İSTANBUL
Tarih araştırmacısı ve arşivci Orhan Sakin, "Osmanlı'da sarayda Farsça konuşulduğuna dair iddialar var, bunlar üretilmiş efsaneler. Farsça değil, sade bir dil konuşuluyordu." dedi.
Yeni Dünya Vakfı tarafından düzenlenen Babıali Enderun Sohbetlerinde, "Arşiv Belgelerine Göre Sarayda Konuşulan Türkçe" konulu söyleşide konuşan Sakin, Osmanlı'nın bir kuruluş mitolojisi efsaneleri olduğunu ve kökünün Oğuz Han'a dayandığına dair rivayetlerin bulunduğunu anlattı.
Günümüzde "saray Türkçesi", "saray edebiyatı" gibi sözleri daha fazla duyduğunu belirten Sakin, sarayda hangi dilin konuşulduğunu öğrenmek için bu konuyla ilgili çalışanların araştırmalarının okunması ve o dönemin birinci el kaynaklarının araştırılması gerektiğine dikkati çekti.
Sarayda nasıl konuşulduğunu anlamak için resmi belgeler ya da fazla resmi ve edebi olmayan metinlere bakmanın gerçekçi olacağını ifade eden Sakin, padişahların kendi el yazılarıyla yazdıkları hatt-ı hümayunların ya da valide sultanların yakınlarına yazdıkları metinlerin, konuşulan dil konusunda ipucu vereceğini belirtti.
Osmanlı Türkçesi'nin ayrı bir dil olmadığını vurgulayan Sakin, "İçerisinde dönem dönem Arapça ve Farsça unsurlar olmuştur. Osmanlı Türkçesi'nin temeli Oğuz Türkçesi'dir. Bunun için ilk dönem yazılı metinlere bakarsak bunu rahatlıkla görebiliriz. Eski dil özellikleri vardır. Günümüz Türkçesiyle kıyaslarsak çok da fazla anlaşılmayan bir dil değil. Hiç Osmanlı Türkçesi bilmeyen birisinin bunu okuduğu zaman genel olarak anlayabileceğine inanıyorum." diye konuştu.
Sakin, 16. yüzyılda Osmanlı'nın sınırlarının Arapça ve Farsça'nın hakim olduğu İslam coğrafyasına doğru genişlediğine dikkati çekerek, 16. yüzyılda resmi belgelerde Arapça ve Farsça'nın arttığını ve bunun doğal bir gelişme olduğunu belirtti.
"Osmanlılar kullandıkları dile Türkçe diyorlar"Medresede kullanılan ilim diliyle halkın kullandığı dil arasında ayrım olduğunu aktaran Sakin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pratiğe yönelik bilimlerde daha çok Türkçeleştirme var. Mesela tıp metinleri veya günlük hayatta çok pratikte kullanılan sözler. Şu metinleri biz anlayabiliyorsak bundan 50 sene önceki insanlar daha rahat anlayacaktır. Halk da buna göre konuşuyordu. Türkiye'de yanlış kavramlardan birisi de şu, 'Osmanlı'da halkın kullandığı dilin konuşulması lazım' deniyor ama hangi halkın? Osmanlı'nın sınırlarını bir düşünelim. Yemen'den Macarsitan'a kadar. 'Halkın kullandığı dil' tabiri bugün kullanılıyor da o zaman için geçerli değil. Osmanlılar kullandıkları dile Türkçe diyorlar. Biz 'Osmanlıca' tabirini sonradan ihdas ettik. Günümüzde de eski yazıyla Arap alfabesiyle yazılmış metinlerle Latin alfabesiyle yazılmış metinleri ayırmak için 'Osmanlı Türkçesi' sözünü kullanıyoruz. Bir ayrım yapabilmek için bir kavram kullanacaksınız, 'Osmanlıca' tabiri o kavrama tam oturmuyor."
Sakin, Osmanlı kültüründe sarayda insanların kendilerini hiçbir şey, başkalarını herşey olacak şekilde bir ifade kullandıklarını ve hiç kimsenin, kendisinden bahsederken "ben" kelimesini kullanmadığını vurguladı.
Osmanlı döneminde saray ve halk arasında ayrı bir dil konuşulduğuna dair iddiaların olduğunu aktaran Sakin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Osmanlı'da sarayda Farsça konuşulduğuna dair iddialar var, bunlar üretilmiş efsaneler. Farsça değil, sade bir dil konuşuluyordu. Resmi belgelerde çok mu farklı bir dil kullanılıyordu? Bir takım teknik tabirler var ama konu genel olarak anlaşılıyor. Bazı yerlerde çok hassas kelimeler kullanıyorlar. Şu anki Türkçe'de kullanmadığımız kelimeler var ama bunlar 30-50 sene önce kullanılıyordu. Günümüzde de resmi belgelerde konuştuğumuz gibi yazmıyoruz. Onu da göz önüne alalım."
Muhabir: Zeynep Rakipoğlu
Kaynak: AA
dikGAZETE.com