Tunus
Hakkında birçok soruşturma yürütülen Gannuşi, 17 Nisan'da gözaltına alınmasının ardından tutuklu yargılanmak üzere başkent Tunus’taki Mornegiyye Cezaevine gönderildi.
Gannuşi, bir toplantıdaki sözleri nedeniyle "halkı iç savaş çıkarmaya yönlendirmek" iddiasıyla hakkında açılan ve ifade verdikten sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı soruşturma kapsamında, iftar vaktinden hemen önce yüzlerce polisin katıldığı bir baskın ile evinde gözaltına alındı.
Yerel ve uluslararası kamuoyundaki tepkilere rağmen 48 saatlik polis sorgusunun ardından tutuklanan Gannuşi, hakkında yürütülen soruşturmalar, “siyasi” ve “mesnetsiz” olduğu gerekçesiyle duruşmalara çıkmayı reddediyor.
Gannuşi, onlarca siyasi, gazeteci, aktivist, iş insanı ve hukukçunun tutuklanmasına neden olan "devlet güvenliğine karşı komplo", kara para aklama soruşturması kapsamında açılan "Nema Derneği davası", Nahda Hareketi'nin iktidar ortağıyken oluşturduğu iddia edilen "gizli örgüt" soruşturması ile "çatışma bölgelerine Tunusluların gitmesine yardımcı olmak" gibi birçok soruşturmada ifade verdi.
"Ölüm cezasıyla sonuçlanabilecek 9 ayrı davada yargılanıyor"
Nahda liderinin avukatı Sami et-Tariki, geçen ay yaptığı açıklamada 17 Nisan’dan bu yana cezaevinde tutulan Gannuşi’nin, ölüm cezasıyla sonuçlanabilecek 9 farklı davadan yargılandığını söyledi.
Gannuşi’ye isnat edilen suçlamaların "uydurma" olduğunu iddia eden Tariki, şunları kaydetti:
"Uzlaşı, ulusal birlik ve şiddete karşı açıklamalarda bulunan müvekkilim Gannuşi hakkında bir dizi uydurma delil kullanılarak birçok soruşturma dosyası açıldı. Sayın Gannuşi’ye atfedilen 'iç savaş çağrısı' yaptığı yönündeki açıklama, Nahda Hareketi’ne düşman bir sosyal medya hesabından yayılan yalan habere dayanıyor."
Gannuşi’ye atfedilen suçlamaların devletin yapısını değiştirmeye yönelik suçlamalar olduğunu vurgulayan Tariki, Gannuşi’nin ölüm cezasıyla sonuçlanabilecek 9 farklı davadan yargılandığını aktardı.
Serbest kaldığı iki ayrı davadan daha tutuklu yargılanma kararı çıktı
Gannuşi’nin yanı sıra ailesi ve birçok siyasi, gazeteci, blog yazarı ve iş adamı hakkında "yolsuzluk ve kara para aklama" iddiasının yer aldığı Ekim 2021’de açılan "Instalingo Şirketi" davasında, 10 Kasım 2022’de 9 saat ifade veren Nahda liderinin, tutuksuz yargılanmasına karar verilmesine rağmen 10 Mayıs’ta düzenlenen ve kendisinin katılmadığı duruşmada mahkeme "tutuklu yargılanma" kararı çıkardı.
Nahda Hareketi ile ilgili iktidar ortağı olduğu döneme ilişkin başlatılan “gizli örgüt” soruşturması kapsamında aralarında Gannuşi'nin de yer aldığı 34 kişi için geçen yıl mayıs ayında yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
"Devlet görevlisi olmayan sivil kişilere devlet sırrını ifşa etmek, devlet görevlisi olarak şahsen veya başkaları aracılığıyla hediye kabul etmek, başkaları adına hak ve imtiyazlar talep etmek" gibi suçlamaların yer aldığı soruşturma kapsamında 10 Haziran’da Gannuşi için de tutuklama kararı çıkarıldı.
"Emniyet güçlerine hakaret" iddiasıyla açılan davadan hapis cezası aldı
Gannuşi, Şubat 2022’de bir cenaze töreninde yaptığı konuşmada, emniyet güçlerine yönelik kullandığı ifadeler hakaret içerdiği gerekçesiyle bir emniyet mensubunun şikayeti üzerine açılan davada geçen yıl aralık ayında ifade verdi.
