CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Best FM canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'na karşı bir karalama kampanyası başlatıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Eleştirinin kendi içinde saygınlığı olmak zorundadır. Eleştiriyi bel altına indirirseniz, bu doğru değil. Ekrem Bey herkesi kucaklayan bir dil kullanıyor." görüşünü paylaştı.
Kazanan bir adayın mazbatasının Ankara'da kapalı kapılar ardında elinden alındığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kanıt diyorsunuz değil mi? 'Oylar çalındı' dedi değil mi? Nerede çalındı? En son Erdoğan açıkladı, 'Çalındı siyasi bir söylemdir' yani 'Oylar çalınmadı ama biz öyle dedik.' Kendisi söylüyor bunu. Kamera görüntüsü var dediler, nerde kamera görüntüsü? Onlar da yok. Demek ki müdahale edildi, 7 üyenin oyuyla iptal edildi. Bu kadar açık. YSK'nin gerekçesinde elle tutulur hiçbir şey yok. Dört oy pusulası aynı zarfa koyuyorsunuz, 3'ü doğru biri yanlış. Hangi akılla oluyor bu?" diye konuştu.
Sayıştaş raporu ile ilgili tartışmalar üzerine Sayıştay tarafından açıklama yapılmasını nasıl değerlendirdiği sorulan Kılıçdaroğlu, Sayıştayın TBMM adına tespit yapan bir kurum olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Sayıştay raporunda diyor 'Şu kadar kira alınmamış' diyor. Ne demek bu? 'Kirayı alın' demektir, 'Kira almazsanız zarar var' demektir. Açıkça kira alınmadı diye zarar yazmaz oraya, tespit yapar. Sayıştayın görevi odur, bir olayı alır, inceler, tespitini yapar, raporunu yazar." dedi.
Sayıştayın açıklamasını "siyasi" olarak niteleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sayıştay normalde böyle bir açıklama yapamaz. Sayıştay açıklaması rapordur. Raporu yazar internet sitesine koyar, herkes oradan okur. Rakamlar var mı? Var. Sayıştay rakamlara itiraz ediyor mu? Hayır. Rakamlar doğruysa Sayıştay neyine itiraz ediyor? Baskı geliyor Sayıştaya ve tarihinde ilk kez böyle bir açıklama yapıyor. Orda daha büyük ayıp var, Sayın Binali Yıldırım 'Ben raporu okumadım' diyor. İstanbul'a aday olacaksınız, İstanbul'la ilgili bir rapor yazılacak, raporu okumadan aday olacaksınız? Niye aday oldunuz siz? Aday olacaksınız önce raporu okuyacaksınız. Raporu okumadan gidip açık oturuma katılıyorsunuz. Sormazlar mı adama 'Bu raporu niye okumadın' diye."
"Taksim'de gizli görüşme mi olur"Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, ortak yayının objektif geçtiğini ve Türkiye'de unutulan, siyasilerin tartışmasına olanak sağlayan geleneği başlattığını söyledi.
