Psikiyatrist Sevim Hacıarifoğlu Tolunay, evlilik konusunda yanlış bilinenler ile ilgili açıklama yaptı. Evliliğin tek kişi demek olmadığını aktaran Tolunay, evlilikte iki farklı birey ve iki farklı kişiliğin söz konusu olduğunu söyledi. Aynı kalıbın içerisine sokulmanın genellikle sıkıntı ve gerginliğe neden olacağını aktaran Tolunay, asıl olanın farklılıkları kabul etmek ve farklılıklara rağmen bir arada olabilmek olduğunu ifade etti. Evliliğin bir şans olmadığını aktaran Tolunay, “Evlilik kazara veya şans eseri olmaz. İnsanlar genellikle evlenmek için, ihtiyaçları olan kişileri seçerler” dedi.
"Karşınızdaki kişiyi değiştirmeye çalışmak çok daha ciddi sıkıntılara neden olabilir" İnsanlar evlenince her şeyin değişeceğine inandığını aktaran Tolunay, “Fakat asıl olan, evliliğin yalnızca bir imzadan ibaret olduğu ve değişecek veya değişmeye niyeti olan kişinin zaten böyle bir imzaya ihtiyacı olmadığıdır. Karşınızdaki kişiyi değiştirmeye çalışmak veya farklı uğraşılar içerisine girmek bir yarar sağlamadığı gibi, bazen çok daha ciddi sıkıntılara neden olabilir” dedi.
“Eşinizin size olan sevgisini göstermek için her şeyi yapması gerekmiyor” “Eşinizin size olan sevgisiyle sizin için yaptıkları arasında direk bir bağlantı kurmak olanaksızdır ve yanlış olur” diyen Tolunay, “Genellikle de böyle düşünen kişiler, onaylanmadığı veya istediği şeyler yapılmadığı durumlarda olumsuz bir tutum içerisine giren ve depresyona yatkın olan kişilerdir. Eşinizin size olan sevgisini göstermek için her şeyi yapması gerekmiyor. Belki o an başka bir sıkıntısı var veya istediğiniz şey ona mantıklı gelmiyor. Daha da ilginç olanı, insanların her şeyi yapan bir eşe duydukları çekimin daha az olduğudur” açıklamasını yaptı.
“Bu sizi oldukça zorluyor olabilir” ‘Eşim bana hak ettiğim değeri vermiyor’ demekten ziyade bu cümleyi nasıl tamamladığının önemli olduğunun altını çizen Tolunay, “’Bu beni sevmediği anlamına gelir’ veya ‘benim değersiz olduğum anlamına gelir’ gibi ifadeler kullanıyor ve kendi kabuğunuza çekiliyorsanız; ciddi bir sorununuz var demektir. Öncelikle adalet, hak ve hukuk kavramlarının göreceli olduğu ve gerçek anlamda var olmadığını vurgulamak isterim. Haliyle, karmaşık ve tam olarak tanımlanamayan bir kavramın var olmasını dilemek ve böyle bir beklenti içerisine girmek sıkıntı, mutsuzluk ve öfkeden başka bir şey oluşturmayacaktır. Kişisel değerinizi başkalarının davranışları veya para, başarı gibi kavramlarla belirlemeye eğilimli ve bunlar olmadığında mutsuz olmaya eğilimliyseniz; her şeyi kontrol etmeye çalışan, başarı odaklı olan veya onaylanmaya ihtiyaç duyan kişilik özelliklerine sahip olabilirsiniz. Bu sizi oldukça zorluyor olabilir ve uğraşmaya kendinizle başlamak daha yerinde bir karar olabilir” dedi.
“Evliliğin hayatımızdaki yalnızlığı sona erdirmez” Evliliğin hayatımızdaki yalnızlığı sona erdirmediğini belirten Tolunay, “Eğer böyle olsaydı, evli ve depresyonda olan birçok insan bizlere başvurmazdı. Belli bir yaşa gelmiş ve evlenemediği için mutsuz olan insanlar var; sanki hayatta her şey belli bir sıra içinde ilerlemeliymiş gibi. Okul biter, ne zaman ve kiminle evlenileceği telaşına düşülür. Hatta üniversite son sınıfta birini bulamamış olmanın endişesi kaplar bazılarımızı. Evlilik olur; sıra çocuklara gelmiştir artık. Birinci olur, ardından ikinci sorulmaya başlanır. Diğer taraftan, iş telaşı, hayatta bir şeyleri başarma telaşı kafamızı kurcalar durur. Hep bir sıra vardır ve yapılacaklar hiç bitmez. Sanki, size atfedilen veya sizin kendinize atfettiğiniz sıra biraz farklı olduğunda dünyanın sonu gelir. Sıkıntılar başlar, ardından ‘her şeyi var ama mutlu değil’ laflarını duyarsınız. Demek ki, işin sırrı evli olmakta değil” açıklamasını yaptı.
“İlişkinin olduğu yerde problemler olabilir” ‘Birbirini gerçekten seven bir çiftin asla büyük problem yaşamaz’ söyleminin bir yalandan ibaret olduğu aktaran Tolunay açıklamasını şöyle sürdürdü: “Çünkü hayatta ne ile karşılaşılacağı tamamen bizim elimizde ve kontrolümüzde değildir. İlişkinin olduğu yerde problemler olabilir. Önemli olan, problemin olup olmaması değil, problem karşısında çiftlerin takınacağı tutumdur. ‘Eşim ben söylemeden bütün ihtiyaçlarımı bilir’ düşüncesi yanlış bir tutumdur. Eşi için böyle düşünen ve bu şekilde konuşan kişiler, genellikle mutsuz olmaya veya o an için bir sorun yok gibi görünse de sorun yaşamaya meyillidirler. Çünkü bir kişinin sizin ihtiyaçlarınızı yüzde 100 kestirebilmesi her zaman için mümkün değildir. Sizi en iyi tanıyan kişiyi bir düşünün. Anneniz, bir dostunuz veya çok yakın gördüğünüz bir akrabanız. Sizi hiç yanıltmamış mıdır? Eminim ki; sizi yanılttığı ve kötü hissettirdiği zamanlar olmuştur.”
“Hiçbir şey yapmadığınız zaman, o ilişki zaten bozulmaya yüz tutmuştur” ‘Beni aldatırsa haberim olmasın’ diyen çiftlerin ilişkisinde sorunlar olduğunu kaydeden Tolunay, “Böyle diyorsanız eğer; o ilişkide sorunlar ya vardır ya da kısa bir süre içerisinde ortaya çıkması muhtemeldir. İlişkilerde ki en büyük tehlike yaşananlara duyarsız kalmaktır. Hiçbir şey yapmadığınız zaman, o ilişki zaten bozulmaya yüz tutmuştur. İlla başka biriyle aldatılmanız gerekmez. İş, hobiler veya başka herhangi bir şey sizin yerinizi almış olabilir” dedi.
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com