İstanbul
Dünyanın çeşitli bölgelerinde devam eden zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar insanların zorla yerinden edilmelerine neden oluyor. İklim krizi ve ekonomilerde yaşanan fırsat eşitsizliği de göç olayında önemli bir faktör olarak değerlendiriliyor. Son yıllarda iklim krizi ve ekonomilerde yaşanan fırsat eşitsizliğine Rusya-Ukrayna Savaşı da eklenince dünya genelinde mülteci hareketliliğinde ciddi bir artış oldu.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) haziran ayında yayımlanan "Küresel Eğilimler Raporu"na göre, Mayıs 2022'ye kadar dünya çapında yerinden edilenlerin sayısı en yüksek seviyeye ulaştı. Bu sayı 2021 yılında 89,3 milyon iken Rusya-Ukrayna Savaşı(yla 100 milyonu aştı.
Dünyadaki mültecilerin çoğunluğu gelişmekte olan ülkeler tarafından ağırlanıyor.
"Geleceği Şekillendirmek: Belirsizlikler, Gerçekler ve Fırsatlar" temasıyla 6'ncısı düzenlenen TRT World Forum 2022 etkinliği kapsamında İstanbul'da bulunan Nijerya İnsani İşler, Afet Yönetimi ve Sosyal Kalkınma Bakanı Sadiya Umar Faruk, küresel göç sorununu, Birleşmiş Milletlerin (BM) mültecilere yönelik kararını ve Türkiye'nin mülteci politikasını AA muhabirine değerlendirdi.
Faruk, her yıl milyonlarca kişinin çatışmalar, isyanlar nedeniyle zorla yerinden edildiğini, iklim ve ekonomik fırsat eşitsizliği gibi çevresel nedenlerle de göç etmek zorunda kaldığını anlattı.
Çatışmalar ve çevresel faktörlerden kaynaklı bu göçlerin küresel bir sorunu beraberinde getirdiğini dile getiren Faruk, "Sahra Afrikası'ndan ayrılan insanlar daha iyi bir yaşam sürmek için çok büyük zorluklara katlanarak Akdeniz üzerinden başka ülkelere kaçmaya çalışıyor. Küresel bir sorun olmasına rağmen ulus devlet olarak bu bizi de çok ciddi şekilde etkiliyor." diye konuştu.
Faruk, göçle mücadele etmek için öncellikle göçe neden olan temel sorunların mutlaka ele alınması ve tartışılması gerektiğine dikkati çekerek "Konu küresel bir sorun. İnsanlar evlerinden, ülkelerinden kaçıyor, ülkeler ise sınırlarını kapatıyor. Burada anlaşılması gereken en önemli şey ise bunun küresel bir sorun ve bu soruna da küresel bir çözümün şart olduğudur." dedi.
Göç sorununun çözümünün çok paydaşlı bir işbirliğiyle mümkün olabileceğini dile getiren Faruk, şöyle devam etti:
"Çünkü göç sorunu sadece bir ülkeyi, bir bölgeyi ilgilendiren bir sorun değil, küresel boyutlu bir olaydır. Dolayısıyla bunun çözümü de küresel ölçekte olmalıdır. Ülkeler bir araya gelerek sorunu temelden ele almalı ve bu bağlamda çözümler üretmeli. Aynı zamanda göçmenlerin haklarının korunması da önemli bir mesele olarak önümüzde duruyor. Göçmenlerin gittikleri ülkelerde onurlu bir hayat sürdürmelerini sağlayacak platformların kurulması sağlanmalıdır."
"Göç sürecinin güvenli ve düzenli bir şekilde yürütülmesi sağlanmalı"
Faruk, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 19 Aralık 2018'de kabul edilen "Küresel Göç Mutabakatı'nın uygulamaya konulduğu taraf ülkelerin göçün güvenli, sistemli ve düzenli bir şekilde gerçekleşmesini benimsediklerini ancak uygulamada bazı zorluklar yaşandığını belirtti.
Küresel Göç Mutabakatı'na, göçmenlerin haklarını ve onurlarını korumaya yönelik alınan uluslararası kararlara ülkelerin bağlı kalması gerektiğini vurgulayan Faruk, şunları kaydetti:
"Çünkü sık sık söylediğim gibi göç durdurulamaz, insanlar göç etmek zorundadır. Bu nedenle yapılması gereken en önemli şey, göç sürecinin güvenli ve düzenli şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Vize kısıtlamaları, göçmenlerin yurt dışına seyahat etmek istediklerinde karşılaştıkları en önemli zorluklardan bazılarıdır."
Faruk, yasal olmayan yollara başvurarak göç etmek zorunda kalanların birçoğunun ise bu nedenle hayatını kaybettiğini belirterek "Bu olguyu görmek zorundayız. Zorla yerinden edilen insanlar sadece bir sayıdan ibaret değil. Bu insani bir sorun. Küresel bir olgu. Gerekli imkanlar sağlanmıyorsa ve bu insanlara birer sayı gözüyle bakılıyorsa bununla da mücadele etmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
"Mülteciler de insandır, onlara insan gibi muamele edilmelidir"
Türkiye'nin mültecilere yönelik politikasını dünyanın dört bir yanındaki ulusların model alması gerektiğini vurgulayan Faruk, Türkiye'nin mültecilere birer sayı olarak değil insan olarak baktığını söyledi.
Mültecilere insan onuruna yakışır şekilde muamele edilmesi gerektiğine işaret eden Faruk, "Mülteciler de insandır. Onlara haysiyetli bir şekilde davranılmalıdır. Mültecilerin korunduğundan emin olmanın yollarını ve araçlarını aramalıyız. Mültecilere ilişkin sözleşme ve uluslararası belgelere uyulması gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Faruk, Nijerya'nın göçmen karşıtı bir politikası olmadığını, ülkelerine yerleşmeye karar veren tüm mültecilere gereken koşulları sağladıklarını anlatarak "Mülteciler ülkemize geldiğinde, onların yerleşmelerine ve topluma entegre olmalarını sağlıyoruz. Gerekli olan ekonomik ve sosyal olanakları tanıyor, özellikle çocukların eğitimine destek sağlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com