Ankara
Savant sendromlu ve otizmli piyanist Buğra Çankır'ın müzik dehasının ortaya çıkarılmasına ve Türkiye'nin ilk otizmli bireyi olarak yüksek lisansını tamamlayıp doktora sınavına hazırlanmasına kadar geçen sürede gösterdiği başarının gizli kahramanlardan biri "gölge öğretmeni" babası oldu.
Nejla ve Kemal Çankır çiftinin ikinci çocukları 27 yaşındaki Buğra Çankır, otizmli dünyaya geldi. Kendilerini çocuklarına adayan çift, Buğra'nın her türlü ihtiyacını karşılamanın yanı sıra 10 yaşında tespit edilen üstün müzik yeteneğini devam ettirebilmesi için yoğun emek harcadı.
Bu süreçte, baba Kemal Çankır, "Buğra Çankır Umut Işığı" ve "Otizmli Ama Yetenekli" isimli iki kitaba konu olan oğlunun müzik dehasının ortaya çıkmasının ardındaki kahraman oldu.
Çocuğunun eğitiminden geri kalmamasını isteyen baba Çankır, kapı kapı dolaşarak oğlunu kabul edecek okul aradı, bununla yetinmeyen Çankır, güzel sanatlar lisesini ve üniversite eğitimini tamamlaması için sırada yanında oturduğu, birlikte ders çalıştığı oğlunun adeta "gölge öğretmen" oldu.
California Üniversitesi tarafından 2004'te yapılan "mutlak kulak" testinden tam puan alan, 2007'de Wisconsin Medical Society tarafından "müzikal deha" olarak literatüre giren oğlunu bu süreçte hiç yalnız bırakmayan Baba Çankır, yaşamı boyunca Buğra için daha fazla neler yapabileceğini planladı.
İletişimde doğuştan gelen güçlükler yaşamasına rağmen Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden otizmli ilk yüksek lisans derecesi alan Buğra'nın Erasmus kapsamında eğitim aldığı İtalya'da yanında yine babası vardı.
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinde eşlik piyano eğitmenliği yapan Buğra, doktora kariyerinin önündeki yabancı dil engelinin de YÖK tarafından kaldırılmasıyla Türkiye'nin ilk otizmli doktora yapan adayı olarak Ankara'daki evlerinde babasıyla birlikte sınav gününe hazırlanıyor.
"Her yıl okul değiştirdik"
Buğra'nın iletişimde yaşadığı tüm sıkıntılara karşın oğlunun sesi olan baba Kemal Çankır, soruları yanıtladı.
Buğra'ya otizm teşhisinin 3 yaşında konulduğunu ancak otizm düzeyinin ağır seviyede olduğunu anlatan Çankır, bu nedenle o yıllarda oğlunun İstanbul'da yoğun özel eğitim almaya başladığını aktardı.
İlkokul çağına gelmeden Buğra'nın çok kısa sürede okuma yazmayı öğrendiğini, bu nedenle zeka seviyesinde bir sorun olmadığını gördüklerini ifade eden Çankır, "Ancak otizmli olması nedeniyle Buğra'yı hiçbir okul kabul etmek istemedi. Her yıl okul değiştirdik. Ancak annesinin öğretmen olması sayesinde eğitimini tamamlayabildi. O yıllarda otizmin negatif yüzü ile uğraştık ancak yine de pek çok kale fethedildi." diye konuştu.
"Babalık duygularım daha farklı bir evreye dönüştü"
Yoğun iş yaşamı boyunca oğlunun eğitiminin sürmesi için büyük çaba gösterdiğini, sıralarda yanında oturup beraber ders çalışarak "adeta gölge öğretmenlik" yaptığını anlatan baba Çankır, 4 yıl önce emekli olmasının ardından Buğra ile çok daha yakın ilişki kurma fırsatı yakaladığını anlattı.
Yurt dışındaki müzik gösterilerine beraber gittiklerini, geçen yıl Erasmus kapsamında İtalya'daki eğitimi için de bu ülkede yine beraber olduklarını anlatan Çankır, oğlu ile aralarındaki bağı şu sözlerle anlattı:
"Buğra kimi çok seviyorsun denildiğinde hemen 'Baba' der. Benim bir evladım daha var.
O evladım doğduğu zaman da çok mutlu oldum ama babalık duygusunu, belki daha acıttığı için mi bilmiyorum Buğra'da daha fazla hissettim.
Otizmli olduğunu duyduğum andan itibaren babalık duygularım daha farklı bir evreye dönüştü.
O zamandan beri içimde ince ince kanayan ve bir türlü iyileştiremediğim bir yara var sanki. Ama ben şikayetçi değilim, ben Buğra ile yaşadığım hayattan son derece tatmin oldum, belki daha dolu yaşadım.
Amacım oğlumun başkalarına yük olmadan kendi başına mutlu bir yaşantısı olması, benden sonra da mesleği ve yapabileceği işleri olması.
Bu süreci oğlumla beraber yaşıyor olmaktan dolayı çok mutluyum.
Oğlum aslında bir müzik serüveni, bir macera yaşıyor ve ben ona eşlik etmekten son derece mutluyum, gururluyum.
Fedakarlık deniyor bazen ama benim ona teşekkür etmem gerekiyor hayatımı bu kadar zenginleştirdiği için.
Müzik bilimini Buğra ile tanıdım. Biz onun yaşamını renklendirmeye çalıştık ama o bizim hayatımızı gökkuşağı gibi rengarenk yaptı."
"Buğra doktora hedefi için gece gündüz çalışıyor"
Baba Çankır, 2 Şubat 2021'de Buğra adına yazdığı dilekçe ile oğlunun doktora yapmasının önündeki engelin kaldırılmasını YÖK yetkililerine ilettiğini belirtti.
Dilekçede, Buğra'nın Afyon Kocatepe Üniversitesinde yüksek lisans eğitimini tamamladığını, müzikteki başarılarını anlattığını ifade eden Çankır, şöyle konuştu:
"Sanatta yeterlik eğitimi için başvuru ön şartı olarak yabancı dil sınavından en az 55 puan alma zorunluluğunun kaldırılmasını istedik.
Dilekçemiz, YÖK Engelli Komisyonu nisan ayı toplantısında ele alındı ve dil öğrenmede özel güçlükleri bulunan diğer engel gruplarını da içine alacak şekilde genişletilerek ülkemiz için tarihi bir düzenleme yapıldı.
Burada devletimizin çok güzel değerlendirme kriteri var, meramınızı yetkililere doğru şekilde anlatabiliyorsanız onlar da değerlendirip karar veriyorlar.
Buğra'nın, kendisi gibi dezavantajlı gençlerimizin eğitim hayatına katkı sağlayacak bu gelişmeye öncülük etmiş olmasından dolayı gurur duyuyoruz.
Kararın yürürlüğü girmesinde katkıları olan başta YÖK Engelli Komisyonuna ve süreci başından sonuna takip edip destekleyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri olmak üzere bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkür ederiz."
Türkiye'de yüksek lisans yapan ilk otizmlinin Buğra olduğunu kaydeden baba Çankır, "Bunun bir sonraki eğitimi sanatta yeterlilik. Buğra bu hedefi için gece gündüz çalışıyor. Bu nedenle bu kapıyı zorladık. Şu anda sanatta yeterlilik için kapıda bekleyen tek aday Buğra." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com