Artvin
Kentin kıyı ilçelerinden Arhavi'de bulunan Kamilet Vadisi'ndeki Çifte Köprüler ile 92 metre yüksekten vadi tabanına dökülen Mençuna Şelalesi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ardından Rize-Artvin Havalimanının da açılmasıyla bu yıl çok sayıda doğaseveri ağırladı.
Kıyıdan 750 metre yüksekliğe kadar geniş yapraklı gür ormanlar ve bazıları endemik, zengin bitki örtüsüyle kaplı vadiyi ziyaret eden turistleri ilk olarak 18. yüzyılda Osmanlı döneminde moloz ve kesme taşlardan yapılmış tarihi Çifte Köprüler karşılıyor.
Osmanlı mimarisiyle inşa edilen ve Karayolları Genel Müdürlüğünce 2003'te restore edilerek turizme kazandırılan Çifte Köprüler, kentin en önemli kültürel yapılarından biri olarak öne çıkıyor.
Tarihi köprülere 4 kilometre uzaklıktaki Mençuna Şelalesi'ne ise Çifte Köprüler'den geçerek Küçükköy yolundan gidiliyor.
Araçlarla şelalenin aşağı kısmındaki restoranın bulunduğu alana ulaşan turistler, buradan sık ağaçlarla çevrili 1 kilometrelik yürüyüş yolunun sonunda şelaleye ulaşıyor.
Etrafı yoğun bitki örtüsüyle kaplı muhteşem görselliğe sahip Mençuna Şelalesi, görenleri kendine hayran bırakırken, su ve çevredeki kuş sesleriyle ziyaretçilerine huzurlu ortam sunuyor.
Ankara'dan gelerek tarihi "Çifti Köprüleri" gezen emekli gazeteci Nurten Gazihan, AA muhabirine, Karadeniz'in ve Artvin'in doğasına aşık olduğunu söyledi.
Hem bu güzel doğayı hem de bölgedeki arkadaşlarını görmek için Artvin'e geldiğini belirten Gazihan, "Bu güzellikte bir yer kelimelerle anlatılamaz. Burada olmaktan memnunuz." dedi.
"Ruhunu dinlendirmek isteyen herkes buraya gelebilir"
Mençuna Şelalesi'ni gezen turistlerden Tansel Erdem de "Çifte Köprüleri ve bu şelaleyi çok seviyorum. Neredeyse iki yılda bir geliyorum. Herkese de tavsiye ederim. Manzarası olsun, şelalenin ihtişamı olsun, çok güzel. Yürüyüş yolu yorucu ama hem spor hem gezi amaçlı güzel bir deneyim. Türkiye'de çok şelale gördüm ama buranın yüksekliği, verdiği enerji, her şeyi mükemmel." ifadelerini kullandı.
Tansel Erdem'in kızı Esra da ilk defa gördüğü Çifte Köprüler ve Mençuna Şelalesi'ne hayran kaldığını dile getirerek, "Şelalenin yolu biraz yorucu ama gereçten manzarası güzel, havası temiz. Oksijeni ciğerlerinizde hissediyorsunuz. Ruhunu dinlendirmek isteyen herkes buraya gelebilir." dedi.
Mustafa Çolakoğlu ise "Burası çok güzel bir yer, doğası bakir, suları tertemiz. Mençuna Şelalesi gelip görülmesi gereken bir yer. Türkiye'deki en güzel şelalelerden biri. Daha önce görmemiştik, bakir bir yer olarak hoşumuza gitti. Karadeniz'i çok seviyoruz. Geldik, gördük memnunuz, daha da mutlu olduk." diye konuştu.
Mustafa Çolakoğlu'nun eşi Birsen de yıllarca merak ettiği Mençuna Şelalesi'ni görmenin mutluluğunu yaşadığını anlattı.
Çok güzel bir doğa ve şelale gördüğü için son derece keyifli olduğunu dile getiren Çolakoğlu, şunları söyledi:
"Yurdumuzun her tarafı çok güzel ama Karadeniz'in vahşi doğasını, şelalelerini, dağlarını çok seviyorum. Mençuna Şelalesi de dağların arasında oldukça yüksek bir şelale. Mençuna Şelalesi bana doğanın büyüleyici güzelliğini hatırlatıyor. Herkese bu güzelliği görmeyi tavsiye ediyorum. Ruhuma da çok iyi geldi. Bir tarafa bakıyorsunuz orman, diğer tarafa bakıyorsunuz yaratıcının mucizesi sular ve şelale. Gökyüzü mavi. Başka ne olabilir ki? Mutluluk bu diyorum."
Bölgede turistlere rehberlik yapan Nevzat Torunlar, Doğu Karadeniz'in en belirgin özelliğinin doğal güzelliği olduğunu belirterek, bölgeye ilginin yükseldiğini, Rize-Artvin Havalimanının da bölgedeki turizm hareketliliğini artırdığını ifade etti.
Torunlar, sözlerini, "Buradaki köprülerin yaşı 250 yıl civarında. Eskiden bu köprülerle ulaşım yapılmış. Ayrıca mimari bir şaheserdir. Turizm bu bölge için çok önemli. Doğa çok güzel, Allah vermiş, bizim korumamız lazım." diye tamamladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com