ANKARA - MELTEM BULUR/AYŞE SARIOĞLU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 9 Ağustos'ta Rusya'ya yapacağı ziyareti değerlendiren uzmanlar, iki ülke arasındaki yakınlaşmanın Suriye krizinin çözümünde yapıcı rol oynayacağını ve Türkiye'nin Rusya'yı Batı'ya karşı bir denge unsuru olarak kullanmasına imkan sağlayacağını belirtiyor.
Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinin kısa vadede turizmde, uzun vadede de enerji ve ticaret alanlarında olumlu adımların atılmasını sağlayacağını, bölgede istikrara zemin hazırlayacağını vurguluyor.
Rusya uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşin, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Rusya'nın en son açıklamalarından ülkede Türkiye'ye sıcak bir bakış olduğunun görüldüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 9 Ağustos'ta Rusya'ya ziyaretinin ilişkiler açısından çok kritik bir dönüm noktası olabileceğini ifade eden Caşin, ilişkilerin tekrar altın döneme getirilmesine yönelik beklentiye dikkati çekti. Caşin, buna iki ülkenin karar verici aktörlerinin ve kamuoylarının karar vereceğini belirtti.
Geçen yılın sonunda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "Biz Suriye konusunda Rusya ile anlaştık." şeklindeki açıklamasını ve bu açıklamanın ardından Rusya'nın Suriye'ye müdahalesinin geldiğini hatırlatan Caşin, Rusya'nın denklemi değiştirdiğini söyledi.
Suriye konusunda Rusya ile ABD yakınlaşmasına rağmen, ABD Başkanı Barack Obama'nın Putin'e güvenmediklerini açıkladığını vurgulayan Caşin, şöyle devam etti:
"Ciddi bir güven eksikliği var ve bunu ABD her ne kadar NATO'ya taşımak istediyse de başarılı olamadığını görüyoruz. Her ne kadar Polonya ve Baltık ülkelerine yeni Amerikan askeri birlikleri kaydırılsa da Türkiye tereddütlü kaldı. Türkiye, Montrö Anlaşması'nın uygulanmasından yana. Şu anda Romanya'da füzelerin aktifleştirilmesi söz konusu ve ABD bunu gördü. Bu nedenle birinci konu Karadeniz ve Montrö'nün korunması olacak. Erdoğan'ın ziyaretinde ele alınacak ikinci konu ise Suriye olacak. Suriye'deki istikrarsızlık Türkiye'de terörün de tetiklenmesine sebebiyet veriyor."
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'un hemen ardından ABD Dışişleri Bakını John Kerry'nin Türkiye'ye geleceğine dikkat çeken Caşin, "Bu pazarlığın içinde Gülen'in iadesi mi söz konusu yoksa Türkiye'nin Batı ekseninden uzaklaşması mı? Washington'un bu yönde endişeleri de var. İki ülke müzakeresinin tarihi ve siyasi açıdan son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ziyarette Karadağ, Suriye, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'in statüsü, Karadeniz'de bulunacak NATO donanması dahil güvenlik sorunları ele alınır." ifadelerini kullandı.
İkili ilişkilerde ekonomik açıdan canlanmanın da yaşanacağını anlatan Caşin, kısa vadede turizm sektöründe bunun sonuçlarının olacağını belirtti.
Caşin, "Siyaset açısından da Türkiye de Rusya da şu anda Batı'dan izole edilme baskısı altında. Bunun Moskova ile Ankara'yı yakınlaştıracağını diye düşünüyorum. Rusya ve Türkiye şu pozisyonda birbirine en muhtaç durumda. Bu zorunlu pozisyon uluslararası ve bölgesel konjonktür iki tarafı ortak hareket etmeye itebilir." diye konuştu.
"İlişkilerin düzelmesi moral verici"
Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu da Türkiye ve Rusya'nın Suriye ve Irak'ın parçalanmasına karşı olan dış politikalarının, ilişkilerin normalleşmesi sürecinde ortak bir zemin sağlayabileceğini söyledi.
İki ülke arasındaki uçak krizinin ardından ilişkilerin düzelmesi için mektup diplomasisi gibi çeşitli adımlar atıldığını hatırlatan Ateşoğlu, Suriye konusundaki fikir ayrılıklarına rağmen Türkiye-Rusya arasında ortak bir zemin olduğunu belirtti.
İkili ilişkilerdeki normalleşmenin, Suriye krizinin çözümü ve Ortadoğu'da istikrarın sağlanması açısından büyük önem taşıdığına dikkati çeken Ateşoğlu, "Suriye'de, kuzeydeki Kürt koridoru ya da PYD üzerinden parçalanma gibi bir gidişat vardı. İki ülke arasında yapılacak üst anlaşma noktası üzerinden Suriye'deki çatışmanın tarafı ve destekçisi olan Rusya ile önce turizm, ticaret ve enerji gibi noktalardan, sonra da bölgede bölünmeye karşı anlaşma arayışı içerisine girilebilir." dedi.
Ateşoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Türkiye-ABD ilişkilerinin Suriye'de güvenli bölge oluşturulması, PYD gibi devlet dışı aktörlere dolaylı veya açık destek verilmesi gibi konular nedeniyle sorunlu ilerlediğini anımsatarak darbe girişimi sonrasında da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Gülen'in iadesi konusuyla mevcut gerilimin arttığını kaydetti.
Rusya'nın desteğini almanın bir büyük gücü diğerine tercih etmek anlamına gelmeyeceğini ancak ilişkilerde bir denge unsuru olacağını söyleyen Ateşoğlu, "Bir anlamda, Rusya ile iyi ilişkiler, ABD'ye karşı dengeleme unsuru olması açısından oldukça önemli. İlişkilerin belli bir noktadan başlayıp gelişmesi açısından da önem arz ediyor." ifadelerini kullandı.
İki ülke ilişkilerinin diyalog yoluyla yeniden açılmasının ve istikrarlı şekilde sürdürülmesinin bölge açısından umut verici olduğunu vurgulayan Ateşoğlu, "Bölgedeki bu kadar sorunun içerisinde bu son derece olumlu bir gelişme. Karşılıklı bağımlılıkların olduğu ve önemli bir komşumuz olan Rusya'yla ilişkilerin düzelmesi moral verici." diye konuştu.
dikGAZETE.com