ANKARA- YEŞİM SERT KARAASLAN
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Akbayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lenf sisteminin vücudun bağışıklık sisteminden, bağırsaklardaki yağların ve bazı vitaminlerin emiliminden ve damar dışında hücreler arası boşlukta biriken proteinlerin emilerek kalbe dönüşümünden sorumlu olduğunu belirtti.
Lenf sıvısının, bağışıklık sistemini oluşturan bir sıvı olduğundan, savunma sistemine yönelik her türlü müdahalede doğrudan etkilendiğini vurgulayan Akbayrak, bunda üzüntü, travma, enfeksiyon ve aşırı zorlama gibi faktörlerin etkili olduğunu söyledi.
Lenf ödemin, doğuştan lenf sistemi gelişimindeki anomaliler, lenf sisteminin fonksiyonel olarak yetersiz kaldığı durumlar ya da lenf sistemine müdahale sonucu ortaya çıktığını aktaran Akbayrak, şunları kaydetti:
"Yani doğuştan olanda lenf sistemi doğuştan yetersizdir. Burkulma, enfeksiyon gibi sistemi zora sokan bir durumda ortaya çıkabiliyor. Enfeksiyon, oradaki lenf hücrelerini zedeliyor. Lenf sistemi üzerine binen yük enfeksiyonla artıyor, sistem artıkların uzaklaştırılmasında yetersiz kalıyor, enfeksiyon ödem için tetikleyici oluyor, tedavi edilip kontrol altına alınmazsa tüm vücuda yayılan bir enfeksiyon hastanın ölümüne kadar neden olabiliyor. Ancak sonradan oluşan lenf ödem, genelde kanser cerrahilerinin ardından lenflerin çıkarılması ya da kemoterapi, radyoterapiyle lenf sisteminin zorlanmasıyla görülüyor." dedi.
"Tedaviden 10 gün içinde yanıt alınmaya başlanıyor"Prof. Dr. Akbayrak, medikal tedavilerle damar dışında biriken proteinlerin atılamadığını, bunun ancak ve ancak fizyoterapi uygulamalarıyla mümkün olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Kompleks boşaltıcı fizyoterapi uygulamasıyla tedavi planlaması yapılıyor. Fizyoterapist tarafından yapılan lenf drenaj masajıyla, bloke olan lenf sıvısı sağlam lenf nodlarına gönderiliyor ve vücudun o sıvıyı kullanması sağlanıyor. Masajla, lenf yolları takip ediliyor ancak yeni lenfatik bağlantı yolları oluşturuluyor. Bu nedenle her hastada farklı bir masaj yaklaşımı hastaya özel planlanıyor.
Yaklaşık 15-20 dakika, etkilenen bölgedeki sıvıyı sağlam bölgelere taşıyan masaj yapılıyor. Eğer kol etkilenmişse, buradaki sıvıyı, diğer taraftaki koltuk altı lenf nodlarına ve aynı taraf kasıktaki lenf nodlarına gönderiyoruz. Dolayısıyla oradaki lenf nodüllerini uyarıyor ve onlar arasında bağlantı kuruyoruz. Çünkü lenfler, hücreler arası boşlukta açılan-kapanan parmak şeklinde damarlardır ve cilde küçük küçük iplikçiklerle bağlıdırlar. Cildi hafif oynattığınızda bu iplikçiklerin bağlı olduğu damarlar açılıyor ve o damar dışındaki sıvı, damar içine doluyor ve bu şekilde sıvı elle her tarafa yönlendirilebiliyor. Bu sıvı, en son yine kalbe dönüyor ve vücuttan böbrekler aracılığıyla atılıyor."
Akbayrak, hastanın durumuna göre değişmekle birlikte tedavinin genellikle 1-3 ay sürdüğünü ifade ederek, tedaviye başlandıktan en geç 10 gün sonra yanıt alınabilindiğini bildirdi.
Uygulama kapsamında hastaya ilk olarak cilt bakımı, sonra lenf drenaj masajı, ardından bölgeye özel çok katlı bandajlama yapıldığını ve son olarak da özel pompalama etkisi olan egzersizler uygulandığını anlatan Akbayrak, bandajın ertesi gün yapılacak tedavide çıkartıldığını ve tekrar cilt bakımı yapıldığını söyledi.
Prof. Dr. Akbayrak, hastaların gerginlik, ağırlık hissi, sertleşme ve ödem gibi hisleri olduklarında hemen doktorlarına başvurması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biriken protein hücreler arası boşlukta biriktiği ve lenf sistemi proteinleri toplamada yetersiz kaldığı için doku sertleşmeye, gerginleşmeye başlar, ileri aşamalarda hareketleri kısıtlar. Gerginlik hissi ilk belirtidir. İleri aşamalarda doku gerginliğine neden olan sıvı sinirlere de baskı yapabilir. Lenf sıvısı, o bölgede birikir sonra cildi yarar ve ciltten sıvı akmaya başlar. Enfeksiyon odağı oluşturur ve geri dönüşü olmayan ilave problemleri oluşturabilecek aşamaya girer. Şiddetli ödemlerde de tedavi başarılı sonuçlar vermekte fakat süreç biraz daha fazla zaman almaktadır.
Lenf ödem, tedavi edilmemesi halinde ilerleyen aşamalarda geri dönüşü olmayan hatta ölümle sonuçlanan kanserlere yol açabilir. Bu nedenle hastalar, mutlaka hangi şiddette lenf ödemleri olursa olsun tedavi için bize başvurmalı."
dikGAZETE.com