TBMM
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, 20 Ocak Cumartesi günü, uzun zamandır yapılan ikazlara rağmen arzu edilen istikamette gelişme yaşanmayan Afrin'e, bölgeyi teröristlerden arındırmaya yönelik Zeytin Dalı Harekatı'nın başlatıldığını belirtti. Bu sırada salondaki partililerin "Reis bizi Afrin'e götür." sloganı üzerine Erdoğan, "Kararı verdiğimizde önce ben, sonra hep birlikte gideceğiz." dedi. Türkiye'yi 24 Ocak'ta ziyaret eden Nijer Başbakanı Brigi Rafini'yi kabul ettiğini, dün ise Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ve Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç ile bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, geride kalan haftada ayrıca ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yanı sıra birçok liderle telefonla görüşerek, bölgedeki gelişmeleri ve ikili ilişkileri değerlendirdiğini anlattı. Gerek devlet işleri gerekse parti meseleleriyle ilgili pek çok görüşme ve toplantıyı da gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, "Türkiye'yi hedeflerine ulaştırana, milletimizi hak ettiği yere çıkartana kadar dur durak bilmeden çalışmaya, koşturmaya, terlemeye devam edeceğiz." dedi.
"Gayret bizden tevfik Allah'tandır"
Namık Kemal'in, "Sana senden gelir bir işte dad lazımsa. Zaferden ümidin kes gayrıdan imdad lazımsa. Yüksel ki yerin bu yer değildir. Dünyaya gelmek hüner değildir. Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır. Hükmü ati ne fakirin ne de şeyhin, şahındır." dizelerini hatırlatan Erdoğan, "Gayret bizden tevfik Allah'tandır." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim gayrıdan imdat beklentimiz hamdolsun yok ancak bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin havasını soluyan, bu ülkenin tüm nimetlerinden sonuna kadar istifade eden bir güruh var ki onların ihanetlerinden çok muzdaribiz. Maalesef Türkiye'de ana muhalefet partisi olan ama yaptıklarıyla adeta 'ana hıyanet partisi'ne dönüşen bir parti, daha doğrusu bu partinin başındaki zevat ve onun şürekası diyeceğimiz bir ekip var. Çünkü ben ülkesini, vatanını, milletini, devletini seven gerçek CHP'lilerin de bizimle aynı hissiyata sahip olduğuna inanıyorum. Her seferinde 'Artık bu ana muhalefet partisini ve başındaki zatı bir daha gündemimize almayalım.' diyorum fakat öyle şeyler yapıyorlar ki bunun karşısında susmanın vebal olduğunu görüyorum."
"Kendi üretimimiz topların sesini de mi duymuyor?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki zorluklardan hareketle Türkiye'nin savunma sanayisinde geldiği yeri küçümsediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Hadi bizim sözlerimize kulak vermiyor da her gün televizyonlarda sabahtan akşama kadar yayınlanan Zeytin Dalı Operasyonu'nu da mı bu adam izlemiyor? Askerlerimizin elindeki yerli silahları da mı görmüyor? Her gün teröristlerin saklandıkları inleri başlarına geçiren kendi üretimimiz toplarımızın sesini de mi duymuyor? Geceleri gündüze çeviren kendi imalatımız çok namlulu roketatarlarımızın o görüntüsünden de mi etkilenmiyor? Semalardan eksik olmayan, her şeyiyle bize ait silahlı insansız hava araçlarımızdan da mı heyecan duymuyor? Söylediği lafa bak, 'Sen bir tane delikli tüfek yapamazsan, nasıl savaşacaksın'. Gaflete bak, zavallılığa bak. Türkiye bunları çoktan aştı. Onlar sizin ecdadınızın veya sizinkilerin zamanına ait olan bir süreçti. Artık biz bunları yapıyoruz. Askerlerimizin güvenli şekilde intikalini sağlayan Türk malı zırhlı araçlarımız da mı bu zata bir şeyler ifade etmiyor? Hani 'Kulakları vardır duymaz, gözleri vardır görmez, dilleri vardır doğruyu söylemez.' diye Rabbimizin bir ifadesi var ya, ancak o mesaja kulağı açık olanlar bundan nasibini alır. O mesajlara açık olmayanlar bundan nasibini alamaz. İşte bu zat tam böyle bir durumdadır. Diyelim ki bize olan husumeti muvazenesini bozmuş, onun için böyle konuşuyor; peki, işi ecdadımıza hakarete vardırmasına ne diyeceğiz? Neymiş efendim 'Osmanlı hiçbir şey üretmemiş. Her şey Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş. Sonra gelenler onları da batırmış.' Bunun adı idrak tutulması değilse düpedüz yalancılıktır, iftiradır." Erdoğan, "Özgür Suriye Ordusu, kendi vatanlarını korumak için bir araya gelip organize olmuş, bizim de desteklediğimiz, tıpkı Kurtuluş Savaşımızdaki Kuvayi Milliye güçleri gibi sivil oluşumdur." dedi.
