İDLİB
Suriye'de Beşşar Esed rejiminin, İdlib'in güneyinde yer alan Han Şeyhun'a düzenlediği ve kimyasal gaz kullandığı saldırıdan bölgedeki Anadolu Ajansı (AA) muhabiri de etkilendi.
Yardım çağrısı üzerine saldırı yerine giden AA serbest muhabiri Abdurrauf Kantar, burada geçirdiği sayılı dakikalarda gazdan etkilenerek hastaneye kaldırıldı.
Tedavi gördüğü hastaneden bu sabah taburcu edilen Kantar, yaşadıklarını ve hayatını kaybeden sivilleri anlattı.
Saldırı günü 08.00'de uyandığında telefonunun Han Şeyhun’da yaşanan katliamla ilgili yardım çağrılarıyla dolu olduğunu belirten Kantar, saldırı yerine gidişini şöyle anlattı:
"Mesajlarda sivil savunma ekipleri ve aktivistleri Han Şeyhun’daki sivillere yardım etmek üzere bölgeye çağırıyorlardı. Zehirli bir gaz saldırısı düzenlendiği söyleniyordu. Muhammed Hassan diye bir arkadaşımla birlikte araçla Han Şeyhun’a doğru hareket ettik. Beldedeki sivil savunma merkezine ulaştık. Ekipler kurtarma çalışmalarına devam ediyordu, kimliklerini tespit etmek üzere hayatını kaybedenleri camiye taşıyorlardı. Bir diğer sağlık noktasında da hayatını kaybeden kimliği belirsiz iki çocuk bulunuyordu."
Han Şeyhun'a biraz geç gittiğini, oraya ulaştıklarında birçok kişinin bölgedeki hastanelere kaldırıldığını kaydeden Kantar, bölgeden görüntü ve sivil savunma ekiplerinin görüşlerini aldıktan sonra kimyasal madde kullanılan saldırının yapıldığı yeri görmek ve belgelemek için o noktaya hareket ettiklerini dile getirdi.
Kantar, gazdan etkilendiği dakikaları "Olay yerine iki aktivistle birlikte gittik. Orada sadece 2 dakika kaldık, fotoğraf çektik ve ayrıldık. Aracı ben kullanıyordum. Yolu yarıladığımızda bende baş dönmesi başladı. Aracı bir kenara çektim. O an zehirlendiğimi anladım ve aracı arkadaşım Abdülkadir’e devrettim. Sivil savunma merkezine ulaştığımızda hepimiz bitkin haldeydik. Araçta 4 kişiydik." ifadeleriyle paylaştı.
Nefes darlığı, uyuşma, titreme yaşadığını belirten Kantar, sivil savunma merkezinde sağlık ekiplerinin öncelikle üzerlerindeki kıyafetleri çıkarttığını söyledi.
"Nefes alamamaya başladım, ağzımdan köpükler gelmeye başladı"
"Üzerimize su tuttular, başka kıyafetler verdiler, iğne yaptılar, sağlık merkezinde bir saate yakın kaldık, durumumuz daha da kötüye gidiyordu. Kötüden daha kötüye." diyen Kantar, sivil savunmanın kendilerini Maarat el-Numan'daki hastaneye kaldırdığını anlattı. Burada imkan olmadığı için sadece yarım saat kaldıklarını sonra İdlib'de başka hastaneye, burada da tedavi imkanı bulunmadığı için dahiliye bölümü olan başka bir sağlık merkezine sevk edildiklerini bildirdi.
Kantar, "Bir arkadaş ile birlikte o hastanede kaldık, diğerlerinin o an nerede olduklarını bilmiyordum. Benimle birlikte kalan kişi sivil savunma ekibindendi. Kendisi yaralıları kurtarmaya çalışırken gazdan etkilenmişti. Hastanedeki bir doktor gözlerimi kontrol etti ve yoğun bakıma alınmam yönünde talimat verdi. Bir diğer doktorun refakatçi olmasını istedi." dedi.
Yoğun bakıma geçmesiyle farklı belirtiler göstermeye başladığını dile getiren Kantar, "Nefes alamamaya başladım. Ağzımdan köpük gelmeye başladı. Gözlerim 1 metreden yakını görememeye başladı ve gözlerimi kapatamadım. Yoğun bakımdayken doktor her 5 dakikada bir iğne vuruyordu. Bir saat içerisinde 20’den fazla iğne yaptılar. Uyuduktan sonra yine aynı şekilde iğne yapmaya devam ettiler. Sonrasında saldırıdan etkilenen kadınlar geldi yoğun bakıma. Onların da durumu kötüydü. Durumum biraz düzeldiği için beni yoğun bakımdan çıkararak onları tedavi altına aldılar." diye konuştu.
AA muhabiri Abdurrauf Kantar, hastanede yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
"Yoğun bakımdayken doktor kontrolündeydim, 15 dakikada bir kalp kontrolü yapılıyordu, tansiyonum ölçülüyordu, kan tahlili yapılıyordu. Gece saat 01.00'den itibaren de bende farklı belirtiler oluşmaya başladı. Kısa süre sonra vücudumu hissetmemeye başladım. Ellerimi sıktım ama hissedemediğimi fark ettim. Öyle ki kendimi yaralasam bile hissedemeyecek durumdaydım. Hemen doktora haber verdim. Damardan iğne yaptı. Yarım saat sonra düzeldim.
Hastaneden taburcu oldum ama bana hastane ya da sağlık merkezine yakın bir yerde kalmam yönünde tavsiyede bulundular. Çünkü göğüs bölgemdeki kaslarda sorun oluşmuştu. Her an belirtilerin tekrar ortaya çıkma ihtimali olduğu için doktor müdahalesi gerekebilirdi. Gözlerim de zarar görmüştü. Gözlerimi kapatamadığım için gece hiç uyuyamadım. Gözlerimi kapattığım anda yoğun bir yanma hissi oluyordu. Şu anda da hala gözlerimi kapatamıyorum ve 1 metreden yakını göremiyorum. Şu an bekliyorum, ne olacağını bilmiyorum."
Beşşar Esed rejiminin dün sabah İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun beldesine düzenlediği kimyasal silah saldırısında aralarında çok sayıda çocuk ve kadının bulunduğu yaklaşık 100 sivil hayatını kaybetmiş, 500 sivil de kimyasal maddeden etkilenmişti.
Kimyasal silah saldırısının ardından kurtarma faaliyetleri devam ederken aidiyeti henüz bilinmeyen uçaklar da bir hastane ve bir sivil savunma merkezini vurmuştu.
Uluslararası toplum saldırıyı kınamış, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), bununla ilgili toplanma kararı almıştı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2013 yılında Suriye'nin Guta şehrinde düzenlenenden sonraki en dehşet verici kimyasal saldırı olarak nitelediği dünkü bombardımanda sinir gazı içeren fosfor kullanıldığını gösteren bulgular olduğunu açıklamıştı.
Muhabir: Mohamad Misto,Adham Kako
dikGAZETE.com