Sosyal medyadaki bu mesaj Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu(BTK) tarafından yalanlansa da gözleri yeniden radyasyon yayan cihazlara çevirdi. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Saeid Karamzadeh, “İnsanlar olarak bir radyasyon denizi içinde yaşıyoruz. Çok basit önlemlerle bu radyasyon denizinden korunabiliriz” dedi. Söz konusu mesajda, belki de yine aynı gün gözlemlenen Süper Ay’ın etkisi düşünülerek, “Cep telefonları ve tabletlerin saat 00.30 ile 03.30 arasında normalden çok daha fazla radyasyon yayacağı, bunun kalıcı hasarlara yol açabileceği, bu nedenle telefon ve tabletlerin bu saatler arasında kapalı tutulması gerektiği, hatta bununla ilgili Singapur Televizyonu’nun da bir haber yayınladığı” ifadeleri bulunuyordu. Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) böyle bir şeyin olmadığını kesin bir dille açıklasa da, mesaj saatlerce sosyal medyada dolaşınca birçok insan da söz konusu saatlerde telefon ve tabletlerini kapatmayı seçti.
Aydın Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Saeid Karamzadeh böyle bir durumun söz konusu olmamakla birlikte insanlığın son dönemlerdeki teknolojik gelişmelerle birlikte bir radyasyon denizi içinde yaşadığını ifade ederek, “Radyasyon bilindiği gibi elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar halinde enerji yayılımı olarak tanımlanıyor. Kısa vadede ve kısa aralıklarla maruz kalınan radyasyon ciddi bir tehlike yaratmazken, uzun süreli ve şiddetli maruz kalınan radyasyon, başta genetik bozulma olmak üzere birçok rahatsızlığa sebebiyet verebiliyor. Sadece cep telefonları ve tabletler değil, evde bulunan ve alternatif akımla çalışan mikrodalga fırın, derin donduruculu buzdolabı, televizyon, hatta saç kurutma makinesi gibi birçok cihaz, az ya da çok radyasyon yayıyor. Dolayısıyla insan günlük hayatında bir radyasyon denizi içinde yüzüyor. Bu tehlikeli denizden korunmak ise çok küçük önlemlerle mümkün” diye konuştu.
Radyoaktif yaşamdan korunmak için bu tip cihazları mümkün olduğunca az kullanmanın önemli olduğunu ifade eden Karamzadeh, “Özellikle çocuklu aileler ve anneler, bu tip cihazlara karşı daha dikkatli olmalı. Çocuğun odasından bu tip cihazları mümkün olduğunca uzak tutmalı. Son dönemlerde bebek veya çocukların eline ‘uslu dursun’ diye akıllı telefonu ya da tableti tutuşturan anne-babaları sıklıkla görüyoruz. Gelişme çağındaki çocuklar açısından bu son derece yanlış bir hareket. Genel yaşam alanında ise radyasyon yaydığı bilinen cihazlar mümkün olduğunca az kullanılmalı. Örneğin yemeğimizi mikrodalga fırın yerine ocakta ısıtırsak, cep telefonuyla konuşurken kulaklık kullanırsak, derin donduruculu buzdolabı yerine normal tip buzdolabı kullanırsak, banyodan sonra saç kurutma makinesi değil havlu kullanırsak, tasarruflu ampulleri dikkatli kullanırsak radyasyon bulutunu bir nebze de olsa inceltiriz” dedi.
Annelere büyük iş düşüyor Özellikle mikrodalga fırının ve tasarruflu ampullerin kullanımında ciddi yanlışlar yapıldığını ifade eden Karamzadeh, “Mikrodalga fırın genelde mutfakta en kolay ulaşılabilen noktada bulunuyor. Hâlbuki bu cihaz mümkün mertebe baş hizasında, en az 1,5 metre yükseklikte olmalı. Özellikle küçük çocuğu olan annelere iş düşüyor. Mikrodalga fırın çalışırken çocuğu fırının önünde tutmamak, fırının bulunduğu duvarın arkasına çocuğun odasını yapmamak, fırını herkesin sıklıkla geçmediği yerlerde kullanmamak, tasarruflu ampuller konusunda da, özellikle küçük çocuğun odasında bu ampullerden kullanmamak, diğer odalarda da bu ampullerin çok yakınında durmamak gibi basit tedbirler, radyasyondan korunmak için büyük katkı sağlar. Zira radyasyon yayan cihaza ne kadar yakın durursak o kadar etkileniriz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com