Nahda liderine, tutuksuz yargılandığı davada 15 Mayıs’ta açıklanan kararda, bir yıl hapis cezası ve 1000 dinar (330 dolar) para cezası verildi.
İleri yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen tutuklu yargılanan 82 yaşındaki Gannuşi'nin cezaevinde tutulması ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafından eleştirilere neden oluyor.
Gannuşi, aldığı cezalara ve tutuklama kararlarına itiraz hakkı olmasına rağmen avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptığı açıklamada, "yargılanma sürecinde adil koşullar sağlanmadığı sürece duruşmalara çıkmayı kesinlikle reddettiğini ve tek adam rejiminin dikte ettiği mahkemeye çıkmayı kabul etmeyeceğini" duyurdu.
Gannuşi’nin tutuklu yargılanmasına dünyadan tepkiler
Avrupa Birliği (AB), Gannuşi'nin gözaltına alınmasının ardından 18 Nisan’da yaptığı açıklamada, "Gannuşi’nin gözaltına alınması ve Nahda Hareketi'nin genel merkezinin kapatılmasını endişeyle izlediklerini" bildirdi.
Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Wolfgang Büchner ise 19 Nisan’da yaptığı açıklamada, "Tunus’ta muhalefet temsilcileri, gazeteciler ve aktivistlere yönelik endişe verici bir dizi tutuklamanın parçası olan Gannuşi’nin gözaltına alınması ve ülkedeki iç siyasi gelişmeleri Alman hükümeti büyük bir endişeyle takip ediyor." dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise eski Meclis Başkanı Gannuşi’nin tutuklanması, Nahda Hareketi Partisi'nin genel merkezinin kapatılması ve belirli muhalif gruplarca düzenlenen toplantıların yasaklanmasının, Tunus yönetiminin muhaliflere yönelik endişe verici tavrının göstergesi olduğu vurgulandı.
Malezya Dışişleri Bakanı Zambry Abdul Kadir, 21 Nisan’da yaptığı açıklamada, Gannuşi'nin tutuklanmasına tepki göstererek Tunus'taki siyasi gelişmelerden "derin endişe" duyduklarını kaydetti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da Gannuşi'nin tutuklanmasından duyulan derin endişe ifade edildi.
Uluslararası kamuoyunun yanı sıra Tunus’ta da birçok parti ve STK Gannuşi’nin tutuklanmasına tepki göstererek, Nahda liderinin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Tunus'taki "devlet güvenliğine karşı komplo kurma" soruşturması
Tunus’ta 11 Şubat’tan bu yana düzenlenen operasyonlar ile ülkenin gündemine yerleşen "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" suçlaması kapsamında Nahda Hareketi'nin eski yöneticilerinden Abdulhamid el-Celasi, İş ve Özgürlükler için Demokratik Blok Partisi yöneticilerinden Hiyam et-Turki ve iş insanı Kemal Latif hakkında soruşturma başlatıldı.
Soruşturma süreçleri bu üç kişinin tutuklanmasıyla neticelenmesinin ardından Nahda Hareketi Genel Başkan Yardımcısı ve eski Milletvekili Nureddin el-Bahiri ile Mozaik FM Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Butar gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra 14 Şubat’ta tutuklandı.
Nahda lideri Gannuşi'nin 16 Şubat’ta gözaltına alınan eski Ofis Müdürü Fethi Kemmun da 24 Şubat'ta "kara para aklama" suçlamasıyla tutuklandı.
Tunus Terörle Mücadele Merkezinin yürüttüğü operasyonlar kapsamında şubat ayı sonunda Cumhuriyet Partisi Genel Sekreteri İsam eş-Şabi, Ulusal Kurtuluş Cephesi üyelerinden Anayasa Profesörü Cevher bin Mübarek, siyasi aktivist Şeyma İssa ve eski Demokratik Akım Partisi Genel Sekreteri Gazi eş-Şevaşi tutuklananların arasına katıldı.
Nahda Hareketi yöneticilerinden El-Habib el-Luz ise "Tunuslu gençlerin çatışma bölgelerine gönderildiği" iddiasıyla 3 Mart'ta gözaltına alınmasının ardından tutuklandı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, tutuklamaların “devletin güvenliğine karşı komplo kurma" ve "ekonomik krizi körüklemeye yönelik adımlar"dan ötürü gerçekleştirildiğini açıklamıştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com