Ankara
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Kovid-19 aşılarına ilişkin bazı iddiaların bilimsel dayanaktan uzak olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında başlattığı aşılama süreci hızla devam ediyor. Bu süreç, Kovid-19 aşılarıyla ilgili pek çok soru ve cevabın kamuoyunda tartışılmasına neden oluyor.
Prof. Dr. Ceyhan, aşıların uzun vadede çeşitli yan etkileri olabileceği yönündeki iddiaları ve Kovid-19 aşılarıyla ilgili merak edilenleri, AA muhabirine değerlendirdi.
Geliştirilen tüm aşıların, uygulanan bölgede kızarıklık, sertleşme, şişme, vücutta ateş reaksiyonu, kırgınlık, kas ağrısı gibi en fazla 2-3 gün sürecek yan etkilerinin gözlemlenebildiğini aktaran Ceyhan, bunun dışında uzun süreli yan etkisinin olmasının mümkün olmadığını, çok küçük bir ihtimal dahi olsa bu durumda aşının insanlara uygulanamayacağını söyledi.
"Çok ciddi bir yan etki izleme sistemi var"
Ceyhan, ilaçlardaki yan etkilerin belli ölçüde kabul edilebilir olduğunu ancak aşılarda, ilaçlardan farklı bir yaklaşımın benimsendiğini belirterek, şöyle konuştu:
"İlacı hastaya veriyorsunuz. Yani kişi zaten hasta ve o hastalıktan belli oranda zarar görecek. Dolayısıyla ilacın bazı zararlarını göze alıp, kişinin hastalığından daha az zararlıysa hastaya verebiliyorsunuz ancak aşıyı sağlıklı insanlara yapıyorsunuz. Hastalığı olmayan birini hasta edebilecek ufak bir yan etki ya da ölüme, kansere veya kısırlığa yol açabilecek bir yan etki aşılarda asla kabul edilemez. En küçük bir ihtimal dahi olsa bu aşının geliştirilip insanlara uygulanması mümkün değil."
Tüm ülkelerin aşıların uygulanmasına karar veren danışma kurulları olduğunu ve aşıların bu kurullardan geçerek, çeşitli değerlendirmeler sonucunda vatandaşlara uygulandığını anlatan Ceyhan, "Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığında çok ciddi bir yan etki izleme sistemi vardır. Bunda en ufak bir yan etki gözlemlense bildirilir, değerlendirilir, onu takip eden bir de bilimsel kurul vardır. O kurul da aşıyla ilgili olabilecek yan etkiler neyse onu takip eder. Yani bu dinamik bir süreçtir." dedi.
"Hücrenin içine girmediği için gidip DNA'yı değiştirme şansı yok"
Prof. Dr. Ceyhan, mRNA aşılarının uzun süreli yan etkileri olabileceği ve "DNA'yı değiştirebileceği" yönünde bazı iddiaların gündeme geldiğini ancak bunun mümkün olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu RNA çekirdeğin dışına çıkıyor. Sonra, şu anda aşıda kullanılan mRNA'ya dönüyor ve hücrenin içerisindeki protein sentez bölgesini uyarıyor. Daha sonra onun yapısına uygun şekilde protein sentezleniyor. Bu yeni bir teknoloji değil, yıllardan beri uygulanıyor. Zaten o yüzden aşı bu kadar kısa şekilde geliştirildi. Bu RNA, vücutta en fazla 3 gün kalabiliyor, daha sonra vücuttan atılıyor. Hatta bu yüzden kansere karşı geliştirilen aşıda başarılı olunamadı, vücutta çok kısa süre kalabildiği için o süre, o proteini geliştirmek için yetmedi. Şimdi burada bir virüs, enfeksiyon söz konusu olduğu için burada uygulanabiliyor. Ayrıca hücrenin içine girmediği için gidip DNA'yı değiştirme şansı yok. Yani uzun süreli yan etkisi olacağı yönündeki iddialar tamamen bilimsel dayanaktan uzak."
SinoVac'ın ise ölü bir aşı olduğuna işaret eden Ceyhan, bu nedenle kısa süreli yan etkilerinin daha az gözlemlenebildiğini ve etkisinin de daha düşük olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, kamuoyunda aşının kısırlık yapabileceği yönünde de bazı iddialar dolaştığına yine bunun da bilimsel dayanaktan tamamen yoksun olduğuna dikkati çekerek, "Bir kişiyi aşıyla kısır yapabilseydiniz, çok yoğun doğum kontrolü uygulamak isteyen ülkeler var. Bu ülkeler, çocukluk dönemi aşılarına bunu verirdi ve çok rahat nüfus kontrolü sağlardı. Böyle bir şey hiçbir aşıda mümkün değil, o kadar kolay da değil." diye konuştu.
Aşı olmakta kararsız kalan kişilere aşı olmalarını tavsiye eden Ceyhan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Vaka sayılarımız hala yüksek. Herkesin kendisini koruması lazım. Bir de yüzde 70-75 aşılamaya ulaşırsak salgın bitecek zaten. BioNTech biraz daha bağışıklığı artırıyor deniliyor ama çok da uzun süre korunmamız gerekmeyebilir. Yani üçüncü dozdan falan bahsediliyor ama onun gerekip gerekmediği daha belli değil. Bunu, birkaç ay sonra daha rahat konuşuruz. Onun için herkes hangi aşıyı buluyorsa bir an önce onu olsun."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com