BOLU (AA) - Tarihi İpek Yolu üzerindeki konumu ve ahilik kültürünün yaşatılmasıyla tanınan Osmanlı kasabası Mudurnu, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmasının ardından hız verilen çalışmalarla dünya kültür tarihine iz bırakmaya hazırlanıyor.
"Tarihi Ahi Kenti Mudurnu" ismiyle 2015'te UNESCO'nun geçici listesine girmeye hak kazanan Mudurnu'nun Dünya Mirası Listesi'ne alınması için ilçedeki çalışmalar devam ediyor.
Osmanlı ve daha önceki dönemlerde tarihi İpek Yolu ile diğer önemli yolların kavşağında ticaret merkezi ve askeri menzil olarak gelişen Mudurnu, ahilik kenti ve kültür merkezi olarak cumhuriyet döneminde de bu özelliğini sürdürdü.
Mudurnu Çayı vadisinde kayalık ormanlık tepeler arasında uzanan sık dokulu yerleşim yeri ve tarihi kentsel dokusunu koruyan ilçe, Osmanlı birikiminin yarattığı zengin anıtsal ve sivil mimarisi ile dikkati çekiyor. Osmanlı ve cumhuriyet dönemi eserlerinin halen ayakta durduğu Mudurnu'da, tarihi arasta ve konaklar tüm ihtişamıyla zamana meydan okuyor.
Osmanlı’nın tek kubbeli cami mimarisinin gelişiminde önemli bir basamağı temsil eden Yıldırım Bayezıd Camii, o döneme ait hamam, türbe ve hazireler gibi diğer anıtsal eserler de ilçede yer alan önemli tarihi mimari eserler arasında yer alıyor.
7 asırdır bitmeyen dua ve şet kuşatma geleneğiMudurnu'nun UNESCO geçici listesine girmesini sağlayan ahilik kültürü ise 700 yılı aşkın süredir devam ettiriliyor. Ahilik kültürünün en önemli etkinliklerinden birisi olan ve asırlardır her cuma günü gerçekleştirilen "esnaf duası", ticareti için bereket arayan vatandaşların ortak değeri olarak sürdürülüyor.
Cuma günleri sala okunduktan hemen sonra yapılan bereket duası, Orta Çarşı ve Demirciler Çarşısı olmak üzere iki ayrı yerde gerçekleştiriliyor. Orta Çarşı'da yapılan duaya oturarak çalışan esnaf ayağa kalkıp icabet ederken, ayakta çalışan demirciler ise oturarak ellerini semaya kaldırıyor.
Duanın ardından ölülerinin ruhuna fatiha okunmasını veya iyilik de bulunmak isteyen vatandaşlar ise sembolik olarak ekmek ve lokum gibi elde yenebilecek ikramlarda bulunuyor.
Ahi birliklerinin günümüze kadar uzanabilmeyi başarmış geleneklerinden birisi "şet kuşatma" da Mudurnu'daki tarihi sembolik ritüellerin başında geliyor.
Bir ustanın yanında uzun süre çalıştıktan sonra mesleğin tüm inceliklerini ve iş ahlakını kazanan gence törenle şet kuşatılıyor. Dualar ve öğütlerle kuşatılan peştamala benzer bir kumaş parçası olan şet, ustalık belgesi ya da diploma yerine geçiyor.
Mudurnu'dan "Ahi Baba"Öte yandan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde 2009'da düzenlenen yarışmada Ahi Baba seçilen Mudurnu esnafından Mehmet Şenkaya, Kırşehir’de yapılan törende, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dan plaketini aldı.
2015 yılında vefat eden Şenkaya'nın demirci dükkanı ise ahilik geleneğinin sonraki nesillere aktarılması amacıyla müzeye çevrildi.
Şenkaya'nın çalışırken ve ahilik plaketini alırken çekilmiş fotoğraflarının asıldığı, örs, çekiç gibi aletlerle yaptığı nal ve baltaların bulunduğu müzede, ahilik kültürüyle ilgili bilgilendirici yazılar da yer alıyor.
"Daimi adaylığın önünde bir engel gömüyorum"Mudurnu Kaymakamı Efecan Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin, İstanbul ile Ankara’nın ortasında ve gerek kültürel gerekse de doğal güzellikleri açısından görülmeye değer bir yer olduğunu ifade etti.
İlçede yer alan tarihi eserlere ek olarak, doğal güzelliğe sahip Abant bölgesi ile Türkiye’nin ve dünyanın cazibe merkezi haline geldiğini dile getiren Şahin, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne de girdiklerini anlattı.