"Sahada gururla görüyoruz, takip ediyoruz"
Erdoğan, Türk savunma sanayisinin en büyük atılımını geçen 15 yılda yaptığını dile getirerek, bugün gelinen nokta itibarıyla savunma sanayi içinde Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun yerinin oldukça küçüldüğünü ifade etti. Türkiye'nin, dünya çapında söz sahibi çok daha büyük güçlü savunma sanayi kuruluşlarının bulunduğunu bildiren Erdoğan, "Eğer Türkiye, savunma sanayinde son 15 yılda yaptığı atakları gerçekleştirmemiş olsaydı, bugün bırakınız Zeytin Dalı Harekatı'nı, kendi sınırlarımız içindeki terör operasyonlarını dahi yürütemez hale gelirdi." değerlendirmesinde bulundu. "Hamdolsun ülkemiz şu anda 6 milyar dolarlık üretim ve 2 milyar dolarlık ihracat kapasitesi bulunan bir savunma sanayisine sahiptir ama CHP'nin bunlardan, bu atılan adımlardan haberi yok." diyen Erdoğan, sözleşmeye bağlanan veya sözleşme öncesi çalışmaları süren savunma sanayi projelerinin 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını anlattı. Erdoğan, "Önceliğimiz, her türlü savunma sanayi ihtiyacımızı ülkemizde geliştirmek ve üretmektir. Aciliyeti olan konular dışında savunma sanayisinde dışardan hazır ürün alımını tamamen terk etmiş durumdayız. Varsın üretime geçmesi biraz uzun sürsün ama mutlaka ülkemizin ürünü olsun anlayışıyla hareket ediyoruz." diye konuştu. Sadece İnsansız Hava Araçlarının safahatıyla, Altay tankının motor meselesinin bu yöntemin ne kadar gerekli olduğunu gösterdiğini kaydeden Erdoğan, "O kadar çok ürün ve bunları o kadar çok detayı var ki... Hepsini anlatmaya kalksak herhalde burada gecelere ulaşırız. Zaten sahada bunların çoğunu gururla görüyoruz, takip ediyoruz." dedi.
"CHP'nin en önemli özelliği..."
