Bursa
İddiaya göre, bir üniversitenin makine mühendisliği bölümü öğrencisi Ş.B, Bursa'daki bir şirkette staj yapmak için telefonla başvuru yaptı.
Görüşme için insan kaynaklarına çağrılan Ş.B, burada ilgili kişiyle bir araya geldi.
Servis durumlarını ve staj şartlarını görüştüğü yetkiliden, "Firma olarak başörtülü çalışan ve stajyerleri ancak başörtülerini çıkardıktan sonra çalışmak koşuluyla kabul edebiliyoruz. Başörtüsüyle kabul etmiyoruz. Başörtüsünü çıkarırsan staja alınırsın" şartını duyduğunu ileri süren öğrenci, durumu avukatına aktardı.
Daha sonra Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına avukatıyla giden Ş.B, firma sahibi ve insan kaynakları yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulundu.
"İkna edilmeye çalışıldım"
Ş.B, adliye çıkışında gazetecilere, başörtüsünü çıkarıp stajını yapması konusunda ikna edilmeye çalışıldığını öne sürdü.
Başörtüsüyle ilgili isteğin nedenini sorduğunu anlatan Ş.B, iş güvenliği tehdidi oluşturduğu gibi bir bahane aktarıldığını iddia etti.
Görüşmede duygusal olarak baskı altında hissettiğini aktaran Ş.B. şöyle konuştu:
"Görüşmemizde bu yetkilinin bana karşı davranışı ve aşağılayıcı ses tonuyla konuşması beni hem o sırada hem de sonrasında derinden üzdü. Başörtüsü nedeniyle öğretmenlik görevinden ayrılan anneme bu durumu anlatmakta zorlandım. Annem de sınıf öğretmenliği yapıyordu, başörtüsü taktığı için görevinden alınmıştı, seneler sonra geri dönebilmişti mesleğine."
"Takipçisi olacağız"
Ş.B'nin avukatı Rifat Bakan ise şirket yetkilisi ve sahibi hakkında suç duyurusunda bulunduklarını aktardı.
Söz konusu durumun suç teşkil ettiğine değinen Bakan, şunları kaydetti:
"Türk Ceza Kanununun 122. maddesinde din, dil, mezhep, engellilik vesaire nedenlerle ayrımcılık yapılarak bir kişinin işe alınmaması suç olarak tanımlanmış. Suç duyurusunda bulunduk ama bunun daha ötesinde 28 Şubat'ın o faşizan zihniyetinin yeniden gündeme gelmesi, hala bunun bilinçaltında saklı olduğunu görmek, özellikle de özel sektörde hizmet veren, ticaret yapan, liberal ekonomiyi benimsediğini söyleyen firmalarca özgürlüklerin kısıtlanması ve bu bakış açısı Türkiye'mizin geleceği açısından tedirgin edici. Bizlere 28 Şubat'ın o karanlığını hissettiren, bizi derin acılara gark eden bir durum. Biz takipçisi de olacağız, çünkü nesilden nesle devam eden, miras bırakılan bir olay haline geldi."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com