EDİRNE
Prof. Dr. Üstündağ, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının yaşamı olumsuz etkilediğini ve önlem alınmadığı takdirde vücuda zararları olduğunu ifade etti.
Suyun yaşamın kaynağı olduğuna dikkati çeken Üstündağ, sıcaklığın ve nemin zirve yaptığı bu dönemde yeterli sıvı tüketiminin sağlık açısından önemine işaret etti.
Üstündağ, erkeklerde vücudun yüzde 60'ının, kadınlarda ise yüzde 50'sinin sudan oluştuğunu belirterek, "Bu dönemde insan sağlığını en çok tehdit edecek durum, suyun yeteri kadar alınamaması, vücudun susuz kalmasıdır." dedi.
Besinlerin sindirilmesi, oksijenin organlara taşınması gibi yaşamsal bütün faaliyetlerin oluşmasının vücuttaki suyun ideal düzeyde bulunmasına bağlı olduğunu ifade eden Üstündağ, vücuttaki suyun azalmasının doku ve organlarda zarara yol açabileceğini söyledi.
İleri derecede susuzluğun pek çok hastalığa neden olduğunu anlatan Üstündağ, şunları kaydetti:
"Su vücutta eksilmeye başladığı zaman, organların ve dokuların fonksiyonlarında azalmaya neden oluyor.
Hatta geri dönüşümsüz kayıplarla, hastalıklarla, nihayetinde de ağır su eksikliği vakalarında ölümle kendini ortaya koyabilir.
Su eksikliği başladığı zaman ilk ortaya çıkabilecek hastalık tabloları, böbrek taşı oluşumunun artması ve eforla ortaya çıkan nefes darlığının belirginleşmesidir.
Su eksikliği daha da ağır safhaya geçecek olursa bu kez şeker hastalarında, şekerin kontrolünün zorlaşması ve koma durumlarının ortaya çıkması söz konusu olabilir.
Su eksikliği daha da ağır olursa inmeler artar, inme geçirenlerde ölüm artar.
Kalp krizi geçirenlerde ölüm, su eksikliği olanlarda 4 kat daha fazla gelişir. Bilhassa kistik böbrek hastalığı olanlarda hastalığın ilerlemesi hızlanır.
Uzun süreli ve ağır su eksikliğinin kanserle bile etkisi gösterilmiş, özellikle bağırsak kanserleri ve safra kesesi taşı oluşumuyla su eksikliği ilişkili bulunmuş."
"İşlenmiş sıvılar yarar yerine zarar getirebilir"
Prof. Dr. Üstündağ, ortamın ısısı, yaşanılan bölgenin rakımı, nemi ve kişinin özelliklerine göre günlük sıvı ihtiyacının değişkenlik gösterdiğini, araştırmalara göre erkeklerin en az 2,5, kadınların ise 2 litre sıvı tüketmesi gerektiğini vurguladı.
Sıvı alımında su başta olmak üzere doğal içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini dile getiren Üstündağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gazlı içecekler ve tatlandırıcılarla üretilmiş içecekler çeşitli sağlık problemleri çıkıyor. Bunların başında özellikle metabolizma bozukluklarıyla ilgili problemler ortaya çıkıyor. Sağlıklı sıvıların tüketimini yapmalıyız.
En doğal olanı tabii ki su, suyun kendisi. İçildiğinde vücuda bir fazlalık getirmeyen, zarar vermeyen suyun kendisi.
Bu bakımdan su hayatın kendisi. Onun dışında doğal maden suları, içindeki magnezyum ve potasyum gibi mineraller sağlık açısından faydalı.
Günde bir tane içildiği zaman hipertansiyonun bile gelişimini azalttığı ortaya çıkarılmış. Tuzlu olmamak şartıyla ayran, bize fazla tuz yükü olmaması açısından.
Yine içilecekse limonlu açık çay. Bunlar sıvı alım kaynakları olarak değerlendirilebilir. Ancak işlenmiş sıvılar yarar yerine zarar getirebilir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com