Duru Bulgur Onursal Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Duru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üretime 1935'te küçük bir imalathanede başladıklarını, 1988'de ilk modern fabrikayı kurduklarını söyledi.
Fabrikanın üretim kapasitesini sürekli artırdıklarını ifade eden Duru, 2000'li yıllardan sonra markalaşmaya önem verdiklerini, en kaliteli bulguru üretmeye çalıştıklarını belirtti.
Duru, daha önce bulgur denilince sadece köylerde tüketilen bir ürünün akıllara geldiğini dile getirerek, "Ambalajlama ve bulgurun şehirleştirilmesi projesini geliştirdik. Yaptığımız çalışmaların sonunda talebe bağlı olarak üretimimiz de ciddi şekilde arttı." diye konuştu.
"Bulguru tüm dünya ülkelerine tanıtmak istiyoruz"Duru, ihracatlarının da her geçen gün arttığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Şu anda 52 ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye'den ihraç edilen paketli bulgurun yüzde 80'ini biz gerçekleştiriyoruz. Biz bulgurun dünyaya tanıtılmasını kendimize misyon edindik. Bununla ilgili dünyanın neresinde olursa olsun ciddi gıda fuarlarına katılıp tanıtımlar ve tattırımlar yaptık. Bu kapsamda 12 dilde bulgur yemekleri kitabı hazırladık ve 1 milyonun üzerinde dağıtımını yaptık. Tanıtım için gittiğimiz yerlerde o ülkenin geleneksel yemeklerini bulgurla hazırlayarak, Türk bulgurunun bilinirliğini arttırmaya gayret ediyoruz.
Yurt dışındaki fuarlarda İspanya'da paellayı, İtalya'da risottoyu ve Japonya'da suşiyi bulgurla hazırlayarak tüketicilerin beğenisine sunduk. Japonya, Filipinler, Çin ve Tayland gibi bulguru bilmeyen ülkelere ilk defa bulgur ihracatı gerçekleştirdik. Çok enterasan pazarlar da karşımıza çıktı. Mesala hiç bulgur tüketilmeyen Surinam Cumhuriyeti, şimdi muazzam şekilde bulgur tüketmekte. Nijerya bulguru hiç bilmediği halde yoğun şekilde bulgur tüketmeye başladı. Biz bulguru tüm dünya ülkelerine tanıtmak istiyoruz."
Duru Bulgur'un en büyük özelliğinin değirmenlerde kullandıkları taş olduğunun altını çizen Duru, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bulgur, kaynatılan buğdayın taş değirmenlerde kırılmasıyla elde edilen bir ürün. Taş değirmenler de kendi aralarında farklılıklar gösteriyor. Şu anda taş değirmenlerde kullanılan taşların büyük bir çoğunluğu 'zımpara taşı' denilen bazı kimyasal maddelerle karıştırılıp bir kalıba dökülerek elde edilen taşlar. Bu da kırım esnasında ürünün içine karışıp bazı sakıncalar yaratmaktadır. Bizim 1935'ten beri kullandığımız taş, Karaman'ın Zengen köyünde bulunan bir taş ocağından çıkarılan taşlar, tamamen doğal. Biz kendimiz ocaktan büyük bloklar halinde çıkardığımız bu özel taşları işleyip, değirmenlerimizde kullanmaktayız. Yapılan incelemesinde taşın sağlığa zararlı hiçbir yönü olmadığı gibi faydalı mineraller de içerdiği belirlendi. Biz bu taştan başka taş kullanmayız. Bulgurumuzdaki farklılık ve lezzet bundan. Bu taşı kullanmaktan hiç vazgeçmedik. Bu taşı şimdiki modern fabrikalarımıza entegre ettik."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com