"CHP'nin en önemli özelliği, milletimizin ortak değeri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk istismarcılığıdır." diyen Erdoğan, ardından şunları söyledi: "Her sıkıştıklarında ona, onun sözlerine başvurdukları gibi bugün de aynısını yapıyorlar. Başka sermayeleri kalmadı. Elbette ki millet olmanın birinci şartı özgürlüktür. Elbette ki savaş meydanlarındaki zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadan bağımsızlığın dayanağı haline getirilemezler. İyi de siz bu işin neresindesiniz? CHP'nin tek parti döneminde beri bu ülkede milletin ve devletin hayrına atılan her adımı engellemeye çalışmaktan başka bir icraatı, başarısı var mı? Gazi Mustafa Kemal'in büyük bir ferasetle başlattığı savunma sanayi hamlesinin önünü ikinci dünya savaşı şartlarını bahane ederek adeta kesen, bununla da kalmayıp yapılmış olan işleri rafa kaldıran siz değil misiniz? Uçak fabrikalarımızı, motor fabrikalarımızı kapatan, ihracat bağlantılarını iptal ettiren siz değil misiniz? CHP, küçük aksaklıkları bahane ederek büyük heyecanla ve fedakarlıkla başlatılmış olan sanayi hamlelerini dinamitleyen siz değil misiniz? Öyleyse, bugün milletimizin karşısına çıkıp hangi yüzle bilgiden, üretimden, mertlikten bahsediyorsunuz? Ne mertliği? Siz önce terör örgütlerine verdiğiniz açık desteğin hesabını verin. Kimlerle, hangi yollarda nasıl yürüdüğünüzü bu millet gördü, görüyor."
"Kılıçdaroğlu, terör örgütünü sahiplenen bir kişi"
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "YPG terör örgütü değil vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur." dediğini, terör örgütünü sahiplenen bir kişi olduğunu ifade etti. YPG'nin, PKK'nın Suriye kolu olduğuna işaret eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, şu anda Zeytin Dalı Harekatı'nı yürüten askere kurşun sıkan, sınır ötesinden yaptığı saldırılarla vatandaşların canına, malına, ibadethanesine kasteden terör örgütünü savunduğunu bildirdi.
"Aynı koroya katılmış gidiyorlar?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bunun genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, şusu busu vs. Hepsinin yaptığı da bu değil mi? Genel Başkanları böyle yapar da şürekası ondan aşağı mı kalır?" diye sordu. CHP'nin genel başkan yardımcıları, grup başkanvekilleri, milletvekilleri, genel merkez yöneticileri, il başkanlarının da aynı koroya katılıp gittiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "(PYD terör örgütü değildir) diyerek, bize, PYD'den niçin rahatsız olduğumuzu soruyor. Gaflete bak. Bir başkası, 'CHP nasılsa PYD'de öyle bir siyasi partidir. Bu gerçeği söylemekten çekinmemeliyiz.' diyor. İstanbul'a bir il başkanı getirmişler, neresinden tutsanız elinizde kalıyor; teröristlere yönelik operasyonlarımızı, dünyaya sivil katliamı sunmak için zaten birbirleriyle yarışıyor. FETÖ'cüler derseniz, onları da Ankara'dan İstanbul'a yürüyecek kadar çok seviyorlar. Bunların o yanı da var. Kazdıkları çukurlarla vatandaşlarımızın hayatlarını zehir eden teröristleri, 'barikat kuran arkadaşlar' diye takdim eden bunlar değil miydi? Bölücü terör örgütünün siyasi uzantısıyla öyle iç içe geçmiş durumdalar ki ortak eylemden, seçime ortak girmeye doğru şu anda gidiyorlar. Hayırlı olsun, çok isabetli olur, yeter ki böyle bir kararı alsınlar. Atalarımız 'İki çıplak bir hamama yakışır' derler, bunlar da böyle. Bunlara da her türlü ortaklık, her türlü birliktelik yakışır. FETÖ'ye avukatlık yapan, HDP ile kanka olan, PKK'nın izinden giden, PYD'ye övgüler savuran ana muhalefet ekibinin, sıra ÖSO'ya gelince, bakıyorsunuz bir anda bunların nevri dönüyor. Dünyada hiçbir devletin, hiçbir istihbarat kuruluşunun, hiçbir insan hakları örgütünün bulamadığı bir gerçeği bunlar keşfetmişler. Neymiş; ÖSO bir terör örgütüymüş. PYD'ye parti diyenlerin ÖSO'ya terör örgütü demesi bizi şaşırtmaz ama birilerinin kafasını karıştırabilir. ÖSO, terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunan, içinde her meşrepten, her inançtan, her etnik kökenden insanın bulunduğu milli yapıdır."
