Şanlıurfa'da dezavantajlı kadınlar, yörenin vazgeçilmez lezzeti olan isotu, gönüllü akademisyenlerin kontrolünde bilimsel yöntemlerle üretmeye başladı.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Şanlıurfa İl Müdürlüğü ve Harran Üniversitesi (HRÜ) iş birliğiyle Kadın Ellerle Evsel Üretimi Geliştirme Projesi uygulamaya konuldu.
Proje kapsamında kentin en önemli lezzetlerinin başında gelen ve geleneksel yöntemlerle üretimi yapılan isotun daha kaliteli, hijyenik ve bilimsel koşullarda elde edilmesi hedefleniyor.
Şehirde ekonomik durumu iyi olmayan kadınların aile bütçesine katkı sunmasını sağlayan projeye, Harran Üniversitesinden akademisyenler de gönüllü olarak bilimsel destek sağlıyor.
Kadınların özenle ürettiği isotlar, Harran Üniversitesi laboratuvarlarında test edildikten sonra piyasaya sunuluyor.
Projenin koordinatörü ve Harran Üniversitesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sedat Benek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şehrin sembolik değerlerinin başında gelen isota bölgede büyük önem verildiğini söyledi
Daha önce "Urfalıların Meşhur Baharatı Urfa İsotu" adlı bir kitap yazdığını belirten Benek, "Topraktan Sofraya Urfa İsotu" isimli bir de belgesel hazırladığını ifade etti.
"Kooperatifleşme süreci başladı"İsotun bilimsel şartlarda üretimi için başlattıkları çalışmada ilk etapta yaklaşık 10 ton isot ürettiklerini aktaran Benek, taleplere yetişemediklerini dile getirdi.
Benek, maddi durumu iyi olmayan kadınların proje sayesinde istihdam edildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Ürettiğimiz Urfa isotunu hem yerel hem ulusal hem de uluslararası piyasaya sürmek istiyoruz. Önce teorik, sonra uygulamalı eğitimler verildi. Şu an itibariyle 30 dezavantajlı kadın, Urfa'nın sembolü olan isotu gıda mühendisleri denetiminde sağlıkçıların da verdiği eğitimlerle üretiyor. Sosyal bilimlerdeki farklı akademisyenler ve saha tecrübesi olan kadınların da verdiği eğitimler birleştirilerek bir sosyal dönüşüm projesi hayata geçti. İsotlar üretildi, kadın istihdamı sağlanmış durumda. Web sayfası oluşturuldu, e-ticaret ile dünya piyasasına açılmayı hedefliyoruz. Geleneksel bir şekilde üretilen Urfa isotunu bilimsel bir tabana oturttuk. Bu üretim modeli, hem sosyal hem akademik hem de gelişen teknolojinin buluştuğu bir sistem oldu. Şu anda bu proje ismiyle geliştirme kooperatifleşme süreci başladı, devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda hijyenik bir ortamda teknolojiyi ve bilimsel verileri kullanarak üretimler devam edecek. Özellikle isot sektöründe akademik çalışma yapan profesörlerin de desteğini artırarak bu üretim devam edecektir."
"Analize gönderiliyor"Projede gıda mühendisi olarak görev alan Aslı Melik de isot üzerine yüksek lisans yaptığını söyledi.
Kadınların bone, galoş ve eldiven giyerek temiz bir ortamda üretimi gerçekleştirdiklerini anlatan Melik, "Özellikle isotta güneşlendirme ve havalandırma süreci büyük önem taşıyor. Kırmızı isot 3 gün, mor isot 7 gün, siyah isot ise 10 gün güneşte bekletilerek elde ediliyor. Kırmızı isot daha çok yemeklik olarak kullanılıyor. Mor isot, kebap ve lahmacun türü yemeklerde kullanılıyor. Siyah isot ise yörede en çok çiğ köftede kullanılıyor. İsot üretildikten sonra laboratuvara analize gönderiliyor. Sağlam geldikten sonra ise paketlenerek satışa hazır hale getiriliyor. Küf ve nem analizi yapılıyor." diye konuştu.
"Hijyen ön planda "Kadınlardan Emine Yılmaz da yaklaşık 5 aydır projede yer aldığını söyledi.
Daha önce geleneksel yöntemlerle üretim yaptığını hatırlatan Yılmaz, "Evde de isot yapıyordum ama buradaki kadar hijyenik ve temiz olmuyordu. Evde yaptığımızda bone, eldiven ve galoş kullanmıyorduk. Ama buraya geldiğimde hijyenik ve temiz üretimin nasıl olduğunu gördüm. Önce hal pazarından alıyorduk, şimdi ise tarladan seçip alıyoruz, özenle yıkıyoruz ve temizliyoruz, hijyenine çok dikkat ediyoruz. Urfalılar olarak isotumuza sahip çıkalım daha kaliteli üretim yapalım istiyoruz." diye konuştu.
Aygül Sucu ise ellerini dahi dezenfekte ederek üretime başladıklarını belirterek, "Güzel ve temiz bir ürün çıkardığımıza inanıyorum. Eğitim aldıktan sonra da isotumuz daha güzel oldu. Hijyeni önce bilmiyorduk, buraya geldik, hijyeni ve dezenfekteyi öğrendik. İlk başta bunları bilmiyorduk ama böyle daha temiz oluyormuş, bunu çok iyi öğrendik." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com