İSTANBUL - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ Türk şiirinin "Can Baba"sı Can Yücel, vefatının 18. yılında anılıyor.
Eski Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu ve öğretmen Hasan Ali Yücel'in oğlu, Canan Yücel Eronat'ın ikiz kardeşi ve ressam Su Yücel'in babası Yücel, 21 Ağustos 1926'da İstanbul'da dünyaya geldi.
İlk şiirine 12 yaşında imza atan Yücel, ironik yönü ağır basan şiirlerinde, halk ağzına, halk türkülerinin deyişlerine ve argo sözlere de yer verdi ve bu nedenle sıkıntılı anlar yaşadı.
Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde kullandığı yalın dili ve buluşlarıyla edebiyatseverlerin dikkatini çekti. Şairin ilham kaynağı ve şiirlerinin konuları doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygular üzerine şekillendi.
Usta şair, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü'ndeki eğitiminin ardından İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde Latince ve Yunanca eğitimi aldı.
Yücel, bir süre Londra'da BBC Radyosu'nda çalıştı. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde çeşitli elçiliklerde çevirmenlik görevinin yanı sıra Londra'da BBC Türkçe'de spikerlik yapan şair Yücel, askerliğini Kore'de tamamladı.
Güler Yücel ile 1956'da evlenen Yücel'in bu evlilikten kızları Güzel ve Su ile oğlu Hasan dünyaya geldi. Türkiye'ye 1958'de dönen Yücel, bir süre Bodrum'da turist rehberi olarak çalıştıktan sonra bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul'da sürdürdü.
Yalın dili ve farklı tarzıyla beğeni kazandı
Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında ''Yenilikler'', ''Beraber'', ''Seçilmiş Hikayeler'', ''Dost'', ''Sosyal Adalet'', ''Şiir Sanatı'', ''Dönem'', ''Yöne'', ''Ant'', ''İmece'', ''Papirus'' adlı dergilerde yazdı. İlk şiirlerini 1950'de yayımlanan ''Yazma'' adlı kitapta toplayan Yücel, duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve farklı tarzıyla beğeni kazandı.
''Yeni Dergi'', "Birikim'', ''Sanat Emeği'', ''Yazko Edebiyat'' ve ''Yeni Düşün'' dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleriyle tanınan Yücel, 1965'ten sonra siyasal konularda da eserlere imza attı.
Usta şair, şiirlerinin çoğunda sevdiği insanları tarif ederken, eşine, çocuklarına, torunlarına ve babasına olan sevgisini şiirlerine yansıttı. "Maaile" isimli bir eseri de bulunan Yücel'in, "Küçük Kızım Su'ya", "Güzel'e", "Yeni Hasan'a Yolluk", "Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim" adlı şiirleri, ailesine yazdığı şiirler arasında yer aldı.
Lorca, Shakespeare, Brecht'in oyunlarını da çeviren şair Yücel, Shakespeare'in "Olmak ya da olmamak" anlamındaki "To be or not to be" cümlesini, "Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin" şeklinde Türkçeleştirmesiyle de dikkati çekti.
Yücel, "Her Şey Sende Gizli" şiirinde "Yaşadıklarını kar sayma, yaşadığın kadar yakınsın sonuna. Ne kadar yaşarsan yaşa, sevdiğin kadardır ömrün, gülebildiğin kadar" mısralarıyla, sevmenin önemini ve yaşamanın da sadece sevgiyle değer kazandığını anlattı.
Hapiste olduğu döneme "Bir Siyasinin Şiirleri" adlı kitabını yayımladı
Che Guevara ve önceki Çin Komünist Partisi Başkanı Mao Zedong'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 12 Mart 1971'de 15 yıl hapse mahkum olan Yücel, 1974'deki genel afla dışarı çıktı. Mustafa Kemal Atatürk'ü küçültücü ifadeler kullandığı gerekçesiyle 1997'de "Kadın Diye Bir Şiir" eserinden dolayı yargılanan Yücel, hapiste olduğu dönemde "Bir Siyasinin Şiirleri" adlı kitabını yayımladı.
Can Yücel'in 12 Eylül 1980 sonrasında kaleme aldığı "Rengahenk" isimli kitabı, müstehcen olduğu iddiasıyla toplatıldı. 1998'de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hakaret ettiği gerekçesiyle Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Yücel, bir yıl iki ay hapis cezasına mahkum edilirken, Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu hükmü, "cezanın ertelenmesi gerektiği" görüşüyle bozdu.
Kendine özgü samimi ve yalın dili, muhalif bakış açısı, derin mizah duygusuyla kaleme aldığı eserleriyle dünya edebiyatının özgün şairleri arasındaki yerini alan usta şair, ünlü dünya şairlerinden çevirdiği şiirleri bir araya getirdiği ''Her Boydan'' adlı eserini 1959'da yayımlarken, yapıtlarını ''Yazma'' (1950), ''Sevgi Duvarı'' (1973), ''Bir Siyasinin Şiirleri'' (1974), ''Ölüm ve Oğlum'' (1976), ''Şiir Alayı'' (1981), Rengahenk (1982), ''Gökyokuş'' (1984), ''Canfeda'' (1987), ''Çok bi Çocuk'' (1988), ''Kısadevre'' (1990) ve ''Kuzgunun Yavrusu'' (1990) adlı kitaplarda topladı.
Şairin vefatından sonra Genco Erkal, şiirlerinden yola çıkarak hazırladığı ve Can Yücel'in yaşamını şiirlerle anlatan "Can" adlı oyunu sahneledi. Ayrıca şairin ölümünden bir yıl önce doldurduğu şiir albümü, vefatından sonra Ağustos 1999'da, "Kendi Sesinden Şiirleriyle Can Yücel" adıyla yayımlandı.
İstanbul'da Kuzguncuk'ta yaşayan ve ömrünün son dönemlerinde Muğla'nın Datça ilçesine yerleşen usta şair, İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde bademcik kanseri tedavisi görürken 12 Ağustos 1999'da, 73 yaşında hayata gözlerini yumdu. Can Yücel en sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'da toprağa verildi.
Şairin vefatından sonra Datça Belediyesi ve ailesi tarafından, anısına edebiyat ve kültür-sanat şenlikleri düzenlenirken, Datça'daki evi müze haline getirildi.
dikGAZETE.com