Ankara
Arap Baharı'nın tek demokratik başarısı Tunus'ta zorlu koalisyon görüşmeleriyle kurulan İlyas Fahfah hükümeti, aradan 5 ay geçmeden ideolojik ayrılıklarla düştü ve ülke erken seçimle sonlanabilecek yeni bir belirsizlik dönemine girdi.
Tunus'ta henüz şubat ayının sonunda başbakanlık koltuğuna oturan İlyas el-Fahfah, çarşamba günü istifasını Cumhurbaşkanı Kays Said'e sundu. Dün de Said'in Fahfah'ın istifasını kabul ettiği açıklandı.
Uzmanlar, ideolojik farklılıklara rağmen zorlu müzakereler sonunda kurulan hükümetin, fikir ayrılıkları nedeniyle düştüğünü, ülkenin erken seçimle sonlanabilecek bir belirsizlik dönemine girdiğini düşünüyor.
Tunus'un demokratik kazanımları
Arap Baharı adı verilen sürecin doğum yeri Tunus, devrimin ardından erkler arasında güç ayrımı konusunda hassas, temel hak ve özgürlükleri koruyan, Arap ve Orta Doğu dünyasına göre ilerici sayılabilecek bir Anayasa'yı kabul etti. Tunus, aradan geçen 10 yıllık sürede iktidarın seçimler aracılığıyla devredildiği bir yönetim sistemini de sürdürmeyi başardı.
Buna karşın devrim sonrasında yönetimde çoğulcuğu hedefleyen seçim sistemi, ortaya çıkardığı çok parçalı yapıyla görüş ayrılıkları gölgesinde kurulan kırılgan koalisyon hükümetleri ve siyasi istikrarsızlığı da beraberinde getirdi.
Tunus 2019 sonunda hem cumhurbaşkanlığı hem parlamento seçimlerini gerçekleştirerek yeni bir dönemin kapısını açtı. Bağımsız aday Anayasa Hukuku Profesörü Kays Said, seçimlerin ikinci turunda büyük farkla galip gelerek cumhurbaşkanı seçildi.
Aynı dönemde yapılan parlamento seçimlerini Nahda Hareketi Partisi birinci tamamladı ve 217 sandalyeli Mecliste 52 milletvekiliyle temsil hakkı kazandı. Ancak hükümeti kurmakla görevlendirilen Nahda adayı, yeterli çoğunluğu elde edemedi ve sunduğu hükümet listesi parlamentodan güvenoyu alamadı.
Nahda Hareketi'nin tarihsel ve kurucu lideri Raşid el-Gannuşi de bu dönemde Tunus'ta geniş yetkilere sahip parlamentonun başkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı Said'in görevlendirdiği İlyas Fahfah, zorlu geçen görüşmelerin ardından ideolojik olarak zıt görüşlere sahip partilerin bir araya geldiği ve Nahda'nın en büyük ortağı olduğu koalisyon hükümetini kurdu. Fahfah hükümeti şubat ayında parlamentodan güvenoyu olarak göreve başladı.
Çiçeği burnunda hükümete pandemi sınavı
Tunus'ta şubat sonunda işbaşına gelen Fahfah hükümeti, dünyayı etkisi altına alan ve mart başında Tunus'a ulaşan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleye başladı.
Hükümet, salgın karşısında bir dizi sıkı önlemi hızla hayata geçirdi ve şu ana kadar virüs kaynaklı can kaybını 50'de tutmayı başardı.
Ancak getirilen bu sıkı tedbirler ekonomik faturayı ağırlaştırdı. Bu ortamda bazı gruplar, "hükümetin halk oylamasıyla güvenoyuna tabi tutulması" çağrısı yapan yeni bir sosyal medya kampanyası başlattı.
Koalisyon ortağı partilerden de bu çağrılara katılanlar oldu ve kendisini "Arap milliyetçisi ve halkçı" diye tanımlayan Halk Partisi, bu tür kampanyalarda ön safta yer aldı.
Tunus'taki bu çağrılar üzerine anayasa hukukçusu Cumhurbaşkanı Said, kanunlar ve hukuki meşruiyet esasına bağlı kalacaklarını vurgulayarak, "Kanun ancak kanunla değişir." sözleriyle tartışmalara noktayı koydu.
