Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) 2016 sınavı için 8'inci sınıf öğrencilerinde geri sayım başladı. 1 milyon 219 bin 8’inci sınıf öğrencisi 23-24 Kasım’da liseye geçiş için TEOG sınavının ilk aşamasına girecek. TEOG sınavı öncesi heyecanlı bekleyiş sürerken Çocuk ve Ergen Psikiyatristi - Psikoterapist Prof. Dr. Özgür Öner hem öğrenciler hem de ebeveynler için önemli hatırlatmalarda bulundu. Prof. Dr. Öner özellikle “kaygı” durumuna dikkat çekerek fazla kaygının başarısızlık getireceğini söyledi. Prof. Dr. Öner anne babaların kaygılı çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğini anlatarak çocukları TEOG sınavına girecek ailelere önerilerde bulundu.
“Fazla kaygı ise başarı değil başarısızlık getirir” Sınav yaklaşırken anne babaların son dakika ne yapabileceklerini araştırdığını söyleyen Psikiyatrist Prof. Dr. Öner, annelerin endişeli olmasının normal olduğunu fakat fazla kaygının başarı değil başarısızlık getirdiğini söyledi. Prof.Dr. Öner “Fazla kaygı ise başarı değil başarısızlık getirir. Sınav kaygısı olan çocuklar birbirinden farklı özellikler gösterirler. Bazılarının çalışma teknikleri ve düzeyleri uygun değildir. Diğerleri yeterince çalışırlar ama sınavda bloke olurlar. Başka çocuklar başarısızlığı baştan kabul etmişlerdir ve kendilerine güvenleri hiç yoktur. Tam tersine, bazıları başarısızlıktan o kadar korkarlar ki denemekten bile çekinirler. Diğer bir grup çocuk ise, mükemmeliyetçi oldukları için işler kötü gidince kendilerini çok acımasızca eleştirirler ve dağılırlar. Ailelerin çocuklarını sınav sonuna kadar beklemesinde sıkıntı yok. Ancak burada önemli bir detay var. Aile çocuklarından başarı beklentisi için değil onların yanında olduklarını hissettirmek için beklemelidir" diye konuştu.
Prof.Dr. Özgür Öner anne babaların gereğinden çok kaygılı çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğini ise şöyle ifade etti: “Beklentileri gerçekçi düzeyde tutun. Çocuklara, zaman zaman başarısızlığın öğrenmenin normal bir parçası olduğu öğretilmelidir. Çocuğunuzun, sınav sonuçları ne olursa olsun değerli ve sevilen bir insan olduğunu hissetmesini sağlayın. Çocuğunuz bir konuda zorlandığı zaman, alternatif çözümler üretmesi için onu cesaretlendirin. Seçtiği çözümde başarılı olması için ona destek verin. Eğer yeterli sonuç alamazsa, bunu sadece bir veri olarak almasını ve yeniden plan yapmasını sağlayın. Ona hemen hazır çözümler sunmayın. Sorumluluk alması, başarısız olsa bile, gelecekte daha iyi yapmasını sağlayacaktır.”
“Sorun odaklı çözümler bulması için çocuğa yol gösterin”
Sorun odaklı çözümler bulması için çocuğa yol gösterilmesi gerektiğini söyleyen Prof.Dr. Öner, “Çocuğunuzun inkâr etme, kaçınma, konu ile ilgili sadece konuşma gibi duygusal odaklı çözümler yerine eksik olduğu yerlere çalışma, gerekiyorsa yardım alma, planlama, ilişkisiz konulara odaklanmama gibi sorun odaklı çözümlere başvurmasını sağlayın. Çocuğunuzun başarılarına daha çok sevinin, başarısızlıklarına daha az üzülün. Bu durum, çabanın önemini ortaya koymasının yanı sıra, olumlu sonuçları öne çıkartır. Çocuğunuza olumlu bir rol modeli olun. Kendi başarısızlıklarınızla nasıl başa çıktığınızı gösterin ki çocuk da başarısızlık karşısında nasıl davranacağını öğrensin. Okulun aşırı beklentiler ve yüklenme ile çocuğunuzun kaygısını arttırmasına izin vermeyin. Siz de çocuğunuzu devamlı diğer çocuklarla karşılaştırarak kaygısını arttırmayın. Siyah ve beyazdan uzak durun. 'Ya çok başarılıyım ya da başarısızım' gibi siyah beyaz, “bunu da yapamıyorsam benden bir şey olmaz” gibi başarısızlıkları abartma, “zaten sınav basitti” gibi başarıları küçümseme hatalarına düşmelerini engelleyin, olumlu yöndeki kanıtları düşünmeye yöneltin” ifadelerini kullandı.
dikGAZETE.com