Yıllar öne ailece ağaç ve marangoz işleri yaptıkları için soyadı kanununda Yapıcıoğlu soyadını aldıklarını belirten saz ustası İlhan Yapıcıoğlu, “Ben de 12- 13 yaşların da saza merak sardı. Denizli mahalli sanatçısı Özay Gönlüm’ü hep merakla dinlerdim. Bundan 65 yıl önce saz almak istedim. 12 lira paramız vardı. Saza 15 lira dediler ve üstünü tamamlayıp bir türlü parasızlıktan o günler için alamadım. İçimde hep bir nükte olarak kaldı. Bu gün 80 yaşında bir saz ustası olarak bir düzüne saz yaptım. Ancak her şey zamanında güzeldir. Bağlam çalsam da fiziki yapım ve parmaklarım artık uygun gelmiyor. Aslen Denizli Babadağlıyız. Yunan işgalinin ardından tren rayları boyu ne kadar istasyon varsa işgalciler bölgeyi terk ederken yakmışlar. Ağaç ve marangoz işleri ile uğraşan dedem ve kardeşleri devlet tarafında işe alınmışlar ve bu yanan istasyonları onarmışlar. Ailece marangoz işleri yaptıkları için soyadına Yapıcıoğlu demişler. Rahmetli babam da çok iyi bir zanaatkârdı. Ondan çok şeyler öğrendim” dedi.
“SADECE SAZ YAPMAK AİLEYİ GEÇİNDİRMEZ” Yıllarca sadece saz yaparak aileyi geçindirmenin güç olduğunu belirten Yapıcıoğlu, ailece tekstil işleri ile uğraştıklarını kendisinin de iyi bir tezi ustası ve makine tamircisi olarak çalıştıktan sonra emekli olduğunu belirtti. Yapıcıoğlu, “ Emekli olduktan sonra kendi saz atölyemde saz yapmaya başladım. Kimini sipariş üzerine kimisini de elimde tutarak alıcısına verdim. İlk önce bağlama yapmaya başladığım zaman yetiştirmediğim durumlarda sipariş getirdiğim bağlamaları verirdim. Bu bağlamalar 1-2 ay sonra bana getirirler ve sorun yaşanırdı. Saplarda dönme durumu ve göğüs kalıpların da sorun yaşanırdı. Araştırmaya çok meraklıyım. Özellikle bağlama konusun da çok hassas çalışıyorum. Bunu nasıl daha sağlıklı yapabilirim diye çok üzerinde durdum. En sonun da fırınlama ve pres işlemini geliştirdim. Bununla ilgili alt yapıyı hazırladım. Bu işlemden çok iyi netice aldım. Bir ağaçtan iyi netice alınması için gerek ses bakımından gerek kalite bakımından mutlaka ağacın fırınlanması gerekir. Ağaç iyice kuruyacak. Atalarımız bağlamanın eskisi telinin yenisi diye boşa söylenmemiş. Bu nedenle vaktimi saz yaparak değerlendiriyorum” dedi. Bağlama çalıp türkü söyleyen gençlere önerilerde bulunan Yapıcıoğlu, “ Bağlama çaldığım gibi söylüyorum. Özellikle bağlama çalmaya meraklı gençlere önereceğim şu; mutlaka alacakları bağlamayı bağlama ustası ile beraber gidip baktıktan sonra alsınlar. Alacakları bağlamayı ağaç türlerinden çok en önemlisi temiz işçiliktir. Ağaç olarak kısmen kalite bakımından farklılık gösterse de önemli olan saz ustanın temiz işçiliğidir. Öncelikle saz ustası eline hangi ağacı alırsa alsın iyi ve temiz bir işçilik sergilemesidir. Tabiî ki bağlama denince ilk akla dut ağacından yapılmış bağlama gelir. Ayrıca ceviz, gürgen vs. ağaçlardan da güzel bağlamalar çıkar. Bağlama alırken bağlama deneyimi olan biriyle almak lazım. Sonuçta saz ustaları bu işi daha iyi ve seçici olacaklarına inanıyorum” dedi.