Şahin, daimi adaylık için birçok çalışma yaptıklarını aktararak, "Bununla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığımız öncülüğünde bir alan yönetimi teşkilatı oluşturuldu. Bundan sonrası, UNESCO tarafından dosyamızın değerlendirilmesi ve yerinde yapılacak incelemeler neticesinde daimi üye olup olmayacağı ile ilgilidir. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Ben inanıyorum ki, ülkemiz ve Bolu açısından önemli bu süreçten Mudurnu başarıyla çıkacaktır. Genel olarak değerlendirdiğimizde adaylık önünde bir engel görmüyorum." şeklinde konuştu.
İlçenin, "Tarihi Ahi Kenti" başlığı altında geçici listeye aldığını anımsatan Şahin, şunları söyledi:
"Bu da göstermiştir ki Mudurnu ahilik kültürü açısından Kırşehir ile ülkemizin en önemli değerlerine sahip olan ilçedir. Baktığımız zaman 600 -700 yıllık bir esnaf duası geleneğimiz mevcut. Ahilik ile ilgili birçok gelenek mevcut burada, Bunlardan bir tanesi de genç olan esnaflarımızın yaptığı şet kuşatma törenidir. Bu kültürel etkinlikler ve UNESCO dosyasına verdikten sonra yapılacak dönüşümlerle ilçemiz ve ülkemiz açısından önemli bir tanıtım faaliyeti olacağını düşünüyorum."
Listeye girmesi halinde zaten yoğun bir turist potansiyeli olan ilçenin bu kapasitesinin artacağını da vurgulayan Şahin, "Çünkü ilçemiz hem İstanbul’un hem Ankara’nın ortasında. Coğrafi konumu çok iyi. Abant, Mudurnu sınırları içerisindedir. Bununla 2 güzel gölümüz daha mevcuttur. Doğal güzelliklerimizin yanı sıra 250’den fazla tescilli yapımız ve binamız var. Dünya Mirası Listesi'ne girmemizle, gerek yerli gerekse de yabancı turistler açısından bölgemizin bir cazibe merkezi olacağına inancım tamdır."
Çekiç ve örs sesleri çarşıda yankılanıyorİlçede yaşayan son demirci ustalarından İsmail Atlı ise balta, tırmık, kazma, kürek, nal, mıh ürettiğini kaydetti.
Ahiliği, "ben yaptım oldu değil, biz yaptık oldu anlayışı" şeklinde ifade eden Atlı, şöyle konuştu:
"Ahilikte, birliktelik, beraberlik samimiyet ve güven anlayışı hakimdir. Biz kendi çapımızda bunu devam ettiriyoruz. Sabah siftah yaptıktan sonra gelen müşteriyi, siftah açmayan yanındaki esnafa gönderiyorsun. Birbiriyle yardımlaşma ve dayanışma şeklinde devam ediyor."
İlçede 21 yıldır memurluk görevini yürüten Muhammed Erdoğan da "Mudurnu'nun insanı, doğası, kültürü, hakikaten cezbediyor. İlim, kültür ve aynı zamanda da ticaret merkezidir. Dolayısıyla çok eskiden bu yana turist alan bir yer." dedi.
Osmanlı'da başlayan ahilik kültürünün Mudurnu’da halen devam ettiğini dile getiren Erdoğan, "Bununla ilgili olarak da her hafta cuma günü esnaf duası yapılır. Bu etkinliğe hem buradaki hem de dışarıdan gelenler katılır. Bu da ilçede birlik ve beraberlik oluşturuyor. Temennimiz bunun sonsuza kadar devam etmesidir." diye konuştu.
Almanya'da yaşayan ve yaz tatilini geçirmek için geldiği İstanbul'dan sonra Mudurnu'yu ziyaret eden Özgür Dağarslan ise ilk defa geldiği ilçeyi çok sevdiğini söyledi.
Mudurnu'nun hem tarihi hem de yapısal dokusunun çok hoşlarına gittiğini anlatan Dağarslan, "Mudurnu gibi bir yöremizin UNESCO’ya girmesini neden istemeyelim. Bir de ahilik kültürünün buralardan çıkmış olması da çok güzel." ifadesini kullandı.
Selensu Dağarslan ise Almanya'da doğup büyüdüğünü ifade ederek, "Ailemle burayı görmeye geldik. Çok hoşumuza gitti. Pazarları, çarşıyı gezdik. Yurtdışı ile kıyasladığımız zaman buranın tarihi çok güzel. Ben Almanya ile kıyasladığımda orada fazla şey yok. Burası tarihi anlamda daha zengin. O yüzden daha çok hoşuma gidiyor ve UNESCO’ya girmeli." değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Zafer Göder