Said, söz konusu sosyal medya kampanyasına karşı, "Kaos ya da hukukun dışına çıkma çağrısı yapanlardan olmadık ve olmayacağız." ifadelerini kullandı.
Hükümet içindeki tansiyon yükseliyor
Koalisyon hükümeti içindeki partiler arasında dış politikadaki görüş farklılıkları da tansiyonun yükselmesinde etkili oldu.
Tunus Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac'ı 18 Mayıs'ta stratejik Vatiyye Askeri Üssü'nün gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e bağlı milislerinden kurtarılması nedeniyle tebrik etti.
Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin bin Ali yanlısı olduğunu gizlemeyen Özgür Anayasa Partisi Başkanı Abir Musi ise Gannuşi'yi kendi başına bağımsız bir dış politika yürütmekle suçladı, Nahda karşıtlığında en ön safa geçti.
Gannuşi'nin parlamento tarafından görevden alınmasını talep eden Musi, mecliste Gannuşi'nin "dış bağlantılarının ortaya çıkarılmasının" da içinde yer aldığı talepler karşılanana kadar oturma eylemi başlattığını duyurdu.
Koalisyon ortağı Halk Hareketi'ne mensup bazı isimler de bu kampanyayı destekledi. Halk Hareketi, Nahda'nın da ilişkili olduğu Müslüman Kardeşler Teşkilatının "terör örgütü" ilan edilmesine ilişkin Özgür Anayasa Partisinin sunduğu yasa teklifine destek vereceğini açıkladı.
Başbakan hakkında "çıkar çatışması" suçlaması
Temel döviz kaynaklarından turizm gelirlerini kaybetmiş Tunus, bir yandan Kovid-19 salgınının doğurduğu ekonomik bunalımla boğuşurken diğer yandan koalisyon içindeki gerilim de yüksek seviyede devam etti.
Bu dönemde, Yolsuzlukla Mücadele Ulusal Kurulu, 30 Haziran'da yaptığı açıklamada, devlet ile ticari iş ve ihale anlaşmaları yapan bazı şirketlerde Başbakan Fahfah'ın hissedarlığının "çıkar çatışması" doğurduğu ve bunun kanunlara aykırı olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Meclis Başkanı Gannuşi, Fahfah'ın "ihalelerde yolsuzluk yaptığı" yönündeki suçlamaları araştırmak için komisyon kurdurdu.
Komisyon Başkanı İyad el-Lumi, 7 Temmuz'da gerçekleştirilen ilk toplantı sonrası yaptığı açıklamada, Başbakan Fahfah'ın görevi bırakması konusunun komisyonda ciddi şekilde ele alınacağını söyledi.
Komisyonun konuya iki yönlü bakacağını kaydeden Lumi, bunlardan birinin çıkar çatışması, diğerinin ise Fahfah'ın hisse sahibi olduğu şirketlerin devletten aldığı ihalelerdeki yolsuzluk şüphesi olduğunu belirtti.
Nahda'dan yeni hükümet adımı
Fahfah'ın kamu göreviyle çıkar çatışması içinde olduğu suçlamalarının ardından Nahda Hareketi'nin karar alma organı Şura Meclisi, hareketin lideri Raşid el-Gannuşi'yi yeni hükümet için müzakerelerde bulunmakla görevlendirdi.
Bunun üzerine karşı hamle yapan Fahfah, kabinede revizyona gideceği ve Nahda Hareketi'ni koalisyonun dışında tutacağı sinyali verdi.
Nahda Hareketi ise gecikmeksizin Fahfah hükümetinden güvenoyunun çekilmesi kararını aldıklarını duyurdu ve geçen salı günü milletvekillerden imza toplamaya başladı.
Parlamentodaki en büyük parti Nahda Hareketi'nin yer almadığı bir koalisyonun ayakta kalamayacağını anlayan Fahfah, çarşamba akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Kays Said'e istifasını sundu. Ancak, Fahfah, görevi bırakmadan önce koalisyon içindeki Nahda Hareketi'ne mensup 6 bakanı görevden aldı.
