Besteci Fazıl Say’ın konseri esnasında üretilmiş 10 metrelik Mezopotamya senfonisi adlı eseri ile Erdal Akkaya’nın Berlin filarmoni orkestrası eşliğinde seslendirdiği “Anadolu Konçertosu”, Turgut Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı”, Nazım Hikmetin “Masallar Masalı” şiiri ve Perihan Mağden'in "Babasız Kızlar Korosu" şiirini uyarlayan “BaBaZula” besteleri, “Resme Dönüşen Melodiler" sergisinde resimsel olarak sergilendi.
“RESSAMIN DA YAŞADIĞI SERÜVENE İZLEYİCİYİ DE DÂHİL EDİYORUM”
Daha çok müziğe ilişkin resimler yaptığını belirten Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özen, “Birkaç farklı disiplini yan yana getirerek sergiler oluşturuyorum. Dolayısıyla bestecilerin, şairlerin ve yazarların burada önemli bir payı var. Özellikle günümüzde bu şair ve yazarların eserlerine odaklanmamak mümkün değil. Onlar tükenmedi ve söyledikleri çok şey var. Resimlerimi biraz da bu noktaya odaklanıyorum. Resim, bir ressamın eserini oluşturduktan sonra izleyicinin doğrudan tükettiği bir şey değildir. Ressamın da yaşadığı serüveni anlatmak istiyorum. O serüvene izleyiciyi de dâhil ediyorum” dedi.
“MEZOPOTAMYA’DA DÖKÜLEN KAN, CANIMI ACITIYOR”
Mezopotamya eserini Fazıl Say’dan etkilenerek yaptığını söyleyen Akademisyen Ressam MehmetÖzen, “Bu eserin Mezopotamya ve ölüm kültürü üzerine bir derinliği var. Bugün oradaki savaş ve dökülen kan benim çok fazla canımı acıtıyor. Bir eseri de dinlerken o duyarlılıkta dinliyorum. Eseri dinledikten sonra çekip gitmiyorum, oturup düşünüyorum ve ona ilişkin resimler yapıyorum.
Sanatçı, eseri üretirken dinleyicileriyle kendi arasında bir savaş yaşıyor. Bir benzerini de izleyicilerim ile benim aramda yaşatmak istedim ve içinde kaybolabildiğim bir resim ürettim. Aynı anda o çalarken ben resmettim ve 10 metrelik devasa bir eser çıktı ortaya. Mezopotamya’da bu kadar geniş ve büyük bir alan, verimli toprakları var ama bugün bakıyorsunuz kan durmak bilmiyor. Olaya sadece Fazıl Say’ın baktığı meseleden değil de kendi meselelerimden de bakıyorum. Asimetrik bir düzen kullandım. Batıya doğudan baktım. Mezopotamya sofranın üzerinde dönüyor. Oluştururken de son derece keyif alıyorum” ifadelerinde bulundu.
“KLASİK RESME HAREKET VE DİNAMİK KAZANDIRIYORUM”
Mehmet Özen, sadece bestecilerin değil, şair ve yazarların eserlerini de aynı şekilde resmettiğini belirterek sözlerine şunları ekledi;
“Mesela Nazım Hikmet’in Masallar Masalı adlı bir şiiri var. Sergide onun için yaptığım bir eser de bulunmakta. Eseri oluştururken Nazım Hikmet’i ve bu şiiri neden yazmış olabileceğini düşünüyorum. Ona odaklanıp, veriler ışığında eserlerimi oluşturuyorum. Klasik resme hareket ve dinamik kazandırıyorum.”
“SANATI BİR ÜLKEDEN ÇEKTİĞİNİZ ZAMAN O ÜLKEYİ İSTEDİĞİNİZİ GİBİ YÖNETEBİLİRSİNİZ”
Resmin önemli bir araç olduğunu ve insana yüksek empati kazandırdığını belirten Mehmet Özen, “Sanatı bir ülkeden çektiğiniz zaman o ülkeyi istediğinizi gibi yönetebilirsiniz. İstediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Bir ülkede olan kültür sanat, o ülkenin kimlik sahibi olması ve ayakları üzerinde durabilmesi için önemli değerleri taşır. Özellikle gençlerin sanatla ve kültürle bizzat ilgilenmeleri o hassasiyetleri yakalamaları ve bunları bir ifade biçimi gibi kullanmaları gerekiyor. Gençler sanattan uzak kalırlarsa aşktan da uzak kalırlar. Duyarlı olmaları ve o hassasiyetlerini hem karşı cinse hem de kendi cinsine karşı deneyimlemeliler. O deneyim süresini yaşamaları lazım” diyerek sözlerini tamamladı.
dikGAZETE.com