Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlenen terörist saldırının Türkiye-Rusya iş birliğini hedef aldığını, "Ancak, bu saldırı ile sadece Türkiye, Rusya, İslam hedef alınmıyor aynı zamanda Avrupa-Asya ticari yakınlaşmasının da önü Panslavizm'i düşman unsur göstererek kesilmek isteniyor." dedi.
Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki iki camiye düzenlenen terörist saldırının siyasi, uluslararası ilişkiler boyutunu AA muhabirine değerlendiren Prof. Dr. Yılmaz, bu saldırının Türkiye-Rusya ilişkilerini hedef aldığını savundu.
Prof. Dr. Yılmaz, terörist Brenton Tarrant'ın saldırı öncesinde yayımladığı manifestoda Panslavizm propagandası yaptığını, NATO karşıtlığı üzerinden de Rus Neo-Nazi taraftarlarının desteğini almaya çalıştığını kaydetti.
Teröristin, Türkiye'nin NATO üyesi olmasından duyduğu rahatsızlığı da manifestosuna yansıttığını aktaran Yılmaz, "Terörist Tarrant manifestosunda, NATO'nun Müslümanların lehine çalıştığına inanıyor. Türkiye'nin, NATO üyesi olmasından dolayı da rahatsızlığını dile getirerek, Avrupa ordusunun kurulmasını ve Türkiye karşıtlığının gerekliliğini tarihe vurgu yaparak belirtiyor. Ayrıca Türkiye'nin hedef alınması halinde, Rusya'nın tarihteki en büyük düşmanından da kurtulacağını özellikle vurguluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, teröristin manifestosunda ve silahlarında sağ söylemelerin yanı sıra sol motifleri de kullandığına işaret ederek, teröristin çevrecilik, adaletsiz gelir dağılımı, işçi hakları ve mülteci karşıtlığı üzerinden karma bir söylem oluşturduğunu anlattı.
"Rus Ortodokslardan teröriste destek mesajları"Prof. Dr. Yılmaz, teröristin, Türkiye ve Bulgaristan dışında Yunanistan, Mısır, Romanya gibi ülkeleri de gezdiğini ve buralarda özellikle aşırı gruplarla irtibat kurarak eylemlerini planlamış olabileceğini söyledi.
Tüm Balkanları kara yoluyla gezdiğine dair güçlü verilerin olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, şöyle konuştu:
"Terörist Tarrant'ın, Ukrayna ve Rusya gezileri de yaptığı söyleniyor. Saldırı sonrası 4chan ve 8chan adlı forum sitelerinde Rus Ortodokslar, mesajlar atarak teröristin Panslavist söylemine destek verdi. Belki de forum üzerinden yazılan mesajlarda Rusların saldırgana destek oldukları, özellikle birileri tarafından gösterilmek isteniyor. Malum yeni sosyal medyada herkes, sahte isimlerle başka bir milleti suçlayacak hikayeler uydurabiliyor. Batı ülkeleri bunu özellikle profesyonelce yapıyorlar."
"Teröristin tüfeğinin üzerinde yazılı olan Turkofag ve Lepanto sözcükleri, doğrudan Panslavist söylemlerle alakalıdır." diyen Yılmaz, teröristin Panslavist söylemleri kullanmasına ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"2014 Kırım krizinden sonra Rusya ve Ukrayna'da oldukça yaygın olan paramiliter motosiklet grupları, günümüzde Panslavist söylemlerin gündeme gelmesinde etkili oldu. Slav ırkçılığı yapan bu marjinal tipler, çoğunlukla gerilla gibi askeri eğitim almakta ve her kriz olayında kendilerini göstermektedirler. Bu grupların bir kısmı, ilk olarak ABD'de Elliot Rodger adıyla üniversite kampüsünü otomatik tüfek ve arabayla basıp katliam yapan teröristi kendilerince aziz olarak görüyorlar. Ne ilginçtir ki bu saldırgan da 4chan adlı forum sitesinden kendi manifestosunu yayınlamıştı. Yine Kanada'nın Toronto kentinde profesyonel asker olan Alek Minassian da, yine 4chan üzerinden saldırıyı duyurmuştu."
"Saldırganların ortak noktası, Alt-Right"Prof. Dr. Salih Yılmaz, Kanada'da camiye saldırıp 6 kişiyi öldüren Alexandre Bissonette, İtalya'da aracından göçmenlerin üstüne ateş açıp 6 kişiyi öldürdükten sonra Nazi selamı veren Luca Traini gibi saldırganların ortak noktasının "Alt-Right" adı ile bilinen Alternative Right (Alternatif Sağ Fraksiyonu) ideolojisinin savunucusu olduklarına dikkat çekti.
Bu ideolojinin savunucularının eski Nazi ve Pagan sembollerini sıkça kullandıklarına da değinen Yılmaz, "Bunların ortak hedefinde ise antisemitistler, İslam, kadınlar, kendilerinden olmayan siyahi ve beyazlar var. Geleneksel aile düzenini savunarak kapitalizmi hedef alıyorlar. Alt-Right ideolojisi, Komünizm ve Nazi düşüncelerinin karışımı ile oluşturulmuştur. Alt-Right adlı oluşumun içinde, Ukrayna krizinde Donbass'a giderek Rusya'nın yanında savaşanların olduğu forum sitelerinde yayımladıkları fotoğraflardan anlaşılıyor." diye konuştu.
