KAYSERİ (AA) - Antarktika'da bilimsel araştırmalar yapan ilk Türk ekibinde yer alan Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Halıcı, iklim değişikliğinin beyaz kıta olarak adlandırılan Antarktika'yı gitgide yeşillendirdiğini söyledi.
Halıcı, 2016 yılında ikinci kez davet edildiği kıtadan topladığı 150 farklı türe ait 500 örnekle Türkiye'de çalışmalarını sürdürüyor.
Kıtadaki Mendel Üssü'nde 3 ay bilimsel araştırmalar yaptıktan sonra Kayseri'ye dönen Halıcı, TÜBİTAK'ın destekleriyle Antarktika'da yayılış gösteren likenlerin (kaya yosunu) biyoçeşitliliğini belirlemek için çalışmalarına devam ediyor.
Prof. Dr. Gökhan Halıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antarktika'nın dünyada yıllık yağışı oranı en düşük bölge ve dünyanın en büyük çölü olduğunu söyledi.
İklim değişikliği ile ilgili haberlerin son yıllarda sık sık medyada yer aldığını belirten Halıcı, şunları kaydetti:
"Buradaki bitki örtüsü oldukça zayıf. Dünyanın en fakir yeri. Sadece 2 tane çiçekli bitki türü var. Karasal vejetasyonun baskın elementleri, bizim çalıştığımız bir çeşit mantar olan likenler ve kara yosunları. Bunlar da dünyanın diğer yerleriyle kıyasladığımız zaman çok zengin değiller. Oldukça fakir bir bitki örtüsüne sahip. Son zamanlarda meydana gelen küresel ısınmanın etkileri en hızlı kutup bölgelerinde görülüyor. Dolayısıyla kutup bölgelerindeki bu karasal vejetasyonun, yani bitki örtüsünün baskınlığı da gitgide değişmekte, artmakta. İklim değişikliği beyaz kıta olarak bilinen Antarktika'yı gitgide yeşillendiriyor. Oradaki tür biyoçeşitliliği daha da artıyor. Türlerin yayılış alanları daha da artıyor. Bunun sebeplerinden birisi de orada bulunan buzulların çok hızlı bir şekilde erimesi. Bu organizmaların büyümesi için daha geniş bir yer açılıyor olabilir."
Kıtada son zamanlarda 2 derecelik bir sıcaklık artışının yaşandığını aktaran Halıcı, "Bu aylar şu an Antarktika'nın yaz mevsimi. Özellikle Antarktika'nın yarım ada kısmında, Güney Amerika'nın karşı kısımlarında sıcaklığın 20 derece civarında seyrettiğini biliyoruz." dedi.
Halıcı, kıtada bulunan 2 çiçekli bitki türünün yayılış alanında geliştiğini ve daha önce bulunmadığı yerlere de yayıldığını dile getirerek, daha güney enlemlerde artık bu bitki türlerinin bulunmaya başlandığını ifade etti.
Halıcı, ayrıca likenlerin biyoçeşitliliğinin çok fazla bilinmediğine ve doğru kayıtların bulunmadığına dikkati çekti.
"Kıtada bulunmayan türler tespit ettik""Bizim de asıl amacımız buradaki liken çeşitliliğini doğru bir şekilde belirleyebilmek" diyen Halıcı, şöyle devam etti:
"Antarktika Kıtası'nda günümüze kadar 400 civarında liken türü rapor edilmiş ama çok sayıda yanlış kayıt var. Biz son 2,5 yıldır bu çalışmayı yapıyoruz ve bu sürede onlarca bu kıtada bulunmayan tür tespit ettik. Bunların bir kısmını yayınladık, bir kısmını yayına hazırladık. Bir de bilim dünyasında daha önce hiç keşfedilmemiş türler var. Yine bunların bir kısmını yayınladık, bir kısmını yayına hazırladık. Bu biyoçeşitliliği doğru bir şekilde belirledikten sonra ilerleyen zamanlarda likenlerin ve karayosunlarının biyoçeşitliliği üzerindeki iklim değişikliliğinin etkisini daha iyi anlayabileceğiz."
Prof. Dr. Gökhan Halıcı, çalışmaları kapsamında Antarktika likenlerinden özütler elde ettiklerini vurgulayarak, "Bunların çok güçlü antimikrobiyel etkilerinin olduğunu tespit ettik. Eczacılık fakültesinde bunların ilaç sanayisinde kullanılıp, kullanılmayacağına dair çalışmalar yapıyoruz. Aynı zamanda kirlenmiş suların, mesela toksik özelliğe sahip boyaların zararlarının gideriminde nanokompozitlerin kullanıp kullanılamayacağına dair de çalışmalarımız var." ifadelerini kullandı.
Halıcı, çalışmalarına eczacılık fakültesinden Doç. Dr. İsmail Öçsoy, veteriner fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Fatih Doğan, doktora öğrencisi Merve Kahraman ve yüksek lisans öğrencileriyle devam ettiğini de sözlerine ekledi.