BAĞLAMADAN BAĞLAMAYA FARK VAR Bağlamadan bağlamaya farklılıkların olduğunu belirten Yapıcığlu, “ Günümüzde öğrenci bağlamaları dediğimiz seri imalatlar var. Bağlamalar ucuz malzeme ve yaş ağaçlardan seri bir şekilde imal ediliyor. Bunlar çabuk deforme oluyor ya da ayar tutmuyor. Öğrenenci sazı çalmasını öğrendikten daha iyisini arama gereğini hissediyor. Çünkü sazdan alacağı hazzı alamıyor. Ancak saz ustasının elinden çıkmış olan bağlamaların gerek görüntüsü gerekse ses kalitesi bakımından her zaman fark edilir. Özelikle saz eşiklerin konumu çok önemlidir. İnce bir işçilik arz etmektedir. Eğer bu ince ayarları tutturamasanız tekrar söküp yeniden yamaktan başka hiçbir çare kalmaz. Yapmış olduğum ve elimde bulunan bağlamaların tellerini sürekli gergin tutuyorum. Çünkü ağacın suyu dediğimiz damarların izleri düz olması gerekir. Özellikle sapta bu aranır. Eğer su damarları çarpıksa o yönde ayar oynamaları yapar. Saza bir türlü düzen tutturamazsınız. Bu işi yapan ustanın ağaçların su damarlarına çok dikkat etmesi gerekir. Ayrıca ağacın mutlaka iyice kuru olduğuna emin olması gerekir. Bu iki husus çok önemlidir. Eğer bu olmazsa yapılan saz karşıdan bakıldığın da bağlama olur ancak çalmaya geldiğinde haz alamadığın bir çalgı olur” dedi.
AYDIN DA YETERİNCE BAĞLAMA ÇALICISI YOK Aydın da yeterince bağlama kullanıcısının olmadığını belirten Yapıcıoğlu, “Aydın da yaptığım bağlamalar yeterince tüketilmiyor. Çünkü bağlama ustası maalesef parmakla sayılacak kadar azdır. Eski bağlama ustaları zaman zaman yanıma gelerek dokunurlar sazın tellerine ancak benim gibi yaşlı oldukları için merak var fakat parmak ve fiziki yapılar buna izin vermiyor. Ben de bağlama çalarım. Ancak 80 yaşına bastım ve parmaklar eskisi gibi hareketli olmayınca bırakıp dinlemeyi yeğliyorum. Benim radyo sürekli açıktır. Radyo da TRT Türkü kanalını açar hep türkü dinlerim. Bu beni çok rahatlatıyor” dedi.
Gençlere önemli tavsiyelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Gençlere tavsiyem mutlaka boş vakitlerinde bir enstrüman çalsınlar. Bu bağlama ya da keman, ney olsun bu hiç fark etmez. Bu onları daha dinç tuttuğu gibi kötü alışkanlıklardan da uzak kalmasını sağlayacağına inanıyorum. Bağlama sigara ortamların da çalınacak bir enstrüman değildir. Nezih ortamlarda eş dost arasında çalınır. Sazın en ince detayına kadar anlarım. Gençlere önerim, Neşet Ertaş’ın sözünü kulak versinler, “Saz çalan türkü söyleyen bir insana dost tutun” yani yanından ayrılmayın diyor. Ondan zara gelmeyeceğini söylüyor. Müzik yapan, çalan ve söyleyen insanın yanına şeytan da gelmez kötülükte gelmez. Bağlama vereceğim insana önce sigara içiyor musun diye sorarım. Kusura bakmayın sigarayı bırakmadan ben sana saz veremem değim zamanlarda oluyor. Müzik yapan insanda kötü alışkanlıklar olamaz diye düşünüyorum” dedi.
HÜSEYİN ÇETİNKAYA
dikGAZETE.com