Edirne
Trakya Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Eczacılık Fakültesinde düzenlenen "Suya Dair" konulu panele katılan Kahraman, Marmara Denizi'nin kirletici kaynaklardan korunması gerektiğini ifade etti.
Kahraman, İstanbul'da şehrin atık suyunun çok önemli bir kısmının sadece ön arıtımdan geçirildikten sonra İstanbul Boğazının dip suyuna deşarj edildiğine dikkati çekti.
Marmara Denizi'nde kirliliğin önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Kahraman, "2021 yılın müsilaj vakasıyla karşı karşıya kaldık. Müsilajın hemen öncesinde yaptığımız bir araştırma vardı. Orada İstanbul'un atık suyunun yüzde 60'ı sadece fiziksel arıtmadan geçirilerek derin deniz deşarjıyla boğazın dip seviyesine veriliyordu. İstanbul'da günde 4.1 milyon metreküp atık su denize deşarj ediyor. 2023 itibarıyla özellikle Balta Limanı Atık Su Arıtma Tesisi hayata geçirildi ve burada önemli bir biyolojik arıtma oranı yakalanmış oldu. 2024 itibarıyla ileri biyolojik arıtma oranı daha da artacak ve 2027 itibarıyla ön arıtma yüzde 23'ler seviyesine indirilecek." dedi.
Kahraman, Marmara Denizi'nin çevresindeki illerde yaklaşık 25 milyon kişinin yaşadığını ve çok miktarda atık suyun ortaya çıktığını dile getirdi.
Marmara Denizi'ne her gün 4.1 milyon metreküp atık suyun deşarj edildiğini belirten Kahraman, bu miktarın azaltılması gerektiğini ifade etti.
Atık suların ileri arıtmadan geçirilerek kullanıma sunulması önerisinde bulunan Kahraman, şunları kaydetti:
"Santiasyon hizmetleri ve atık su yönetiminde Marmara Denizi maalesef alıcı bir ortam. Her ne kadar arıtımı çok ileri bir seviyeye çıkartacak da olsak, deşarj edeceğimiz organik yükü düşürecek de olsak Marmara Denizi çok büyük bir hidrolojik yükle karşı karşıya. Dolayısıyla bizim artık suyu arıtıp deşarj etme modelinden özellikle Marmara Bölgesi için biraz uzaklaşmamız gerekiyor.
Suyu tekrar kullanıma uygun noktaya getirecek seviyede arıtmak çok önemli. Sulama suyu olarak kullanmak, sanayide ve soğutma suyu olarak kullanmak gibi bir takım seçenekleri kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlamamız gerekiyor. Aksi takdirde bu çok suyu ne kadar arıtırsak arıtalım Marmara Denizi'ne verdiğimiz takdirde toplam azot ve fosfor yükü artıyor. Bunlar maalesef müsilaj gibi birtakım olumsuzluklarla karşılaşmamıza neden olur. Müsilajı bir miktar biliyoruz, ancak yarın öbür gün çok daha farklı bir şeyle de karşılaşabiliriz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com