İSTANBUL - İZZET TAŞKIRAN
Hayatının 65 yılını cilt süsleme sanatına adayan, 2012'de "Kültür Sanat Büyük Ödülü"ne layık görülen 82 yaşındaki mücellit İslam Seçen, Osmanlı'dan bu yana dünyayı kendine hayran bıraktıran sanat dalının gelecek kuşaklara aktarılması için atölyelere katılan öğrencileriyle çalışmalarını sürdürüyor.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinde (FSMVÜ) Güzel Sanatlar Fakültesinin de yer aldığı Kandilli Yerleşkesindeki atölyede, sabahtan akşama kadar öğrencilerine mesleğin inceliklerini aktaran Seçen, AA muhabirine, 1961'de Süleymaniye Kütüphanesi Cilt ve Patoloji Servisini nasıl kurduğunu ve tarihi eser niteliğindeki kitapları onarırken yaşadığı zorlukları anlattı.
Seçen, 1952'de başladığı İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde resim ile heykeltıraş bölümünde okuduktan sonra Prof. Dr. Sacit Okyay'dan klasik cilt dersleri, Prof. Emin Barın'dan modern cilt ve kaligrafi derslerini aldığını söyledi.
Üniversitede çok iyi bir ekolden yetiştiklerini ifade eden Seçen, Barın'ın cilt ve yazı bölümüne katılma teklifini kabul ettiğini dile getirerek, "Genelde şark sanatları, Türkiye'de en değerli sanat dalları arasında yer alıyor. Bunları ancak kütüphane ve müzelerde görebilirsiniz. Öyle dışarıdaki vitrinlerde göremezsiniz. Çünkü altınla çalışılan eserlerdir. Hakiki altınla süslenir, derisi de keçi ve oğlak derisidir. İki mermer arasında bıçkı vasıtasıyla tıraş edilerek, kağıt haline getirilir." diye konuştu.
"Bu sanatı 82 sene daha yapsam doymam"
Seçen, ince işçiliklerle çalıştığını, çalışmalarının bazen haftalar aldığını ifade ederek, 500-600 sene önce yapılan eserlere hayretle bakıldığını belirtti.
Sanatın sonu olmadığını, 65 seneden bu yana bu işin içinde olduğu için gurur duyduğunu vurgulayan Seçen, "Ben 82 yaşındayım. Bu sanatı 82 sene daha yapsam doymam. Herkes ölecek ama bu işe doymadan öleceğim için üzülürüm." dedi.
Manevi anlamda öğrenciler yetiştirdiği ve onlarla ilgilendiği için çok mutlu olduğunu anlatan Seçen, yayınlanmayan anıları ve notlarının öldükten sonra kitap haline getirilmesini vasiyet ettiğini bildirdi.
Seçen, 1961 yılında Süleymaniye Kütüphanesi Cilt ve Patoloji Servisini zor şartlarda kurduğunu, devletten o dönemde çok fazla yardım gelmediğini ifade ederek, "Bakanlıktan ilk başta 'para var' dediler. Halbuki para sıfır. Kurtlar, kitapları yemiş, bana bir şey bırakmamış. Yedikçe bitirmiş. Kütüphaneye giremiyorsun, toz içinde. Kitaplar haraptı. Nasıl ayağa kalkar bu? Gazete kağıdıyla eser tamir edilir mi, size soruyorum. Bu kadar yoksunluk vardı. Böyle devirler yaşadım. Çekicim yok, masam yok, fırçam yok. Ayda elli lira vilayetten alırdım. Bir ay içinde elli lirayla ne alabiliriz ki?" diye konuştu.
"Sayın Cumhurbaşkanımız olmasaydı bu işler katiyen yürümezdi"
İslam Seçen, son dönemde devlet tarafından maddi ve manevi destekle cilt sanatının yanı sıra tezhip, minyatür, kakmacılık, oymacılık, ebru, hattatlık ve bakırcılığın zirveye çıktığını aktardı.
Asla politikacı olmadığını, sanattan yana olduğunu vurgulayan Seçen, şöyle devam etti:
"Ben sanat politikasını yapıyorum ama Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi olmasaydı bu işler katiyen yürümezdi. Raporunu veririm. Onun desteği ve teşvikiyle bütün bu sanatlar meydana çıktı. Yalnız cilt sanatı, süsleme değil tezhibi, minyatürü, kakmacılık, oymacılık, ebru, hattatlık, bakırcılık, bütün sanatlar bir zirveye geldi. Yalnız tezhipte Kanuni Sultan Süleyman devrini bizim sanatkarlarımız yakaladı. Bir tek ilerleyemeyen cilt sanatıdır. Çok zordur çünkü. Zamanında Süleymaniye'de bir makineyi aldıramamıştım. 25 sene sonra ancak bir makineyi alabildim. Devletin parası mı yoktu? Vardı ama o eserleri kurtarmak için bir makine alamadık. Bunları size anlatırken ağlamam lazım ama ne demek istediğimi kimse anlamaz. Kendi menfaatime çalışsaydım bugün İstanbul'un dörtte biri benim olurdu. Şimdi neyim var hayatta? İşte bu elbiselerim var, bir de talebelerim. Sanatlar, bu sene zirveye ulaştı. Ondan memnunum."
dikGAZETE.com