Bu buluşmanın neden 31 Mart öncesi gerçekleşmediği sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"O zaman Binali Bey yüzde 100 kazanacağına inanıyordu. Gerek görmüyordu. Sonra kaybedince Binali Bey, 'Ben çıkayım derdimi de anlatırım' diye bir atmosfer içinde kendini hissetti. Ekrem Bey'in zor durumda kalabileceğini düşündü ama Ekrem Bey kendisine güvendi, çıktı. Güzel bir başlangıç yaptılar. Aile fotoğrafı çektirdiler. Ertesi gün herhangi bir şey yoktu. Havuz medyası 'Ekrem Bey'i yıldırım çarptı', 'Yıldırım Bey şöyle yaptı, ezdi.' Bir baktık iki gün sonra 'Vay efendim nasıl görüşür' diye ayrı tezgahlar kurulmaya başladı. Hem Binali Bey'le, hem Ekrem Bey'le görüştüğünü zaten açıkladı. İsmail Bey ikisiyle de görüştüğünü kendisi paylaştı zaten daha önce. Gizli kapaklı bir şey değil. Taksim'de, otelde görüştüler. Orada da gizli kapaklı bir şey yapılmamış,. Taksim'de gizli görüşme mi olur?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Bir yanda Sisi, bir yanda Cumhur İttifakı" dediği belirtilerek, ne düşündüğünün sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Ne söyleyeyim Allah aşkına." dedi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Erdoğan'a şunu söylemek isterim; sen TBMM'de tarafsız davranacağına dair, namusun ve şerefin üzerine yemin etmedin mi arkadaş? Cumhurbaşkanlığı aracına binip, binlerce korumayla gelip 'Bakın ha Ekrem İmamoğlu'nu seçerseniz Sisi'yi seçmiş olursunuz, Binali Yıldırım'a oy verin' demek bir cumhurbaşkanına yakışır mı? İzledim televizyondan, kendi sesinden izledim. Bana bir komedi programını izler gibi geldi. Bir cumhurbaşkanı ağırlığı yok. Zaten cumhurbaşkanı da değil. Bir partinin genel başkanı. Bir partinin genel başkanı olarak propaganda yapıyorsan cumhurbaşkanlığı forsunu kullanamazsın. AK Parti bayrağıyla gidebilirsin, git oraya. 'Ben AK Parti Genel Başkanı olarak geldim ve onun propagandasını yapıyorum' de."
Anayasa'da cumhurbaşkanının tarafsız davranacağına ilişkin madde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'de Anayasa'nın askıya alındığı bir sistemin yaşandığını vurguladı.
"Yolsuzluk yaparsa ona gerek yok önce biz karşı çıkarız"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İmamoğlu'nu kastederek, "En ufak bir yanlışta belediye meclisi karşısına dikilecek." sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hangi yanlışı yapacak? Kendisini cumhurbaşkanlığından bıraktı belediye başkanlığına geldi şimdi. Yanlış yaparsa Sayın İmamoğlu, zaten Meclisin dikilmesini önce ben isterim. Niye yanlış yapsın? Sayın İmamoğlu, görevinin başına gelecektir, hakkaniyetle Meclisi yönetecektir, İstanbul Büyükşehiri de yönetecektir. Her bir kuruşun hesabını verecektir." diye konuştu.
İmamoğlu'nun 18 gün belediye başkanlığı yaptığını, Meclisin açılışını sosyal medyadan yayınlattığını ve bunu 2 milyon kişinin izlediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Kaçtı mı? Hayır tam tersini yaptı, şeffaf bir yönetim. Her şeyin hesabını veren bir yönetim. Bunu yaptı mı, yaptı. Ne hatası olacak? Beyefendi mi dikilecek karşısına. Zaten yolsuzluk yaparsa ona gerek yok önce bir karşı çıkarız. Haksızlık yaparsa başkasına gerek yok önce biz karşı çıkarız." dedi.
CHP'li belediye başkanlarının şeffaf yönetim sergileyeceğini, partizanlık yapmayacağını, liyakati esas alacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Onlar gibi yönetmeyeceğiz. Onlar gibi yönetirsek bizim belediye başkanına gerek yok, onlar zaten bu işi çok iyi biliyorlar, profesyonelce götürüyorlar, malı götürme gelenekleri var. Bizde öyle bir şey yok. Bizde bir hizmet yarışı olur ve vatandaşa hizmet verilir." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necdet Gökçınar'ın kendisinin de ortak yayında olması gerektiği yönündeki söyleminin hatırlatılması üzerine, Gökçınar'ın haklı olduğunu, diğer adayların da söyleyeceklerinin dinlenmesi gerektiğini söyledi.
