evlilikten Şeref, Hakan ve Şeyda adlı çocukları dünyaya geldi.
İstanbul Radyosundan sonra Fehmi Ege ve Necdet Koyutürk tango orkestralarının değişmez solisti olan Tanyerli, o dönem "Ayrılık", "Sensiz Kaldığım Geceler", "Sevdim Bir Genç Kadını", "Mazi" ve "Sana Nerden Gönül Verdim" adlı unutulmaz eserleri yorumladı.
Hayatı boyunca hiç tango bestelemedi
Hayatı boyunca hiç tango bestelemeyen usta yorumcu, 1980'li yılların sonuna kadar sahne hayatına devam etti ve davudi sesiyle seslendirdiği eserlerle tangoyu 7'den 70'e birçok kişiye sevdirdi.
Şecaattin Tanyerli, 44 yıllık sanat hayatı boyunca İstanbul Radyosu'nda bini aşkın Türkçe sözlü tangoyu seslendirdi. Sanatçı 30'u aşkın taş plak, 2 uzun çalar, 2 kaset, 40'a yakın 45'lik plak ve 1991'de "Ölmeyen Tangolar" adlı bir CD yayınladı.
Tangoya olan sevgisini, "Devirler daima değişir. Nice müzik türleri gelip geçer. Ama daima sevilen tangodur. Tango benim her şeyimdir, düşüncem, yaşantımdır. Bütün duygusallığımla o parçaları söylerim. Bu belki de orta yaşlı, çok hassas olmanın neticesidir." sözleriyle dile getiren sanatçı, 1971'de de altın plak ödülüne layık görüldü.
Alzheimer hastalığı nedeniyle uzun süre komada kalan Tanyerli, 2 Aralık 1994'te 74 yaşındayken hayatını kaybetti.
Eşi Kamuran Hanım, sanatçının vefatının ardından 3 Aralık 1994 tarihinde Hürriyet Gazetesi'ne verdiği demeçte şunları söylemişti:
"Hastalık önce kendini, unutkanlıkla gösterdi. Sonra denge problemleri yaşamaya başladık. Amerika'da yaşayan kızımız Şeyda'yı çok özlemişti. Amerika'ya gittik. Orada testler sonucu hastalık ortaya çıktı. Türkiye'ye döndüğümüz 18 Temmuz günü yere düştü ve hemen kendisini hastaneye kaldırdık. 25 gün Cerrahpaşa'da komada kaldı. New York'ta hastalığını teşhis eden doktoru Zeki Uygur, beyin kanallarındaki genişlemeden ötürü beynin su topladığını ve hücrelerin öldüğünü, artık yapacak bir şey kalmadığını söyleyince, ona daha iyi bakabilmek için Şarköy'deki yazlığımıza gittik. Fakat hastalık hızlı seyretti."
Tanyerli, TRT İstanbul Radyosunda düzenlenen törenin sonrasında, Teşvikiye Camisinde kılınan namazın ardından toprağa verildi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com