Kuala Lumpur
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti ve TPMT Üyesi Oruç, barış sürecinin gidişatı, Filipinler Devlet Başkanlığı ve yerel seçimlerin ardından bölgedeki gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
Oruç, Filipinler hükümeti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) arasında 2013'te çerçeve anlaşması ve 2014'te kapsamlı anlaşmalara dayanan süreci denetlemek üzere oluşturulan TPMT'de İHH olarak görev yaptıklarını söyledi.
İzleme heyetindeki görevi vesilesiyle Müslüman Mindanao'da Bangsamoro Özerk Bölgesi'ne (BARMM) 44. kez gittiklerini belirten Oruç, TPMT olarak bölgeye gerçekleştirdikleri ziyarete dair izlenimlerini aktardı.
Oruç, son ziyaretinde yerel halk, akademi üyeleri, güvenlik görevlileri ve bölgedeki siyasilerle temasta bulunma fırsatı bulduğunu vurgulayarak, seçimler sonrasında yeni başkan ve kabinesiyle barış sürecinin hangi şekilde ilerleyeceğine dair ciddi soru işaretleri olduğunu dile getirdi.
"Marcos, babasının izinden mi gidecek?"
Ezici bir oy farkıyla Filipinler'in yeni devlet başkanı seçilen Ferdinand Marcos'un eski diktatör Marcos'un oğlu olması ve özellikle Bangsamoro bölgesinde babası döneminde yaşanan acıların büyük soru işareti oluşturduğunun altını çizen Oruç, şöyle devam etti:
"'Acaba babası gibi güvenlik merkezli askeri bir strateji mi uygular, yoksa bir siyasetçi gibi mi hareket eder? Süreci devam ettirip sonuna kadar gider mi yoksa süreci bitirir mi?' şeklindeki sorular, bölgede çok sık dile getiriliyor. Söz konusu meseleye dair pozisyonunu belirleyici herhangi bir açıklaması da şimdiye kadar olmadı."
Ülkenin en büyük sorunlarından biri olan böylesi önemli bir meselede Marcos'un radikal kararlar alarak yeni bir çatışmayı göze alabilme ihtimali sorusu üzerine Oruç, seçilmiş başkanın bu konuda referans alınacak yeni bir beyanının olmadığını ancak senatörlük yaptığı dönemde sürece dair olumlu görüşler paylaşmadığını aktardı.
Oruç, senatör olarak görev yaptığı zaman diliminde Marcos'la birkaç kez yüz yüze görüşme fırsatı bulduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Marcos'un o dönemde sürecin ve Bangsamoro'ya verilenlerin doğru olmadığına inandığını biliyorum. Bu hakların doğru olmadığını, ülkenin bütünlüğünü tehdit ettiğini o günlerde söylüyordu. 'Yani burası da yerel bir yönetim olabilir, özerk bir yönetim olabilir ama bu haklar çok fazla, hiçbir yerel yöneticiye bu haklar verilmemeli.' diyordu."
"Devletin beklediği en önemli şey, silahların bırakılması"
Moro İslami Kurtuluş Cephesi'nin arazide gerçekliği olan güçlü bir silahlı örgüt olduğunu ifade eden Oruç, örgütün siyasallaşmaya çalıştığını ve siyaset kanalıyla bölgedeki problemlerin çözümüne inandığını, bununla ilgili birçok adım da atmasına rağmen hala silahlı grupları dağıtmamış bir mekanizma olarak varlığını devam ettirdiğini kaydetti.
Oruç, "Buradaki mekanizmadan devletin beklediği en önemli şey, silahların bırakılması, MİKC'nin beklediği en önemli şey de bölge refahının sağlanması, silah bırakacak olan mücahitlerin sivil hayata dönmesiyle ilgili desteklerinin sağlanması, kanunlarla kendilerine verilmiş olan hakların net şekilde kullanılmasına müsaade edilmesidir. Tüm bunların karşılığında silah bırakma gelecek." diye konuştu.
"İdaresine savaşla başlamayacak"
Özellikle normalleşme sürecinin iki tarafın eş güdümünde yürütülmesi ve birindeki ilerlemenin diğerine etki etmesi gerektiğinin altını çizen Oruç, MİKC'nin silah bırakma konusunda üzerine düşeni yaptığını ancak devletin ekonomik ve siyasi kararlarda atması gereken adımları henüz atmadığını, dolayısıyla sürecin bu aşamada tıkandığını aktardı.
Oruç, seçilmiş başkan Marcos'un olası bir savaşı yeniden göze almayacağı yorumunda bulunarak, "Marcos idaresine savaşla başlamayacaktır ama çok hızlı da bir ilerleme olacağını düşünmüyorum. Süreç, belki bir çatışmaya dönmeyecek ama devletin anlaşmalara göre yapması gereken bazı meselelerde ilerlemeler biraz yavaş olacak gibi gözüküyor." dedi.
Silah bırakma süreci
Barış anlaşması kapsamında silah bırakma sürecine de değinen Oruç, şu ifadeleri kullandı:
"Bangsamoro polisinin aktif hale gelmesi ve sosyo-ekonomik desteklerin bu savaşçılara ulaştırılması gerekiyordu ama iki tarafın üzerinde mutabık kaldıkları 1 milyon pesoluk (18 bin 237,2 ABD doları) sosyal destek paketinin sadece 100 bin pesoluk (1823,72 ABD doları) kısmı nakit olarak silah bırakanlara verildi, onun dışındaki ödemelerle ilgili hiçbir ilerleme olmadı. Bu konuda ilerleme olmadığı için şimdi MİKC, 3. aşamanın ikinci kısmı olan 6 bin 800 savaşçının silah bırakma sürecini dondurdu."
MİKC'nin silah bırakma konusunda daha önceki olumsuz tecrübeler nedeniyle temkinli davrandığının altını çizen Oruç, mutabakata varılan yeni grubun silah bırakmasıyla ilgili müzakerelerin halen devam ettiğini, sosyo-ekonomik yardımların silah bırakanlara ulaştırılması ve söz konusu kişilerin polis teşkilatına entegrasyonu gibi konularda devlet kanadından beklenen adımlar atılmadığı müddetçe yeni bir silah bırakmanın mümkün gözükmediğini dile getirdi.
Referandum ve erteleme
Bangsamoro, çoğunluğu Müslüman ve Moro etnik grubundan oluşan yaklaşık 5 milyon kişinin yaşadığı bir bölge.
Bölgede, 21 Ocak ve 6 Şubat 2019'da yapılan referandumlarda halk, bölgeye kapsamlı özerklik getiren Bangsamoro Organik Yasası'nı (BOL) kabul etmiş, akabinde Bangsamoro Geçiş Otoritesi (BTA) kurulmuştu.
Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Bangsamoro Özerk Bölgesi (BARMM) seçimlerinin 2025'e ertelenmesine dair yasa tasarısını Ekim 2021 sonunda onaylamıştı.
Duterte'nin tasarıyı onaylamasıyla BARMM parlamento ve bölgesel seçimlerinin tarihi Mayıs 2025'e alınırken, geçiş hükümetinin görev süresi de 3 yıl uzatılmıştı.
BARMM Başbakanı Hacı Murat İbrahim, geçiş hükümetinin görev süresinin uzatılmasının, "halkın, on yıllardır süren zorluklarını çözebilecek güçlü bir bölgesel bürokrasiye sahip olduklarını" gösterdiğini belirtmişti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com