"El altından fitne yayıyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların kimi zaman açıktan, kimi zaman fısıltıyla söyledikleri bir husus bulunduğuna işaret ederek, buldukları her fırsatta, "Ülkemizdeki Suriyeliler niye kendi vatanlarını savunmak için savaşmıyor da biz oraya gidiyoruz." diyerek, sürekli el altından fitne yaydıklarına dikkati çekti. Arap'ı, Kürt'ü, Türkmen'iyle Suriye'deki kardeşleri için orada 7 yıldır nasıl mücadele verdiğini gayet iyi bildiklerini vurgulayan Erdoğan, CHP'nin bunu bilemeyeceğini, sadece kendilerine sufle edilen yalanlar neyse onlarla hareket ettiğini belirtti. Erdoğan, önce yardımlar kesilerek, ardından DEAŞ bahanesiyle bu samimi mücadelenin nasıl sekteye uğratıldığını da çok iyi bildiklerini belirtti.
"Bu yakıştırmayı yapmak..."
ÖSO'ya terör örgütü diyenlerin, önce başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Benim Mehmedim ile orada bu özgürlük savaşını, kendi topraklarını koruma savaşını yürütenlere böyle bir yakıştırmayı yapmanın ne kadar alçakça olduğunu görmek lazım. Tamamı Suriyeli kardeşlerimizden oluşan ÖSO'nun Fırat Kalkanı Harekatı'nda nasıl fedakarca çarpıştığının yakından takipçisiyiz, şahidiyiz. Bu operasyonda ÖSO, şu ana kadar 614 şehit verdi, 2 binin üzerinde gazisi vardır. ÖSO, Zeytin Dalı Operasyonu'nda şu ana kadar 16 şehit, 100'e yakın gazi vermesine rağmen mücadelesini kahramanca orada da sürdürüyor. Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin, Zeytin Dalı Operasyonu'nun başlamasıyla askerlik şubelerine akın edip, bölgeye gitmek için başvurduklarını da biliyoruz. Çatışma bölgelerinde görev yapmaya, elini, kolunu sallayarak gitmek mümkün değil. Bunun için eğitim, teçhizat, lojistik, planlama lazım. Tıpkı kendi vatandaşlarımız gibi Suriyeli kardeşlerimizin de askerlik şubelerine yaptıkları başvuruları, bir kararlılık ifadesi olarak görüyor, hepsine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Şu an itibariyle bizim de Mehmetçiğimiz olarak şehitlerimiz var. Zeytin Dalı Operasyonu'nda şu ana kadar bizler de şehitler verdik ama kahir ekseriyetiyle ÖSO'nun şehitleri var. Toplamda şu anda 646 teröristi etkisiz hale getirdik. Şu anda Burseya Dağı, tepesi düştü. Şimdi oradaki yakın tepeleri, dağları da inşallah Mehmetçiğimiz ÖSO ile beraber düşürmenin adımlarını atıyorlar. ÖSO kendi vatanlarını korumak için bir araya gelip, organize olmuş, bizim de desteklediğimiz, tıpkı Kurtuluş Savaşımızdaki Kuvayımilliye güçleri gibi bir sivil oluşumdur. Bu böyle bilinmeli."
