İki gün süren etkinlikte alanında uzman konuşmacılar; Engelli Çocuklar, Aile odaklı Eğitim, Çocukların Teknoloji Kullanımı Bağımlılığında Ebeveyn Farkındalığı gibi konular hakkında konuşmalar yaptı.
“GELİRLE KÜTÜPHANE KURULACAK”
“İZÜÇEM’İN özelliği çocukların yeteneklerini ve yaratıcı özelliklerini tanımlamak ve bunlarla ilgili farkındalık oluşturmak” diyen Sabahattin Zaim Üniversitesi Özel Eğitim Üstün Zekâlılar Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Nilüfer Umar, “ Biz İZÜÇEM olarak özel yetenekli çocuklar ve ailelere farkındalık eğitimi veriyoruz. İZÜÇEM’İN görevi Küçükçekmece bölgesi başta olmak üzere ilçelerdeki bütün ebeveyn ve çocuklara destek olmak. İZÜÇEM bu amaçla yola çıkarak bu sene ‘Birinci İZÜÇEM farkındalık günlerini’ gerçekleştirdi. Farkındalık günlerindeki amacımızın ilki, farkındalık olarak neyi görüyoruz etrafta, kendimizi tanıyor muyuz, kendimizin farkında mıyız oldu. İkincisi, özel eğitime dikkat çekmek istedik” dedi.
“FARKINDALIK FARK ETMEKLE BAŞLAR”
Özel eğitim alan çocuklar, kendi el emekleriyle yaptıkları kitap ayraçları, buzdolabı süsü ve magnetler oluşturdukların söyleyen Umar, “ Bunların satışından elde edeceğimiz gelirle sosyo- ekonomik düzeyi düşük olan bir okulu seçip bu okula kütüphane kurmak ve okulun herhangi bir ihtiyacını karşılamak üzere yola çıktık. İki gün sürecek olan etkinliğimizde ilk gün dört konuşmacıyı konuk aldık. Etkinliğimizin ikinci gününde ise beş konuk konuşmacı etkinlikte yer alacak. Etkinlik süresince kermesimiz devam edecek. Kendimize, ailemize, değerlerimize ve teknoloji bağımlılığına farkındalık kısacası farkındalık fark etmekle başlar sloganıyla yola çıktık” açıklamalarında bulundu.
“GELECEĞİN YA DA GEÇMİŞİN DEĞİL, ANIN KIYMETİNİ BİLİN”
Farkındalık üzerine konuşma yapan Biruni Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ramazan Abacı, “ Farkındalık biraz problem olarak algılanıyor, bugün özellikle kendimizin farkındalığı üzerinde durmaya çalıştım. İlk gelişen bilim dalı Astronomi, en son gelişen bilim dalı ise Psikoloji olmuş bunu anlamı nedir, insanlar ilk önce kendilerine en uzak olan şeyle ilgilenmişler. Neden kendimizle yüzleşmekten korktuğumuz için, kendimizle yüzleşmek zor mu zor ama bunu yapmak zorundayız. Konuşmamın son bölümünü farkındalığın başka bir boyutu olan zamanı anlamlandırmaya ayırdım. Zamanı anlamlandırmanın ne kadar farkındayız,ne kadar anlamlandırıyoruz. Geçip giden bu anı öteliyoruz muyuz, ne kadar anlamlı bizim için zaman. Örneğin, insanlar üniversiteye girmeden ne zaman üniversiteye gireceksin sorularıyla karşılaşıyor. Üniversiteye kazanınca da ne zaman mezun olacaksın deniyor. Üniversite bitiyor daha onun tadını çıkarmadan erkekler için askerlik, kadınlar için evlilik ve iş yani bunun ardı arkası kesilmez. Hep geleceği ya da geçmişi yaşıyoruz bu an israf edilmiş oluyor” ifadelerini kullandı.
“ANİ ÖTELERKEN SEVGİMİZİ DE ÖTELİYORUZ”
Anlamlandırmanın bir boyutunun da ötelemek olduğunu belirten Abacı, “Anı ötelerken sevgimizi de öteliyoruz, mesela mezarlığa gidersiniz sevgi gösterisinde bulunan insanlar görürsünüz acaba hayattayken de o insanlara sevgi gösterdiler mi? Mezarlıklarda veya hastane kapılarında yapılan sevgi şovlarının kaybettiğimiz insan açısından hiçbir önemi yok. İnsanlara hayattayken sevgi göstermek gerekir. Bize anne ve babalar genelde çocuklarını şikâyet ediyor; işte ayakkabısını doğru giymiyor, söz tutmuyor gibi bende onlara ‘bu dönemi bir daha olmayacak yirmi yıl sonra bugünleri anı olarak hatırlayacaksınız şimdi onun farkına varın ve anlamlandırın, sahip olduklarınızın değerini bilin’ diyorum. Şikâyet etmek yerine o problemlerle ilgili farkına vararak bunu çözmek için bir şeyler yapın. Sosyal medya da bakıyorum üniversite mezunu arkadaşlar üniversite yıllarındaki anılarından bahsediyorlar. Burada önemli olan şu okurken bunun farkında mıydılar?” açıklamalarında bulundu.
dikGAZETE.com