İSTANBUL
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Prof. Dr. Sabahattin Zaim'in ölümünün 10. yılında İstanbul İktisatçılar Derneği (İKDER) ile İstanbul Üniversitesi'nin iş birliğinde üniversitenin rektörlük binasındaki Doktora Salonu'nda düzenlenen sempozyuma katıldı.
"Sabahattin Zaim'i Anma ve Anlama" temasıyla bu yıl 9'uncusu düzenlenen sempozyumda konuşan Kurtulmuş, merhum hocanın hayatından kesitler anlattı.
Sabahattin Zaim'in İslam coğrafyasının tarihi boyunca maruz kaldığı en önemli kırılma dönemlerinden birisinde yaşadığını belirten Kurtulmuş, büyük bir cihan devletinin, 20 yılda yaklaşık 10 farklı cephede 72 düvele karşı savaşarak 20 milyon kilometrekarelik alandan 780 bin kilometrekarelik alanın içerisine hapsedilmeye çalışıldığını söyledi.
"O imza yeni bir savaşın fitilini ateşlemek üzere atılmış bir imzadır"Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararına şu sözlerle tepki gösterdi:
"Oyun hiç değişmedi. Bir asır evvel koskoca Osmanlı cihan devletini 20 yıl içerisinde etnik, mezhebi ve birtakım siyasi farklılıklar üzerinden bölüp parçalayanlar, aynı senaryoya bugün de devam ediyor. Bu coğrafyada ülkeler, Sünniler-Şiiler diye ayrışmaya başlıyor. Bu coğrafyada özellikle son 25 yıllık dönemde maalesef insanlar Türkler, Kürtler, Araplar, Acemler etnik köken üzerinden birbirine kırdırılmaya, birbirine kavgalı hale getirilmeye çalışılıyor. Senaryo devam ediyor. Bu senaryoda hep söylediğimiz bir şey var; asla kazanan bu coğrafyanın insanları olmuyor. İşte en son Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın kör gözün parmağına, 7 milyar insanın gözünün içine sokarak bir şova imza atıyor. O imza yeni bir savaşın fitilini ateşlemek üzere atılmış bir imzadır. O imza İslam coğrafyasını yeni acıların içerisine sokmak için atılan bir imzadır. O imza maalesef bu coğrafyadaki emperyalist 'böl, parçala, iradesiz hale getir ve yönet' politikalarının daha acımasız bir safhaya gelmesi için atılan bir imzadır."
"Başka devletlerin hazırlıklarını da yapıyorlar"Balkan halklarını birkaç yıl içerisinde birbirine düşman edenlerin, 1990'ların başındaki Amerika'nın işgali ile bu coğrafyanın halklarını birbirine düşman hale getirmeye çalıştıklarını anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Dün, İsrail Devleti kurulmadan önce Yahudilere orada bir ebedi yurt ayarlamaya çalışan emperyalist güçler hiç şüphemiz yok ki bugün de DEAŞ'ın üzerinden, PYD/PKK'nın üzerinden, El Kaide'nin üzerinden, başka başka örgütler üzerinden onlara da silah vererek yeniden başka devletlerin hazırlıklarını da yapıyorlar. Bu halkları sevdikleri için değil, bu coğrafyanın halklarını birbirleri ile kavgalı hale getirmek için bunu yapıyorlar. Buna karşı hepimizin uyanık olmamız, hepimizin gerçekten birliği, beraberliği ve dirliği sağlayacak olan fikirler, görüşler ve işlerin etrafında bütünleşmemiz gerekiyor. Bu senaryo böyle devam etmez."
"Kararın doğuracağı siyasi sonuçların sorumlusu ABD yönetimidir"Kurtulmuş, Kudüs'ün İsrail'in başkenti yapılması kararı sonrasında Türkiye'de hangi siyasi görüşten ve düşünceden olursa olsun milletin tamamına yakınının bu kararın karşısında durduğunu dile getirdi.
ABD Başkanı Trump'un kendisine verilen desteği iktidara geldikten sonra kaybettiğini ve bunun telaşına düştüğünü vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Amerika'da ilk sefer bu kadar kısa süre içesinde kabinesindeki birçok bakanı kaybetmiş olan bir başkan ile ilk kez karşı karşıya geliyoruz. ABD'nin birçok ülkeye büyükelçi atayamadığını biliyoruz. Kendisi atasa parlamentodan buna onay çıkmıyor. Böylesine yönetimde zor bir noktaya gelmiş olan başkan, kendisine destek verenlerin içeride desteğini kaybedince çıkış kapısı olarak siyonist lobilerin desteğini almayı herhalde hesapladı. Tam tabiriyle siyonistlerin ipine sarıldı. Bu ip zayıf bir iptir. Bu ipe sarılarak dünyada kimsenin ayakta kaldığı görülmemiştir. Siyonistlerin ipiyle kuyuya inenler o kuyudan çıkış yolu bulmaya çalışırlar."
"Ortadoğu'ya gelenler Ortadoğu'nun labirentlerinde kaybolurlar"Bakan Kurtulmuş, İslam coğrafyalarındaki savaş ve karışıklıklar karşısında kaybedenlerin her zaman Müslümanlar olduğuna dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Ortadoğu'daki savaş, Ortadoğu'daki karışıklık öyle masa başında 'savaşçılık oyunu' oynamaya benzemez. Ortadoğu'ya gelenler Ortadoğu'nun labirentlerinde kaybolurlar. Irak'ı işgal ettiklerinde 6 ayda Irak'tan çıkacağını zannedenlerin bu kadar uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen hala Irak'tan çıkış yolunun neresi olduğunu anlayamamış olmaları fevkalade manidardır. Aynı şekilde Suriye'de 'vekalet savaşları' üzerinden güç devşirenler, birkaç ay içerisinde Suriye'deki vekalet savaşlarından sonuç elde edeceklerini sanıyorlardı. Buradaki coğrafya bambaşkadır, dinamikleri bambaşkadır. Ama ne yazık ki her ayrışmada kaybedenler Müslüman halklar olmuş, her anlaşmazlıklarda kazanan İsrail ve İsrail'in arkasındaki siyonistler olmuştur."
dikGAZETE.com