TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Yassıada'da yapılan şey, belli kişileri yargılamak için özel bir mahkeme kurulmuş. Bunun örneği bizim tarihimizde yok. Bu şekilde darbe dönemlerinde de hiçbir dönemde yok. Onun için bunda emsal teşkil edecek bir durum yok." dedi.
Şentop, Mecliste gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Meclisin Kovid-19 ile mücadelesinin sorulması üzerine Şentop, Mecliste toplam 10 pozitif vakanın bulunduğunu, bunlardan 9'unun Meclis personeli, birisinin ise bir televizyon kanalının kameramanı olduğunu aktararak 7 kişinin tedavilerini gördükten sonra iyileşerek görevlerine başladıklarını söyledi. Şentop, diğer üç vakanın takibinin yapıldığını ve vakalar öğrenildiği andan itibaren temasta bulunanlarla ilgili PCR testlerinin yapıldığını, şu ana kadar pozitif çıkan kimsenin olmadığını dile getirdi.
Şentop, milletvekillerinde pozitif vakanın olmadığını ve isteyenlere test yapıldığını bildirdi.
Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının kaldırılmasını içeren teklife ilişkin muhalefet partilerinin kendilerine danışılmaması yönündeki eleştirilerinin anımsatılması üzerine Şentop, "27 Mayıs'tan sonraki gün bu konuyla ilgili görüşlerimi söyledim. Bunlar yazıldı. Zaman zaman tekrar tekrar sağda solda da söyledim. Hiçbir grup başkanvekiline, grup başkanına veya milletvekili arkadaşımıza, 'gel beraber çalışalım. Siz ne dersiniz?' diye bir şey yapmadım. Bu esasen yaptığım bir çalışmaydı ve onun neticesi bir teklif olarak bunu verecektim." dedi.
Değerlendirmelerinin basında yer almasının ardından kendisini arayan milletvekillerinin, grup başkanvekillerinin olduğunu ve bunların "biz de imza atmak isteriz" dediğini dile getiren Şentop, "Ben hazırladım, imzamı attım. TBMM Başkanvekilimiz Süreyya Sadi Bilgiç'in amcası Yassıada'da idamla yargılananlardan. O özellikle istedi ve imza attı. Ondan sonra da ben teklifi arzu edenler imzalasın diye bıraktım. Dolayısıyla hiç kimseyle görüşmediğim için, 'bizimle niye görüşülmedi' diyen arkadaşlara onu söyleyebilirim. Atmak isteyen hiç kimseye hayır demedik isteyen attı. Hukukçularla, akademisyenlerle, bu konuyla ilgili daha önce yazıp çizenlerle görüştük. 27 Mayıs dolayısıyla mağdur olanların ailelerden olanlar var." diye konuştu.
Bir gazetecinin, tazminat sınırlarının nasıl belirleneceğine ilişkin sorusunu yanıtlayan Şentop, "Biz, Yüksek Adalet Divanı ile ilgili maddeyi kaldırıyoruz. Dolayısıyla böyle bir yapı hukuk aleminde var olmaktan çıktığı için bunun vermiş olduğu kararlar, işlemler de hükümsüz hale kendiliğinden geliyor." şeklinde konuştu.
Merhum Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının "Anayasayı ihlal suçundan" mahkum olduklarını ve kendilerinin teklifle bu hukuki realiteyi yine hukuk aleminde ortadan kaldırıp, değiştirdiklerini belirten Şentop, "Mağdurların maddi, manevi tazminatlarıyla ilgili Danıştayda bir daire görevlendirilecek. Ona artık mahkemeler karar verecek." ifadesini kullandı.
Basın mensuplarının, geçmişte idam edilmiş bir kişinin yakınlarına tazminatla ilgili bir yargı kararı olup olmadığını sorması üzerine Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir kere söylediğimiz bir mahkeme kararının yok sayılması şeklinde değil. Biz mahkeme olduğu iddia edilen bir şeyi, yapıyı kaldırıyoruz. Bazı arkadaşlarımız 'niye genişletmiyoruz başka idam edilenler dahil olsun' filan dediler. Türkiye'de bu anlamda mağduriyetler çok. Darbe dönemlerinde hakikaten her kesimden insanlar mağdur olmuş. İdamlar, müebbetler filan var. Fakat burada bir farklılık ve emsal oluşturmayacak bir şey var.
Mesela 12 Eylül'de darbe, yargılamalar olmuş. Bunların çoğuyla ilgili 'adil değil' itirazları var ama burada yargılamayı yapan mahkemeler, darbeden sonra kurulmuş mahkemeler değil. O şahısları özel olarak yargılamak için kurulmuş mahkemeler değil. Sıkıyönetim mahkemeleri var zaten. Onlar darbeden önce de mevcut. Mesela DGM'ler anayasa, kanunlarda var. Uygulamaları doğrudur anlamında söylemiyorum. O başka, kararlar tartışılabilir ama bu mahkemeler anayasa veya kanunlarda var olan mahkemeler."
Hukukta tabii hakim, doğal hakim veya kanuni hakim ilkelerinin olduğunu anımsatan Şentop, "Yani suç işlemişse birkaç kişi veya suç işlediği iddia ediliyorsa onun yargılanacağı mahkeme bellidir. Suçun işlendiği sırada tabi olduğu mahkeme... Suçu işledikten sonra siz özel bir mahkeme kurup onu orada yargılarsanız bu tabii hakim ilkesine aykırı. Yassıada'da yapılan şey, belli kişileri yargılamak için özel bir mahkeme kurulmuş. Bunun örneği bizim tarihimizde yok. Bu şekilde darbe dönemlerinde de hiçbir dönemde yok. Onun için bunda emsal teşkil edecek bir durum yok. Bunun gibi aynı özelliklere sahip bir uygulama yok." dedi.
"Yassıada'yla ilgili özel bir durum var"TBMM Başkanı Şentop, darbe dönemlerindeki mağduriyetler konusunun ayrıca konuşulabileceğini ancak onun sınırlarının olmadığını, bunu belki Meclisin ileriki bir zamanda tartışıp konuşabileceğini, bunun başka bir konu olduğunu söyledi.
Basın mensuplarının, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan'ın durumuyla ilgili tartışmaları anımsatması üzerine Şentop, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bizim yaptığımız şeyde, mahkeme kararının yasama organı tarafından yok sayılması, hükümsüz sayılması söz konusu değil. Böyle bir yolu açmak zaten doğru olmaz. Böyle bir şey yasama, yürütme, yargı erkler ayrılığı bağlamında da yanlış olur. Yassıada'yla ilgili özel bir durum var. Orada birtakım şahısları yargılamak için özel bir kurul oluşturulmuş. 12 Eylül sonrasındaki idamlar, 12 Mart sonrasındakilerde böyle değil. Onlar, mevcut mahkemelerde yargılanmışlar. Kararlar doğrudur, adildir anlamında söylemiyorum ama burada mahkemelerin varlığıyla, hukuki zeminiyle ilgili legalite var. Mağduriyetler konusu olursa bu başka bir konu."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com