Alt-Right ideolojisi içerisinde bir oluşumun, Rusya'yı yeni dünyanın lideri, Ortodoks Hristiyanlığı da dünyada cenneti yaşatacak tek inanç sistemi olarak gördüğünü ifade eden Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Rus grupların savunduğu fikirlerden en önemlilerinden birisi de, Batı dünyasının eşcinselliği kasten yayarak Slavları zayıflatmaya çalıştığıdır. Yeni Zelanda'daki cami saldırısını gerçekleştiren terörist Tarrant'ın 70 sayfalık manifestosunda, ekolojik faşizm, Arapların ve Türklerin kendi topraklarına dönmesi, İstanbul'un yeniden Ortodoksların eline geçmesi ve camilerden arındırılması, tüm sağ ve sol düşüncelerin Türklere karşı birleşmesi ve benzeri görüşleri ön plana çıkıyor. Bunu dile getirirken de, Osmanlı-Rusya arasındaki savaşlara vurgu yaparak Rusların Türklere karşı mücadele etmesini istiyor. Tarrant'ın manifestosunda yazan fikirlerin tamamının ünlü Rus felsefeci Alexander Dugin'in yayınladığı Avrasyacılık kitaplarının ilk baskısında olduğunu söylemeliyiz. Dugin daha sonra bu fikirlerinin değiştiğini ve Türkiye-Rusya iş birliğini desteklediğini açıklamıştı."
"Dünyada Panslavizm yeni hedef yapılmak isteniyor"Prof. Dr. Salih Yılmaz, Panslavist söylemlerle gelişen Türkiye-Rusya ilişkilerinin hedef alındığını ayrıca Rusya'nın son dönemde Balkanlar'da artan etkisinin de bir şekilde terör ile bağdaştırılarak dünyada Panslavizmin yeni hedef yapılmak istendiğini söyledi.
Bu politikayı, Batı'nın Birinci Dünya Savaşı öncesinde de uyguladığını anımsatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Önce Rusya'ya güçlü destek olmuşlar, sonrasında ise Bolşevik İhtilali ile birlikte Panslavizm'i en büyük düşman ilan etmişlerdi. Bu politikada, İngiltere ve Fransa'nın önderlik ettiğini söylemeliyiz. Bu saldırı üzerinden İngiltere, ABD, Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerin Rusya'yı, Panslavizm görüşünü savunan aşırı grupları destekleyen ülke olarak suçlamaları uzak ihtimal değildir. İngiltere'nin sıkı kontrolü altındaki Yeni Zelanda'da böyle bir eylemin gerçekleşmesi ve Türkiye-Rusya ilişkilerini hedef alan söylemlerle yazılmış bir manifesto, eylem üzerindeki şüpheleri artırıyor. Saldırı Türkiye-Rusya iş birliğini hedef alıyor. Ancak, bu saldırı ile sadece Türkiye, Rusya, İslam hedef alınmıyor aynı zamanda Avrupa-Asya ticari yakınlaşmasının da önü Panslavizm'i düşman unsur göstererek kesilmek isteniyor."
"Rus Ortodoks Kilisesi aşırı sağcılar üzerinde etkinliğini arttırmalı"Rusya Ortodoks Kilisesinin bu saldırıdan sonra yeni tedbirlerle aşırı sağcı gruplar üzerinde etkinliğini arttırması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Salih Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Rusya Ortodoks Kilisesine bu olay üzerinden önemli görevler düşüyor. Patrik Kiril sıkça Ortodoksluk ile Müslümanlık arasındaki benzerliği ve kardeşliği vurguluyor olsa da aşırı sağcı Ortodoks grupların Batı tarafından kullanılmasının önüne geçilmesi için yeni tedbirlerin alınması gerekiyor. Tıpkı DEAŞ'ın, Batı tarafından kullanılarak İslam dünyasıyla ilişkilendirilmesi gibi aşırı sağcı Slav ve Ortodoks gruplar da Panslavist ve Rus Ortodoks Kilisesi ile ilişkilendirilip Batı için yeni düşman haline getirilebilir.
Terörist Tarrant'ın tüm Balkanları ve Doğu Avrupa'yı gezdikten sonra terör eylemini Yeni Zelanda'da gerçekleştirmiş olması, amacının saldırı değil, vermiş olduğu mesajları duyurmak olduğunu gösteriyor. Hatta uzun süreler Türkiye ve Doğu Avrupa ülkelerinde gezmesi de aslında saldırıyı önce buralarda gerçekleştirme planını ortaya koyuyor. Ayrıca saldırganın 70 sayfalık manifestosu ve 2016 sonrası uğradığı ülkeler, forum sitelerindeki yazışmaları, bu saldırının ideolojik hazırlığında tek başına hareket etmediğini gösteriyor."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com