Medipol Mega Üniversite Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Yasemin Kamalı, "Çocuk, oyun terapisi aracılığı ile kendi içsel yaşantılarını, zorlandığı alanları ifade ediyor. Bilinç dışı arzularını, korkularını, bastırdığı alanları oyun yolu ile bazen sansürle bazense sansürsüz ortaya koyar, bunu bize duyururken kendi de somut bir şekilde duymaya başlar." dedi.
Kamalı, oyun terapisine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, oyun terapisinin, çocuğun içsel dünyasını oyun yoluyla ortaya çıkardığını belirterek, yetişkinler sözel yolla iletişim kurarken, çocukların iletişim yolunun oyun olduğunu kaydetti.
Çocuğun oyun terapisi aracılığı ile kendi içsel yaşantılarını, zorlandığı alanları ifade ettiğini aktaran Kamalı, "Bilinç dışı arzularını, korkularını, bastırdığı alanları oyun yolu ile bazen sansürle bazense sansürsüz ortaya koyar, bunu bize duyururken kendi de somut bir şekilde duymaya başlar." diye konuştu.
Kamalı, oyun terapisinin 3-3,5 yaş ile 11-12 yaş aralığında kullanılan, yaşa bağlı olarak materyallerin değişebildiği bir teknik olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu dönem Piaget’in bilişsel gelişim evrelerinden 'somut işlemler dönemi’ne denk geldiği için çocuk oyun yolu ile de somut şekilde kendi içinde yaşadığı her ne ise travma vesaire bunları görmüş duymuş olacaktır. Aslına bakıldığında oyun dediğimiz şey hepimizi kapsamakta, çünkü biz yetişkinler de bir zamanlar çocuktuk ve ilk iletişim şekillerimizden biri oyundu.
Büyüdükçe, yetişkinleştikçe oyun oynamayı unuttuğumuzu, en tanıdık bildik bir şey gibi gelmesi gerekirken bazen bundan çok uzaklaştığımızı görüyoruz. Zaman zaman ebeveynlerin bu yüzden çocuklarını nasıl anlayacaklarını bilmedikleri bir konumda kendilerini bulduklarını görüyoruz. Bu yüzden oyun terapisi uygulanırken aileyi de işin içine katmak, gerekirse aile çocuk oyun grupları tasarlamak destekleyici olabilmektedir."
- "Çocuk önemsenmek ister"
Kamalı, bu teknik uygulanırken çocuğun yaşı, yaşadığı sosyo-kültürel çevre ve ailenin dikkate alınmasının oldukça önemli olduğunu vurgulayarak, "Çünkü bu alanda çok çeşitli problemlerle (yeme, dışkılama, istismar, travma vb. gibi) karşılaşmak mümkün. Bu nedenle uygulanacak terapinin şekillenmesi de talebe bağlı olacaktır. Terapist bu esnada çocuğun yanında durur, çocuğun onu oyuna dahil etmesini beklemesi gerekir.
Oradaki en önemli görevi çocuğa var olduğunu, duyulduğunu, görüldüğünü hissettirmek ve ihtiyacın olduğunda ben buradayım mesajını vermekle yükümlüdür. Onun alanına girmeden, işgal etmeden ona alan açarak beklemesi oldukça önemlidir." diye konuştu.
Kişinin önemsenmek istediğini, bunun çok temel bir arzu olduğunu, çocuğun da bunu arzu etmesinin en doğal durum olduğunu ifade eden Kamalı, şunları kaydetti:
"D.W. Winnicott’un 'yeterince iyi anne' kavramında olduğu gibi burada da terapistin terapi odasında çocuğa alan açan ve kendini var etmesini sağlayan, baş etme becerisini keşfetmesine izin veren bir konumda olması önemli olacaktır.
Bu sayede çocuk var olan problem üzerine sorumluluk alabilecek, kendi bedenini, duygularını sahiplenebilecektir. Kaka problemi olan bir çocuk 'kakamı annem babam için yapıyorum' demek yerine 'kaka benim kakam, popo benim popom ve yapılmadığında ağrıyacak olan karın benim karnım, bedenim benim' diyebilecek konuma gelecektir."
- "Oyun odasının nasıl tasarlandığı, ne tür oyuncakların olduğu önemli"
Kamalı, oyun terapisinde diğer önemli bir konunun oyun odası olduğuna işaret ederek, "Oyun odasının nasıl tasarlandığı, ne tür oyuncakların olduğu önemlidir. Kum havuzu, bir musluğun bulunması, minyatür oyuncaklar, ev, iş gibi günlük hayatta var olan şeylerin bulunduğu köşelerin olması, resim boya yapabilmek için uygun masa ve sandalyenin varlığı önemli olmaktadır.
Her çocuğun kendine ait bir kutusunun olması ona özel birkaç malzemenin bulundurulması gibi teknik konular da oyun terapisine dair unsurlardır." diye konuştu.
Oyunun, çocuğun, bireyin hayatında oldukça geniş bir alan kapladığını vurgulayarak, sadece terapistleri kapsayan bir konu olmadığını, aslında herkesi kapsadığını dile getirdi.
Kamalı, çocuklarla oyun oynamanın sadece onların içsel dünyalarını keşfetmek değil onlara nasıl oyun oynanacağını da öğreten bir süreç olduğuna işaret ederek, "Çocukların anlaşmak için bizler gibi söze ihtiyaçları yoktur, bir grup farklı milletten, dilden çocuğu bir araya koyun ve izleyin onların nasıl anlaştıklarını, iletişim kurduklarını, oyun aracılığı ile birbirlerini nasıl anladıklarını görebilirsiniz.
Kendi içinize bakın, içinizdeki çocuğu hatırlayın oyunun önemini bir kez daha fark edin. İçinizdeki çocukla bağınızın hiç kopamamasını diliyorum." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA . dikGAZETE.com