İSTANBUL - Mehmet Ali Derdiyok
Memleketi Muş'tan "taşı toprağı altın" diyerek geldiği İstanbul'da geçirdiği trafik kazasında tek kolunu kaybedince hayalleri yarım kalan 57 yaşındaki Ferzende Kaçar, Fatih Kumkapı'da 32 yıldır tek koluyla ayakkabı boyacılığı yapıyor.
Muş'un Malazgirt ilçesinde 1960'da dünyaya gelen Ferzende Kaçar'ın ailesi, geçim sıkıntısı nedeniyle Adana'ya göç etmek zorunda kaldı. Bir süre Adana'da ailesiyle hayatını sürdüren Kaçar, gözünü o dönemlerde "taşı toprağı altın" denilen İstanbul'a dikti. Bir gün 3 arkadaşıyla ailesinden gizli İstanbul'a gelen Kaçar, yaklaşık 4 yıl tekstil işçiliği yaptı. Askerliğini yaptıktan sonra kuru yük gemisinde tayfa olarak işe başlayan Kaçar, tam yeni mesleğine ısınmışken 1982'de bir yaz günü arkadaşıyla Zeytinburnu'da trafik kazası geçirdi. Ferzende Kaçar, kazada arkadaşını kaybederken, ezilen kolunun da kesilmesiyle hayatına tek kolla devam etmek zorunda kaldı.
Uzun süre yeni durumuna alışamadığı gibi ailesinden de yeterli desteği bulamayan Kaçar, hayata küstü. Bir gün her şeye rağmen hayatın devam ettiğini düşünen Kaçar, yaşamak için mücadele etmeye karar verdi. Bunun için de öncelikle para kazanması gerektiğinin farkında olan Kaçar, o dönemde revaçta olan işportacılık yapmaya başladı. Kaçar bu işten iyi para kazansa da her gün zabıtalardan kaçmak zor geldi. Bazı tanıdıklarının da tavsiyesiyle Kaçar, 1985'te bir boya sandığı alarak, Fatih Kumkapı'da ayakkabı boyacılığı yapmaya başladı.
Esnaf ayakkabını sadece ona boyatıyor
Tek koluyla 35 yıldır yaşam mücadelesini sürdüren Kaçar, tüm zorluklara rağmen çalışmaktan yılmadı.
Kaçar, çalıştığı sokakta esnafın sevgisini kazandı. Onu tanıyan herkes, ayakkabılarını sadece ona boyatıyor.
Bazı insanların kendisini hor görmesinden yakınıyor
Ferzende Kaçar, bazı insanların kendisini hor görmesinden yakınarak, şunları anlattı:
"Bazen onlara menfaat için yaklaştığımı sanıyorlar. Oysa menfaat için olsaydı, gider bir köşede mendilimi açar dilenirdim. Vakit namazlarımı kılmaya camiye gidiyorum, bazı insanlar aynı safta durmak istemiyor. Bu durum herkesin başına gelebilir. Bunu düşünmeleri lazım. Bana acımasınlar. İnsanların 'Allah benim başıma getirmesin.' diye dua etmeleri lazım. 2005'ten beri bu evde yaşıyorum. Yemeğimi kendim yapıyorum. Çamaşırımı kendim yıkıyorum. Tırnağımı kendim kesiyorum. Bazen arkadaşlar çamaşırlarımı zorla alıp evinde yıkatıyor. Kedimle, hayvanlarımla sohbet etmek bazen iyi geliyor. Yanıma geliyorlar bazen benimle sohbet etmek istediklerini anlıyorum. Ramazanda kimseye gitmedim yemeğe çağırmalarına rağmen."
Yetkililerden ve yardımseverlerden kalacak yer konusunda yardım isteyen Kaçar, "Bir Müslüman, kendisi muhtaç olana gitmeli, 'Senin bir şeye ihtiyacın var mı?' diye sormalı. Yardım, 'Gel sana bir yemek söyleyeyim.' demekle bitmez. Daha önce yaptığım işleri yapmakta güçlük yaşıyorum. Daha düzgün bir ev istiyorum." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com