"ÖSO'nun Türk askerleriyle yan yana çarpışması iftihar edilecek bir görüntü "
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO), kahraman Türk askerleriyle yan yana çarpışmasının utanılacak değil, iftihar edilecek bir görüntü olduğunu söyledi. Her sivil oluşum gibi ÖSO'da da yanlış yapanlar olursa bunun kendi içerisinde muhasebesini yaparak temizleyeceklerini ifade eden Erdoğan, "Biz, bugüne kadar herhangi bir yanlışlarını görmediğimiz gibi hataları da olabilir ama Suriyeli kardeşlerimizin özgürlük mücadelelerinde yanlarında olmaktan memnuniyet duyuyoruz." diye konuştu. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'ndaki tüm cephelerinde Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de, Kanal seferinde, Medine ve Kudüs savunmalarında ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurtuluş Savaşı'nda şehit olan yüzlerce Halepli, İdlibli, Hamalı, Humuslu, Şamlı bulunduğunu vurgulayan Erdoğan,"Sadece Çanakkale Savaşı'nda bugünkü Suriye, Lübnan, Filistin hattından gelen bin civarında şehidimiz var. Bu kardeşlerimizin şimdi bizim desteklerimize ihtiyacı varsa onlarla birlikte omuz omuza cephede olmamız bizim tarihi görevimizdir." dedi. Erdoğan, ÖSO'ya "terörist" diyerek, DEAŞ ile aynı safa koymaya çalışanların bölücü terör örgütünü aklamanın gayreti içine girdiğini, bunu gören ve değerlendiren milletin de günü geldiğinde takdirini sandıkta ortaya koyacağına inandığını söyledi.
"Osmanlı tam bir millet devletiydi"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cehaletini sergilediği bir başka konunun da "millet" meselesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Önce şu ifadeye bak; 'Osmanlı'da millet mi vardı?' diyor. Sen bir partinin genel başkanısın, gençlere hitap ediyorsun. Buraya gelirken millet mefhumu, millet kavramı nedir bir oku. Ama okuma özürlü. Ardından ne diyor? 'Millet, cumhuriyetle beraber oldu' diyor, böyle devam ediyor. Tabii bu ve benzeri kişilerin kafasındaki millet, milliyet tanımı Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan kavramlardan ibaret olunca ortaya garabetler de çıkabiliyor. Halbuki bizim kendi medeniyetimizin, kendi tarihimizin, kendi kültürümüzün bir millet tanımı var. Bu bakımdan Osmanlı tam bir millet devletiydi. Ülkeyi yöneten hanedana bakıp da Osmanlı'yı şahıs devleti sananlar ya tarihlerinden bihaberdirler ya da o tarihi hep başkalarının gözünden, kaynağından okumuşlardır. 'Bugün Avrupa'da ve dünyanın pek çok yerinde devletler, krallıkla yönetiliyor' diye bunları milliyetsiz veya demokrasinin dışında mı kabul edeceğiz. Başlarında kral, kraliçe, imparator bulunan İngiltere'yi, İspanya'yı, Hollanda'yı, Belçika'yı, İsveç'i, Norveç'i, Japonya'yı ve daha pek çok ülkeyi acaba nereye koyacağız? Demek ki yönetim biçimleriyle millet meselesinin, hatta demokrasinin öyle çok da doğrudan ilişkisi bulunmuyor. Milleti ve milliyeti Fransız İhtilali'nden, Alman faşizminden, bunların yol açtığı vahşetler üzerinden kurulan Batılı teoriler üzerinden okuyanlar elbette böyle saçmalar."
