Muş/Van
Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı "Cumhuriyet'in Çınarları" temalı dosya haberin 10'uncu bölümünde 1923'te dünyaya gelen Raziye Asıltekin ve Reyhan Şener'in hikayelerine yer verildi.
Cumhuriyet'in Yüzüncü YılıMuş merkeze bağlı Kırköy beldesinde oturan, 6 çocuğu ve 40 torunu olan Asıltekin, Kürtçe yaptığı konuşmada, ailesinden herkesin uzun yaşadığını söyledi.
Fotoğraf: İbrahim Yaldız/AA
Ömrünün büyük bölümünün yaylalarda geçtiğini anlatan Özdemir, "Koyunlara bakıyorduk. Eşim 25 yıl önce vefat etti. Önceden hayat şartları çok zordu. Şimdi çok kolay, araçlar ve bütün imkanlar var. Hazır ürünler yemiyorum. Doğal ürünler tüketiyoruz. Tereyağı, ceviz ve kendi ektiğimiz bostandan sebze yiyoruz. Annem, babam ve kardeşlerim hepsi öldü. Küçük yaştayken Bitlis'in Mutki ilçesinden yürüyerek Muş'a geldik. 200 koyunumuz vardı, yolda telef oldu. Şimdi çocuğumun evinde kalıyorum. Tansiyon hastasıyım." diye konuştu.
Torunu Cihan Asıltekin ise torununun torununu gören babaannesinin bugüne kadar doğal beslenmeye dikkat ettiğini belirtti.
Bir süre babaannesiyle yaylada yaşadığını dile getiren Asıltekin, şunları kaydetti:
"Babaanneme 100 yaşında olduğunu söylediğimizde küsüyor, kabullenemiyor. Kendini daha genç hissediyor. Hayvancılık yapmışlar. Unutkanlığı başlamış. Unutkanlığı başlamadan önce yaşanmış olayları bize anlatıyordu. Sabah namazına kalkıyor, sonra tavuklarımıza yem veriyor. Torunlarıyla ilgileniyor. Babaannem hayatın zorluğunu bize anlatıyordu. Önceden elektrik ve araba yokmuş. Bunlardan bahsediyor."
"Askerlere ekmek pişiriyorduk"
Van'ın Muradiye ilçesine bağlı Uluşar Mahallesi'nde yaşayan ve Kürtçe konuşan Reyhan Şener, 100 yıllık ömründe birçok anı biriktirdiğini dile getirdi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü göremediğini ancak hep andığını belirten 8 çocuk annesi Şener, "Atatürk'ü 7-8 yaşlarımda çok duydum. Başında kepi olan, uzun boylu biri olarak hatırlıyorum." dedi.
Fotoğraf: Necmettin Karaca/AA
Şener, şunları söyledi:
"İlçemizde eğitim gören askerlere o dönemde buğday ve arpa unundan ekmek pişiriyorduk. Zamanımızda kıtlık vardı. Günümüzde çok şükür bu sıkıntılar yok. Çiftçilik yaparak geçimimizi sağlıyorduk. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorduk. Hayvanların sağımını yapıyordum. Bir zamanlar çadırda kaldık. Zor ve sıkıntılı bir yaşamımız oldu. Buğday ve arpa tarlasında çalışıyorduk. Ekinlerimizi elle biçiyorduk. Kıyafetleri elde yıkıyorduk. Zor günler yaşadık."
Torunu Melik Şener ise çocukluğunun ninesinin anılarını dinlemekle geçtiğini belirtti.
Cumhuriyet ile yaşıt ninenin torunu olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade eden Şener, şöyle konuştu:
"Ninemin yaşadıkları film gibi. Küçüklüğü yokluk içinde geçmiş. Çok zor şartlarda büyümüş. Büyüklerimize göre çok şanslıyız. Zorluk içinde yaşamışlar. Günümüzle kıyaslandığında arada çok fark var. Ninem, ilçede eğitim gören askerlere ekmek pişirdiğini, onlara yoğurt, ayran ikram ettiklerini anlatıyor. Ninem çalışkan biri. Yoğurt, tereyağı gibi doğal ürünleri tüketiyor. Dizlerindeki kireçlenmeden dolayı yürümekte güçlük çekiyor. Babamı iki yıl önce kaybettik. Nineme en güzel şekilde bakmaya çalışıyoruz."
"Asırlık çınarlarımızın hayat hikayelerini dinliyoruz"
Türk Kızılay Muradiye Şube Başkanı Selçuk Yay ile gönüllüler de evinde ziyaret ettikleri asırlık çınar Şener'e çiçek ve hediye verdi.
Yay, "Teyzemizin hayır duasını aldık. Hayat hikayesini, tarihten kesitleri dinledik. Asırlık çınarlarımızın hayat hikayelerini dinliyoruz. Teyzemizin gençlik döneminde yaşadığı Türkiye'yle şimdiki Türkiye bir değil. Biz çok şanslıyız. Eski Türkiye'yi yaşayanlardan çok şey öğreniyoruz." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com