İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan, Birlik Vakfı Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen 39. Geleneksel Birlik Vakfı İftarı'nda yaptığı konuşmaya, katılımcıların Ramazan-ı Şerif'ini tebrik ederek başladı. Erdoğan, ramazanın sofraların komşulara, muhtaçlara, hısım ve akrabalara açılan bir dayanışma ayı olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hepsinden önemlisi biz müminler için ramazan, oruçla sabrı öğrendiğimiz, ibadetle kalplerimizi arındırdığımız, tefekkürle kul olmanın şuuruna vardığımız mübarek, kutlu bir aydır. Ancak hemen her ramazanda olduğu gibi bu mübarek günlerde de İslam ve insanlık düşmanları, ramazan sevincimize gölge düşürmek, ramazan soframıza zehir katmak için ellerinden geleni yapıyor. İsrail yönetimi abluka ve ambargoyla açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'ye yine bomba yağdırıyor. Suriye'nin eli kanlı rejimi, İdlib'te yaşayan sivilleri, hastane ve okulları bu ramazan gününde varil bombalarıyla vurmakta hiçbir beis görmüyor. Yemen'deki yüz binlerce çocuk kirli bir savaşın kurbanı olarak açlık ve kıtlığın pençesinde kıvranıyor. Libya'da, sırf petrol kuyularının kontrolü için bir kiralık katilin azgınlıklarına göz yumuluyor. Arakan'dan Somali'ye, Afganistan'dan Irak'a kadar, gönül coğrafyamızın dört bir yanından maalesef bu ramazanda yine dumanlar, yine feryatlar yükseliyor." "İsrail'in sindirme politikalarına rağmen Anadolu Ajansımız çalışmalarına devam ediyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, zalimlerin hep ramazanda biraz daha pervasızlaştıklarına şahit olduklarını dile getirerek, şöyle devam etti: "Özellikle İsrail yönetimi uluslararası toplumun sessizliğinden aldığı cesaretle, işi medya kuruluşları ve insani yardım teşkilatlarının merkezlerini bombalamaya kadar vardırmışlar ve bizim Anadolu Ajansımızı bombalamışlardır. Çünkü onların bütün o kirliği yaptıklarının dünyaya duyurulmaması gerekiyor. Duyuran kim varsa onlar için düşmandır. Böylece Gazze'de işledikleri cinayetlerin, Gazze halkına yönelik soykırım politikalarının kamuoyu tarafından bilinmesine engel olabileceklerini düşünüyorlar. Yardım kuruluşlarını hedef alarak Gazze halkını açlık ve yoklukla terbiye edebileceklerine inanıyorlar. Ancak İsrail'in karartma, yıldırma, sindirme politikalarına rağmen Anadolu Ajansımız şartları zorlayarak çalışmalarına devam ediyor. Onlar istemese de insani yardım kuruluşlarımız her türlü riski göze alarak ihtiyaç sahiplerinin yaralarını sarmayı sürdürüyor. Biz bunları yaparken bakıyorsunuz basın özgürlüğü konusunda ülkemizi eleştiri yağmuruna tutan kuruluşların tek bir tepki sesi dahi yükselmiyor ne yurt içinde, ne uluslararası camiada. Mesele Türkiye olunca hemen ortalığı ayağa kaldıranlar, Gazze'deki saldırının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen hala üç maymunu oynuyor. Basın özgürlü kılıfı altında terör örgütü üyelerine bile sahip çıkanlar, kameralar önünde gerçekleştirilen bu saldırıyı görmezden, duymazdan geliyor. Bunun adı sadece çifte standart değil, aynı zamanda zulme ortak olmaktır. Mağduru kimliğine, inancına, ülkesi ve milletine göre ayırmak ne insani, ne de ahlaki bir tavırdır. Açıkça söylemek gerekirse bu tavırla biz ilk kez karşılaşmıyoruz. Terörden darbeye kadar ülkemizle ilgili hemen her konuda benzer bir çifte standarda şahit oluyoruz." "Türkiye kimsenin mandası değil" "Türkiye hiç kimsenin müstemlekesi, mandası değildir." diyen Erdoğan şöyle devam etti: Topraklarında darbeci katilleri ağırlayanlar, bize hukuk dersi veremez. Menfaatleriyle temel insani değerler arasında bir seçim yapma konusunda Batı ülkeleri samimiyet testinden geçememiş, tercihlerini hep olduğu gibi ya dolara ya petrole yatırmıştır." Erdoğan, "Görüş farklılıklarımızın dava arkadaşlığımızın önüne geçmesine müsaade etmemeliyiz." ifadelerini kullandı. "Gayeleri Türk demokrasisinin altını oymak" "Yüksek Seçim Kurulu kararı üzerinden ülkemizi hedef alanların gayesi, milletimizin 17 yıllık kazanımlarını dinamitlemek, Türk demokrasisinin altını oymaktır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avusturya'da cumhurbaşkanlığı seçimi 2 yıl sonra iptal edilebiliyor. Hiç ses duydunuz mu, 'nasıl böyle bir şey olabilir' diye herhangi bir serzeniş duydunuz mu? Bakın 2 yıl sonra cumhurbaşkanlığı seçimi iptal edilebiliyor. Bizde ise sadece müracaat edişimiz bile Batı'yı rahatsız ediyor. Bu bizim milli iradenin hakkını arama mücadelesidir." değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin "Cemal Kaşıkçı olayıyla alakalı olarak işte Suudi Arabistan'ın göndermiş olduğu görevlilere karşı bakın hala bir ses yok, hala bir tavır yok. Bize söyledikleri 'Gereken yapılacaktır, hiç endişe etmeyin.' Bu benim sorunum değil, senin sorunun. Suudi Arabistan olarak böyle bir katliamı gönderdiğin 15 kişi, daha sonra sayıyı 22'ye çıkardın, bunlar yapıyor, bunlara yönelik en ufak bir eylemin olmuyor. Nerede adaletiniz?" diye konuştu.