"Ulusun bir geçmişi olmaz ama millet öyle değildir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, modern anlamdaki "ulus" kavramı ile "millet" kavramının aynı olmadığını ifade ederek, "Ulusun bir geçmişi olmaz ama millet öyle değildir. Tarihi süreklilik içinde milletler daima vardır. Değişen sadece etki ve hakimiyet alanlarıdır. Milletin Cumhuriyetle başladığını söylemek binlerce yıllık Türk tarihini, bin 400 yıllık medeniyet geçmişimizi, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı yok sayarak bunlara ihanet etmektir. Bunun için biz ne diyoruz? 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' diyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov'un tarih profesörü olduğunu ve konferanslarında her "Osmanlı'nın millet sistemini örnek alın" dediğini anlatan Erdoğan, Ivanov'un özel çalışma yemeklerinde birkaç kez bu konuyu kendilerine anlattığını ve "Biz buna hayranız." dediğini kaydetti. Erdoğan, milleti ve milliyeti anlamak için öncelikle insanların kendi geçmişlerini çok iyi bilmesi gerektiğini vurguladı. Sosyal psikoloji profesörü Erol Güngör'ün "Bizim dilimizin kaynağı eskilerdir, dinimizin kaynağı eskilerdir, soyumuzun kaynağı eskilerdir." ifadesini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben daha da ileri gidiyorum ama bunu anlamaz, bunu anlaması için çok daha farklı bir kaynağa inmesi lazım, onu özel olarak kendisine verebiliriz. Biz, milleti İbrahim'den geliyoruz, bunu bilmesi lazım." dedi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sen Cumhuriyet dediğin zaman daha dur bakalım neredesin. Bak, ta milleti İbrahim. Osmanlı da milletimizin tarih boyunca kazandığı tüm gücün ve birikimin zirvesini oluşturan bir devlettir. Bizim millet tanımımız, özünü İslam'ın millet anlayışından alır, bunu bilmen lazım. Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında toplayan Osmanlı bunların milliyetlerini, dinlerine göre de tasnif etmiştir. Osmanlı böyle bir devlet, imparatorluktur. Müslümanlar bir millet, Hristiyanlar bir millet, Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük karışmalar olsa da bu tarihimizin ve coğrafyamızın gerçekliğine en uygun tanımdır. Cumhuriyetimizi kuran kadro da Lozan'da aynı tanımı esas almıştır. Ülkemiz topraklarında yaşayan insanlar 'Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar' denilerek inançlarına göre sınıflandırılmışlardır. Bu anlayışla sınırlarımız dışında kalan coğrafyalardaki Müslümanlardan isteyenlerin Anadolu'ya gelmesi, Hristiyanlardan da isteyenlerin o ülkelere gidebilmesi temin edilmiştir. Bu zata Yahya Kemal'in 1922 yılında yayımlanan 'Ezansız semtler' yazısını bulup okumasını tavsiye ediyorum. Eğer bunu bir okursa orada bizi millet halinde tutan harcın ne olduğunu çok iyi görecektir." Erdoğan, konuşmasını Mehmet Akif Ersoy'un Safahat adlı eserindeki "Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz" şiirinin dizelerini okuyarak sürdürdü.
"Suriyeli kardeşlerimiz güven içinde dönene kadar durmayacağız"
Bugün Türkiye'nin ve Türk milletinin bir kez daha tüm dünyayı adaletiyle, ihsanıyla, merhametiyle, sevgisiyle kucaklamak için yola çıktığını dile getiren Erdoğan, "Bizi bu kutlu yoldan ne sınırlarımıza dizilen teröristler ne içimize sokulan FETÖ gibi, PKK gibi ihanet çeteleri ne de adeta beşinci kol faaliyeti yürüten bu tipler döndüremeyecektir. Rabbim ülkemizin, milletimizin, devletimizin yardımcısı olsun." dedi. Erdoğan, Türkiye'nin güvenliği, huzuru ve refahı için değil komşu ülkelerden başlayarak tüm dostların, mağdurların esenliği için de mücadele verdiklerini anlatarak, şunları söyledi: "Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Kimsenin haksız ve gereksiz yere canına kastetmek gibi bir düşüncemiz asla yoktur. Bıcak kemiğe dayanana kadar sabretmemizin sebebi 6-7 yıldır bu oldu. Ama bu noktadan sonra artık kimseyi de gözümüz görmez. Sınırlarımızdaki terör tehdidi tamamen ortadan kalkana, halen ülkemizde bulunan 3,5 milyona yakın Suriyeli kardeşlerimiz kendi evlerine güven içinde dönene kadar durmayacağız. Teröristlerin bulundukları yerleri boşaltıp boşaltmamak orada bulunanların bileceği iştir. Biz öyle alavere dalavereyle değil, açıkça ilan ettiğimiz şekilde yanlarında kimin olup olmadığına bakmaksızın teröristlerin üzerine gitmeye devam edeceğiz. Kimse bizden kendi sözlerine kendileri değer vermeyenlerin beyanlarına göre hareket etmemizi beklemesin." .