Çubuk'taki şehit cenazesinde saldırıya uğramasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından aranıp aranmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın kendisini aramadığını, aramasını da beklemediğini kaydetti. "Arasa sanki Türkiye'de genel atmosferde ciddi bir yumuşama olabilirdi, kavga görüntüsünden uzaklaşılabilirdi" denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "İyi de kendisi zaten kavga istiyor, gerginlik istiyor. Gerginlikle kendi tabanını konsolide edebileceğini düşünüyor, politikası o." dedi.
Ekrem İmamoğlu'nun o gün bir kutlaması olduğu hatırlatılarak, "Toplantıyı iptal ediyoruz diyemez miydi?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, "Toplantının sonlarına doğru kendisiyle iki kez görüştüm ve toplantıyı bir an önce bitirmesini istedim. Ayrıca böyle bir linç girişimi olduğuna ilişkin haberin orada seslendirilmesinin doğru olmadığını ifade ettim. Çünkü infial olabilir ve siz o kalabalığı kontrol edemezsiniz. Bizim siyasetçi olarak sorumluluğumuz var. Ekrem Bey'in de sorumluluğu var, yatıştırması lazım. Kısmen duyuldu ve toplantı erken bitirildi ve herkes sükunetle evine gitti. Bu bizim tarihsel sorumluluğumuz tabii." değerlendirmesinde bulundu.
Terör örgütleriyle iş birliği suçlamasına yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu, iş birliği içinde oldukları tek kesimin vatandaşlar olduğunu, her partiden herkesle görüştüğünü, konuştuğunu belirtti. Bu yaklaşımın sadece insanları kutuplaştıracağını ifade eden Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin görevinin ise ülkede huzuru sağlamak olduğunu dile getirdi.
"Bugün de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Bahçelievler'de terör örgütleriyle ilişkilendirme yönünde bir açıklaması vardı." hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, "Orada bir dil sürçmesi de var. Şunu kabul etmek lazım. Siyasetçilerin zaman zaman bu tür dil sürçmeleri olabilir ama kendisinin dil sürçmesi biraz büyük olmuş galiba. Cumhur İttifakı'nı teröristlerle ilişkilendirmiş kendisi. Tabii herhalde tepkiyi ben Sayın Bahçeli'den beklerim bakalım ne diyecek? Çünkü Cumhur İttifakı'nın ana aktörlerinden birisi de Sayın Bahçeli." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "23 Haziran'daki İstanbul seçimine yönelik yaptırdığınız bir anket var mı?" sorusuna, "Yaptırdığımız bir anket yok ama değişik kurumların yaptıkları anketler var, biz de onlara bakıyoruz." diye konuştu.
Seçim günü oylamanın yapılacağı son saate kadar kendisinin, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun, partililerin ve bu ülkenin vatanseverleriyle hep beraber çalışacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Millet İttifakı'nın tüm aktörleri son saate kadar hep birlikte çalışacağız." dedi.
Kılıçdaroğlu, parti olarak yaptırdıkları özel bir anket olmadığını yineledi.
Başka bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, ekonomideki gelişmelere değinerek, şunları kaydetti:
"Bir kişi İstanbul'da seçimi kazandı. Bütün sayımlar yapıldı yine kazandı ve ona mecburen mazbata verildi. 18 gün sonra Ankara'daki beyler o kişinin mazbatasını elinden aldılar. Yani bir haksızlık, bir vicdansızlık yapıldı. Şimdi haksızlığı giderme zamanı, haksızlığa karşı durma zamanı. Yakınlarınıza, dostlarınıza, akrabalarınıza telefon edin, ayın 23'ünde sandığa gitsinler, bozulan adalet terazisini düzeltsinler, Ekrem İmamoğlu'na oy versinler. Bu bizim Cumhuriyet, demokrasi tarihimiz açısından çok önemli bir çizgidir. Çünkü Ekrem Bey'in kazanması şu anlama geliyor; 'İktidarın bütün baskılarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti devletinde halk demokrasiden yana oy kullandı' diyeceklerdir. Türkiye'nin itibarı artacaktır. Demokrasi itibarı artacaktır. Dünyaya çok güzel, çok önemli mesaj vermiş olacağız."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com