İstanbul
Kariyer.net Üst Yöneticisi (CEO) Fatih Uysal, Global Yeteneklerin Şifresi Araştırması'nın her jenerasyonda ilk önceliğin iş güvencesi olduğunu gösterdiğini belirterek, "Şirketlerin yetenekleri elinde tutması için ilk olarak bu kriteri göz önünde bulundurması gerekiyor. Bunu takip eden kriterler ise; finansal getiri, kariyer fırsatları ve iyi iş-yaşam dengesi şeklinde sıralanıyor." dedi.
Kariyer.net'in hazırladığı Global Yeteneklerin Şifresi 2024 Araştırması'na göre, iş güvencesi, küresel iş gücü için en önemli beklenti haline geldi. 2023 itibarıyla, katılımcıların yüzde 49'u iş güvencesini en önemli faktör olarak söylüyor. Bu durum, küresel ekonomik belirsizliklerin ve iş piyasasındaki dalgalanmaların çalışanların güvence arayışını artırdığına işaret ediyor. İş güvencesi, özellikle salgın sonrası dönemde çalışanların en temel ihtiyaçlarından biri haline geldi.
Rapora göre finansal getiri, yüzde 39 oranında bir öneme sahip. Çalışanların, işlerinden aldıkları ücretin tatmin edici olmasını bekledikleri, yaşam standartlarını koruma ve geleceğe yönelik finansal güvence sağlama açısından finansal getirinin kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.
"Rekabetçi maaş ve esnek yan haklar yeterli değil"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Uysal, The Network ve Boston Consulting Group (BCG) ile yürüttükleri Global Yeteneklerin Şifresi araştırmasının da gösterdiği gibi işverenlerin, yetenekleri elinde tutmak için sadece rekabetçi maaş, esnek yan haklar ve kariyer fırsatları sunmalarının yeterli olmadığını belirtti.
Uysal, hem Türkiye'de hem de globalde yeteneklerin işverenlerden ilk beklentisinin "iş güvencesi" olduğunu dile getirdi.
Şirketlerin çalışanlarına işinin güvende olduğunu gösterebilmesi için çalışanları ile arasındaki şeffaf iletişimin kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Uysal, "Araştırmamızın sonuçları gösteriyor ki global yeteneklerin öncelikleri arasında işverenin finansal istikrarı da yer alıyor ve bu kriteri iş güvencesi ile birlikte değerlendirmek mümkün. İşverenlerin çalışanlarına faaliyetlerini, finansal durumlarını, gelecek planlarını ve hedeflerini şeffaf şekilde açıklaması giderek daha önemli hale geliyor." ifadelerini kullandı.
Uysal, "Deloitte'in bu yıl gerçekleştirdiği Küresel İnsan Sermayesi Trendleri araştırması da iş dünyasında şeffaflık-güven ilişkisini gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılan liderlerin yüzde 86'sı bir kurum ne kadar şeffaf olursa işgücünün güveninin de o kadar artacağını söylüyor." diye konuştu.
Türkiye'de yeteneklerini elde tutmak isteyen şirketlerin de şeffaflığı stratejilerinin merkezine alarak, çalışanlarıyla iletişimlerini kuvvetlendirecek stratejiler geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Uysal, düzenli bilgilendirme toplantıları, geri bildirim mekanizmaları ve çalışanların görüşlerinin dikkate alındığı platformların oluşturulmasının değerlendirilebileceğini söyledi.
Finansal getiri başlığı altında değerlendirilebilecek olan yan haklar konusunda çalışanların taleplerinin çeşitlendiğini, esnek uygulamalar konusunda bir talep olduğunu araştırmalarında gördüklerini dile getirdi.
Uysal, şöyle devam etti:
"Türkiye'de Kariyer ile Yeteneğin 25 Yılı ve Geleceği araştırmamız, çalışanların gündemine alışılmış yan hakların dışında, spor salonu, benzin, BES yardımı gibi yenilikçi uygulamaların girdiğini ortaya koyuyor. Yan haklar arasında ücrete direkt etki edecek ve paraya çevrilebilir haklar konusundaki talepler listenin ilk sıralarında yer alıyor. Ek olarak aynı araştırmamız hem genç hem de tecrübeli yeteneklerin tatmin edici maaş ve prim sistemi olursa gelen bir iş teklifini reddedip mevcut işinde devam edebileceğini ifade ediyor. Dolayısıyla şirketlerin karşı teklif verme konusunda her zamankinden daha esnek olması gerektiğini belirtmek mümkün."
Uysal, kariyer fırsatları açısından yükselme olanağının özellikle genç yetenekleri tutmak için anahtar kriter olduğunu söyledi.
Bu noktada şirketlerin, yetenek yönetimi programları aracılığıyla iç terfi imkanları sunabileceğine dikkati çeken Uysal, "Ek olarak, kariyer gelişim planları, çapraz eğitim ve rotasyon programları, mentörlük/koçluk uygulamaları şirketlerin değerlendirmesi gereken çalışmalar arasında yer alıyor." değerlendirmesini yaptı.
Fatih Uysal, iyi iş-yaşam dengesinin, tecrübe seviyesi fark etmeksizin tüm adaylar için önemli kriterler arasında yer aldığını bildirerek, bu konunun sadece Türkiye özelinde değil tüm dünyada mesafe kat edilmesi gereken alanlardan biri olduğunu aktardı.
İş-yaşam dengesine saygı öne çıkıyor
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Türkiye'nin, haftalık ortalama 44,2 saatlik çalışma ile Avrupa'da en çok çalışma saatine sahip ülke olduğunun altını çizen Uysal, "Türkiye'de Yeteneğin 25 yılı Araştırması'nın, gençlerin tecrübeli çalışanlara göre iş-yaşam dengesi konusunda daha ısrarcı olduğunu, her 5 gençten birinin ideal işveren tanımında ikinci sırada iş-yaşam dengesine saygı duymanın olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Uysal, "Bu veriler bize işverenlerin iş-yaşam dengesini gözetmeyi daha fazla ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor. Bunun için esnek çalışma şartları konusunda çalışanların taleplerini dinlemek iyi bir başlangıç noktası olabilir. Esnek çalışmada trafikte kaybedilen zamanın daha az olması, çalışanın kendine, sevdiklerine, hobilerine de zaman ayırabilmesi iş/yaşam dengesi açısından pozitif sonuçlar olarak öne çıkıyor." diye konuştu.
Uysal, sözlerini, "Global Yeteneklerin Şifresi Araştırması her jenerasyonda ilk önceliğin iş güvencesi olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla şirketlerin yetenekleri elinde tutması için ilk olarak bu kriteri göz önünde bulundurması gerekiyor. Bunu takip eden kriterler ise; finansal getiri, kariyer fırsatları ve iyi iş-yaşam dengesi şeklinde sıralanıyor." diye tamamladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com