Ülkede yeniden seçim kapıda
Tunus Anayasası'na göre, Cumhurbaşkanı Said'in başbakan olarak atayacağı yeni ismin bir ay içinde hükümeti kurup parlamentodan güvenoyu alması gerekiyor. Aksi takdirde Cumhurbaşkanı, Meclisi lağvedecek ve yeniden seçimlere gidilecek.
Tunus siyasetindeki gelişmeleri değerlendiren Harvard Üniversitesi Orta Doğu Girişimi Programında Araştırmacı Dr. Tahir Kılavuz, Fahfah hükümetinin zaten çok hassas dengeler üzerine kurulduğuna işaret etti.
Hükümetin devamlılığı için ekonominin toparlanması, istikrarın gelmesi ve siyasal krizlerin yaşanmaması, yani her şeyin yolunda gitmesinin gerektiğinin altını çizen Kılavuz, biraz da pandeminin etkisiyle bunların hiçbirinin gerçekleşmediğine dikkati çekti.
Kılavuz, yaşanan siyasi krizler içinde hükümetin bütünlük içinde hareket edemediğini, Nahda tarafının Gannuşi'ye karşı gerçekleştirilen hamlelerde muhalefetin yanı sıra hükümet ortaklarının da rol almasından rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.
Hükümet içinde lider konumundaki Fahfah'ın da bu kavgada net bir şekilde taraf tutmadığını aktaran Kılavuz, "Sonuç olarak Tunus'ta taraflar karşılıklı güç gösterisinde bulunuyor.
Bir kısım parti Gannuşi'ye karşı güçlerini sınarken Nahda da hem bunu püskürtmek hem de etkisi olduğunu göstermek için Fahfah'a karşı hamleler yaptı." diye konuştu.
Tunus'ta geçen seçim döneminde karşı karşıya gelen ve yine ideolojik olarak uyumsuz Nahda Hareketi ve Tunus'un Kalbi Partisi ortaklığında bir hükümet ihtimalini de çok kolay görmeyen Kılavuz, kurulsa dahi bu koalisyonun da oldukça zayıf ve hassas olacağını söyledi.
Diğer bir seçeceğin de birçok kez denendiği gibi teknokrat bir hükümet kurulması olabileceğini aktaran Kılavuz, bunun inşasının ve sürekliliğinin ne kadar zor olduğunu Tunus'ta yakın siyasi tarih tecrübelerinin gösterdiğine dikkati çekti.
Kılavuz, son seçenek olarak yeniden seçime gidileceğini, ancak bu durumda da zaten güven sorunu yaşayan seçmenin partilerden daha da uzaklaşabileceğini belirterek, "Bu krizin parçası olan partilerin bir kısmının da seçimde olumsuz sonuç alabilme potansiyeli erken seçim opsiyonunun ötelenmesine ve hükümet kurulması yönünde çabaların ciddi arttırılmasına yol açabilir." dedi.
"Asıl neden ideolojik uyumsuzluk"
Tunuslu araştırmacı Muhammed Ziya el-Hemmami de yaptığı açıklamada, Nahda Hareketi'nin hükümetten ayrılmasının asıl sebebinin Fahfah'ın ticari faaliyetleri nedeniyle oluşan "çıkar çatışması" olmadığını, Nahda'nın koalisyonun başında bunun farkında olduğunu, bunu Fahfah'ı dışarı itmek için meşru gerekçe olarak kullandıklarını savundu.
Hükümetin kuruluşunda oluşturulan yapının ve ideolojik uyumsuzluğun bu krize yol açtığını aktaran Hemmami, özellikle Halk Hareketi ve Nahda arasındaki çekişmeye dikkati çekti.
Hemmami, gündemdeki senaryolarından Nahda Hareketi, Tunus'un Kalbi Partisi ve Onur Koalisyonu ortaklığında bir koalisyon ihtimalini gerçekçi bulmadığını söyledi.
Anayasa'ya göre, cumhurbaşkanının parlamentoyu ancak güven oylamasından 6 ay sonra feshedebileceğine işaret eden Hemmami, Fahfah kabinesinin ise 26 Şubat'ta güvenoyu aldığını hatırlattı.
Tunus'un yeni bir siyasi krize doğru ilerlediği görüşünü paylaşan Hemmami, Tunus'ta çoğulculuğu hedefleyen seçim sisteminin bir sonraki seçimde de yine benzer bir kriz doğurabileceği yorumunu yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com