İSTANBUL (AA) - "Olacak O Kadar" isimli televizyon programıyla bir döneme damgasını vuran komedyen Levent Kırca'nın vefatının üzerinden 5 yıl geçti.
Tam adı Zeki Levent Kırca olan, 28 Eylül 1948'de Samsun Ladik'de dünyaya gelen oyuncu, Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitim gördü.
Kırca, sahneye ilk kez 1965'te Cüneyt Gökçer'in öğrencisi olarak Ankara Devlet Tiyatrosu'nda çıkarken, 1966'da "Buzlar Çözülmeden" oyununda sahne aldı.
Hemen ardından Orhan Erçin Tiyatrosu'nda tuluat ve ortaoyunu oynayan Kırca, Vasıf Öngören sayesinde epik tiyatroyla tanıştı ve "Adam Adamdır", "Asiye Nasıl Kurtulur?", "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" oyunlarında rol aldı.
Kırca, Orhan Erçin Tiyatrosu, Maltepe Komedi Tiyatrosu, Ankara Birlik Sahnesi ve Halk Oyuncuları'nda sahne alırken, 1968'de TRT'nin kurulmasıyla televizyona geçiş yaptı.
"Taşı Toprağı Altın Şehir" filmiyle 1978'de sinemaya adım attı"Oyun Treni" programıyla şöhreti tadan Kırca, "Siz Olsaydınız ne Yapardınız?", "Bu Oyun Nasıl Oynanmalı" ve "Sağlık Olsun" isimli programları yaptı.
Sinemaya ilk adımını 1978'te "Taşı Toprağı Altın Şehir" filmiyle atan oyuncu, "Ne Olacak Şimdi", "Mavi Muammer", "Ölürsün Gülmekten" ve "Son"un da arasında bulunduğu yapımlarda oynadı.
Kırca, 1988'de TRT'de başladığı "Olacak O Kadar"ı özel televizyonlarda 21 yıl sürdürürken, "3 Baba Hasan" ve "Ateşin Düştüğü Yer" gibi müzikallere de imza attı.
"Olacak O Kadar"da "Küçük Hüsamettin", "Cevat Kelle" ve "Bestami" gibi tiplemeleriyle daha çok tanınan Kırca, Arkadaş Kabare Tiyatrosu'nu ve ardından Levent Kırca Tiyatrosu'nu kurdu.
Nur Diner ile 1975'te evlenip 10 yıl sonra boşanan Kırca, 1985'te evlenip 15 yıl sonra boşandığı Oya Başar ile 2001'de tekrar evlenip 2005'te son kez boşandı.
Evliliklerinden Oğulcan, Özdeş, Umut ve Ayşe isimli 4 çocuğu olan Kırca, senaryo çalışmalarının yanı sıra yönetmenlik denemeleri yaptı.
DSP'den 29 Mart 2009'da Üsküdar Belediye Başkanlığı için aday olan Kırca, Aydınlık gazetesinde yazarlık, Vatan Partisi'nde merkez yürütme kurulu üyeliği yaptı.
65 yaşında hayatını kaybettiKırca'ya 2015'te karaciğer kanseri teşhisi konuldu. 12 Ekim 2015'te 67 yaşında hayatını kaybeden sanatçının cenazesi, bir gün sonra Levent Camisi'nde kılınan namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
"Generallerin Aşkı", "Kadıncıklar", "Güzel ve Çirkin", "Sefiller", "Ateşin Düştüğü Yer", "Toros Canavarı", "Üç Baba Hasan", "Fırıldak" ve "Azınlık" gibi oyunları sahneleyen Kırca'nın cenazesinde konuşan, uzun yıllar birlikte çalıştığı oyuncu arkadaşı Ferdi Atuner, "Levent, adam gibi bir adamdı. Çok değerli bir sanatçıydı ve insanların nabzını elinde tutabilen bir kişilikti. Yazar, oynar ve oynatırdı. 'Olacak O kadar' ama bundan sonra hiç olmayacak." ifadesini kullanmıştı.
Müzisyen Burhan Şeşen, müziğe başlamasına Kırca'nın vesile olduğunu belirterek, "1983 yılında verdiğimiz bir konserden sonra bir oyun metni verdi ve böylece başladı. Üzerimizde emeği, hakkı çok fazladır." demişti.
Oyuncu ve televizyon programı sunucusu Gafur Uzuner de Levent Kırca'nın çok önemli bir sanatçı ve usta olduğunu vurgulayarak, "Üniversiteye girdiğim zaman, tiyatroya profesyonel olarak Levent ağabeyin yanında başladım. Yeri doldurulamayacak birisi." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Yıllarca Türkiye'yi güldüren Levent Kırca, bir röportajında kendisinin nelere güldüğünü şu sözlerle anlattı:
"Ben doğal şeylere gülüyorum. Yani halkın arasında geçen günlük, güncel esprilere gülüyorum. Ismarlama mizahı sevmem, ısmarlama esprilere gülmem. Gel sana bir fıkra atayım dendiği zaman sevmem. Gülmenin zeka ile çok yakın bir ilişkisi vardır. Güldürürken de gülerken de insanın zekasını görürsünüz. Bu yüzden zekice yapılan her türlü mizah beni güldürür."
Adana'ya turneye gittiği bir röportajında anne tarafından seyit olduğunu söyleyerek, "Ben dini bütün Müslüman bir adamım, annem de eski Türkçe eğitim almış bir öğretmendi ve ramazanda hatim indirmeye gelen hocayı Kur'an'dan takip ederdi. Sabahları duamı etmeden evden dışarıya çıkmam, dua etmeden sahneye çıkmam, dua etmeden uyumam. Ağzımda her zaman çok şükür, Allah razı olsun sözleri hep vardır." ifadelerini kullanmıştır.