MALATYA (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Malatya'da sabah namazı kıldırdı.
Erbaş, Hacı Yusuf Taş Camisi'nde sabah namazını kıldırdıktan sonra dua etti. Erbaş, duanın ardından yaptığı konuşmada, cami cemaatinde gençlerin ağırlıkta olduğunu gördüğünü belirtti.
Gençliğin insan hayatında önemli olduğuna değinen Erbaş, yaşı ilerlemiş olanların geriye dönüp baktıklarında gençliğine özlem duyduğunu ancak bazılarının ise gençliklerini kıymetini bilmeden, önemini kavrayamadan ömrünü tüketip gittiğini anlattı.
Öğrenmenin yaşı olmadığını vurgulayan Erbaş, "Küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye başlayacağız. Önce anne ve babalar, çocuklarının dilleri dönmeye başlar başlamaz güzel kelimeleri öğreterek eğitimine başlayacaklar. Gönül ister ki bir çocuğumuz ilk kelimesini Allah diye telaffuz etsin. Hangi kelimeleri telaffuz ederek çocuk konuşmaya başlarsa ömrü o şekilde şekillenir, annesi babası en çok hangi kelimeyi duyarsa çocuğun şahsiyet kazanma aşamaları öyle gelişir." diye konuştu.
Eğitimcilerin, din psikologlarının, eğitim bilimcilerin ittifakla kabul ettiği konunun çocukların karakter yapılarının yüzde 64'ünün 7 yaşından önce tamamlanmış olduğunu bildiren Erbaş, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in ise 7 yaşa dikkat çektiğini söyledi.
Erbaş, çocuklara 7 yaşına kadar temel dini bilgilerin verilmesi gerektiğine değinerek, şöyle devam etti:
"Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 4-6 yaş grubu Kuran kursları açtık. Elhamdülillah şu anda 100 bin üzerinden öğrencimiz var Türkiye genelinde. Ne öğretiyoruz bu çocuklarımıza? Değerler eğitimi veriyoruz, değerlerimizi öğretiyoruz. Okul öncesi eğitim yok mu? Dünyanın her yerinde var Türkiye'de de var. 3 yaşında başlıyor. Milli Eğitim Bakanlığımızın açtığı okullar var. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz de 4-5-6 yaşındaki çocuklarla ilgili Kuran kursları açıyoruz. Orada 'Rabbin kim? Peygamberin kim? Bizi kim yarattı?'... Bunları küçük yaşlarda öğretmemiz gerekiyor. Dürüstlük, yalan söylemenin büyük bir yanlış, günah olduğu, doğruluktan ayrılmamak gerektiği, emanete ihanet etmemek gerektiğini öğretiyoruz."
"Çocukların ilk öğretmenleri anne ve babaları"Çocukların anne ve babalarını dünyanın en yakışıklı erkeği ve kadını olarak gördüğünü anlatan Erbaş, ebeveynlere çok büyük görevler düştüğünü dile getirdi.
Çocukların ilk öğretmenlerinin anne ve babalar olduğunu ifade eden Erbaş, ailenin yaşam tarzına göre çocuğun şekil aldığını söyledi.
Bütün Müslüman çocuklarının anne ve babalarını namaz kılıyorken görebilmesini istediğini kaydeden Erbaş, şunları söyledi:
"Hayatlarına, konuşmalarına yalanı, gıybeti, dedikoduyu, tecessüsü hiç karıştırmadığını, hasedi, fesadı, diline hiç almadığı bir şekilde onları görüyor olarak büyüsünler. Öyle şekil kazanır. Gönül ister ki çocuklarımız annelerini babalarını yüzünden bir gülümseme, tebessüm olduğunu göre göre büyüsünler. Evde her zaman gergin, kavga hali, her zaman birbirleriyle münakaşa halini göre göre büyüyen çocuk gergin büyür. İleride her şeye kızar ve birden gergin bir hal alan şahsiyet alan bir hal kazanır. O yüzden çocuklarımızı yetiştirirken bunlara dikkat edeceğiz."
"Müslümanlar uyanık elhamdülillah"Erbaş, insanların birbirine gergin bir yüzle değil tebessümle bakması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Birlik ve beraberliğimizin, toplumumuzda mutlu insanların birbirini seven, sayan insanların olması o toplumun huzur içerisinde yaşamasını sağlar. Biz asırlar boyu çok farklı düşünceden, inançtan insanları bir araya yaşatmış bir medeniyetin çocuklarıyız. Sadece farklı düşüncelerden farklı mezheplerden değil farklı inançlardan. Bazen olmuş ki bir belde nüfusunun yarısı Müslüman yarısı gayrimüslim. Asırlar boyu böyle yaşadığımız zamanlar olmuş. Gayrimüslimler ecdadımızın, medeniyetimizin kurucularının, mensuplarının çok adaletle yönetmiş olduğu o beldelerde huzur içerisinde yaşamışlardır."
"Davet, tebliğ asla vazgeçilmemesi gereken anlatılması gereken bir husustur." diyen Erbaş, şöyle konuştu:
"Yani İslam, İslamın güzellikleri... Ama sadece anlatmak, zorlamadan, zorbalık yapmadan anlatmak bizim medeniyetimizde bu vardır. Onun için huzur içerisinde bizim beldelerimizde, İslam beldelerinde farklı inançlardan insanlar. Fakat özellikle batıda yaşanan din ve mezhep savaşları, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan din savaşları son zamanlarda İslam beldelerinde de adeta fikir savaşları, mezhep savaşları şekline dönüştürülmek isteniyor. Farklı anlayıştan insanlar birbirlerine karşı kışkırtılarak adeta birileri bundan menfaatleniyor. Ama Müslümanları uyardık, elhamdülillah bizim insanımız birlikte yaşamanın dünyaya en güzel örneklerini göstermiş bizim insanımız bu oyunları gelmeyecek bu planları kuranlar kendi durmuş oldukları planlarda boğulacaklar inşallah. Bunun en güzel örneğini biz yaşamışız. Farklı düşüncelerden, mezheplerden, meşreplerden insanlarla asırlar boyu komşuluk yapmışız, ona iyilik etmişiz."
"İyi bir okuma planlaması yapmamız lazım"Gençlerin bilgili olması ve kitap okuması gerektiğini aktaran Erbaş, şunları kaydetti:
"Türkiye ortalaması eksi 6'da. Bir kitap bile düşmüyor. Nüfusun çoğunluğu demek ki hiç kitap okumuyor. Bir kısmı yılda bir, bir kısmı iki kitap ama bazı ülkeler var ortalama kişi başına 30 kitap okuyan ülkeler var. Biz ne zaman okumaya önem verirsek o zaman daha huzurlu ve mutlu toplum oluruz. Çok zengin, mal, mülk sahibi oluruz demiyorum belki Allah onları da nasip eder ama huzurlu ve mutlu toplum olacağımızı açıkça buradan ifade ediyorum. Bilgili insan birbirine karşı daha anlayışlı insan demektir. Çünkü bilgisi arttıkça birbirine karşı anlayışla hareket etmesi de artıyor. İyi bir okuma planlaması yapmamız lazım. 10 günde bir kitap, bir ayda bir kitap... Bu alışkanlığı kazandığımız zaman bizi okumaktan, düşünmekten, sohbetten uzaklaştıran o engeller ortadan kalkmış olur ve Cenab-ı Hakk'ın bütün insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkarmak için gönderdiği Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlarız. Bütün kitaplar esas kitabı Allah'ın kitabını daha iyi anlamak için okunur."
Erbaş, daha sonra vatandaşlarla selamlaştı, gençler ve çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirdi.