Beyrut
Şiilerin çoğunlukta yaşadığı yerler başta olmak üzere Lübnan'ın hemen her bölgesinde hala 31 Ağustos 1978'de Libya'da kaybolan Sadr'ın fotoğrafları asılı.
Aradan 44 sene geçmesine rağmen ara sıra uluslararası gündeme de gelen Sadr olayı, Lübnan gündemindeki yerini ise hiç kaybetmedi.
Kimilerine göre çoktan hayatını kaybeden Sadr, Lübnanlı birçok Şii için ise "Bir gün geri dönerek ülkeyi birleştirecek olan kayıp İmam".
AA ekibi olarak Beyrut sokaklarında Şiilere mikrofon uzatıp, "Musa es-Sadr'ın kaybolduğuna ve bir gün geri döneceğine mi inanıyorsunuz?" diye sorduk.
Başkent Beyrut'taki Safa Camii'ndeki ikindi namazı sonrası AA'ya konuşan Lübnanlı Şii Yusuf Dahir, Sadr'ın döneceğine inananlardan biri.
Dahir, "İmam Sadr'ın sözlerinden biri de 'Bir süreliğine kaybolacağım ancak geri gelirim.' şeklindeydi. Dolayısıyla bizler kendisinin geri geleceğine inanıyoruz. Tabii ki 'gayb ve geri dönüşe iman' rabbani bir inançtır bizde." ifadelerini kullandı.
"Geri dönüp Lübnan'ı birleştirecek"
Sadr Lübnan'a gelince ne olacak? şeklindeki soruya Dahir, şu yanıtı verdi:
"İmam Sadr, Lübnan'ın birleştiricisiydi. Bu nedenle kendisinin kayıp yıl dönümünde Lübnan'daki tüm kesimlerin onu anmak üzere birleştiğini görebiliyorsun. Dolayısıyla kendisinin geri gelmesiyle Lübnan'ın birliği; ulusal birlik gerçekleşecektir."
Lübnan'daki Şiilerin çoğu Musa Sadr'ın hala kayıp ve geri geleceğine inanıyor mu? sorusuna da kesin bir dille cevap veren Dahir, "Yüzde 100 evet. Dediğim gibi bizler kendisinin kayıp olduğuna ve geri geleceğine inanıyoruz. Tabii ki bu Lübnan'ın Şii mezhebinde tartışılmayacak kadar bariz inançlardan biri. Yani Lübnan'daki Şiilerin hepsi demesek de çoğu, İmam Sadr'ın geri gelmesini bekliyor." dedi.
Lübnanlı Şii Abbas Faris, "Musa Sadr'a kimlerin sırtını döndüğünü bilmiyoruz. Kendisine darbe yapmak isteyen bazı Arap yönetimleri onu Libya'ya aldıktan sonra ne yapıldığını bilmiyoruz." diye konuştu.
Sadr'ın "birleştirici" biri olduğunu savunan Faris, şunları kaydetti:
"Şüphesiz kendisi herkesi etrafında toplayacak birleştirici biridir. İnsanlar da zor olan bugünlerde kendilerini yönlendirecek bir lidere muhtaçlar. Yönlendirici liderin (Musa Sadr) bugünlerde aramızda olmasını istiyoruz."
"Öldürüldüğüne asla inanmayız"
Lübnanlı Şii Heysem Kalut ise "Musa Sadr'ın hala Libya'da yaşadığına imanımız tamdır ancak kendisinin nerede olduğunu bilemiyoruz." ifadelerini kullandı.
Kalut, sözlerine şöyle devam etti:
"İmam Sadr'ın geri geleceğine inanıyoruz. İmam Sadr'ın Libya'da öldürüldüğü düşüncesine kesinlikle teslim olmayacağız. Sadr'ın kaçırıldığı ve hala hayatta olduğuna inanıyor, en kısa sürede dönmesini umuyoruz.
Ne kadar uzarsa uzasın İmam Musa Sadr'ın geri gelmesini beklemeye devam edeceğiz. İmam Sadr'ın öldürüldüğüne dair somut bir kanıt olmadığı sürece öldüğüne inanmayacağız."
Beyrut sakini 82 yaşındaki Şii Habip Ahmed Erriz de Sadr'ın akıbeti hakkında net bir bilgiye sahip olmadıklarını dile getirdi.
Erriz, "Musa Sadr'ın ölü mü hayatta mı olduğunu Allah bilir. Onu ortadan kaldırarak, İtalya'ya gittiğini söylediler. Ancak buradan İtalya'ya gidip ülkeye girenlerin fotoğraflarını getirince, bu sefer 'Gidenler bunlar (Musa Sadr ve beraberindekiler) değil' diyerek yalan konuştular." görüşünü dile getirdi.
Musa es-Sadr nasıl kayboldu?
Arap dünyasındaki liderlerle sık sık bir araya gelen Sadr, iki yardımcısını yanına alarak dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi ile görüşmek için 25 Ağustos 1978'de Lübnan'dan ayrılır.
Bu olayı inceleyen bazı araştırmacılar, Şii liderin İran şahına karşı mücadele eden İmam Humeyni'ye destek vermesini istemek üzere Kaddafi ile görüşmeye gittiğini iddia ediyor.
Sadr'ın, kaybolmasına giden sürecin ise şöyle geliştiği belirtiliyor:
Musa Sadr, Lübnan'ın Libya Maslahatgüzarı Nizar Ferhad ile ramazan ayı olması sebebiyle 30 Ağustos akşamı iftar yemeği yer. Bu yemekte, 1 Eylül'de Kaddafi ile bir araya geleceklerini söyler ve Libya'dan sonra Fransa'ya gitmek için Ferhad'dan vize ayarlamasını talep eder.
31 Ağustos'ta Sadr ve beraberindekilerin kaldığı otele giden Ferhad, ekibin resmi bir araçla otelden ayrıldığı bilgisini alır. Bu bilgi, Sadr ve iki arkadaşı hakkındaki son somut bilgidir. O günden sonra Sadr ve iki arkadaşından hiçbir haber alınamaz.
Sadr ve arkadaşlarından haber alamayan Lübnan yönetimi, Libya'dan konuyla ilgili açıklama yapmasını ister. Lübnan Şii Toplumu, Arap Birliği ülkeleri nezdinde yaptıkları girişimler ile Libya resmi makamlarını açıklama yapmaya zorlar.
Gelen yoğun baskılar sonucu Libya yönetimi, Sadr ve iki arkadaşının 31 Ağustos akşamı Trablus'tan ayrılarak İtalya'ya uçtukları açıklamasını yapar.
Sadr ve iki arkadaşının 31 Ağustos'ta İtalya'ya yolculuk ettiklerine dair bir belge gösterir. Yolcu listesinde Sadr ve iki arkadaşının isimleri vardır. Libya'nın bu açıklamaları başta Lübnan olmak üzere birçok ülkeyi ve kurumu tatmin etmez.
Olayı incelemek için yapılan araştırmalar, Libya'nın "İtalya'ya gittiler" açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ortaya çıkarır.
Sadr'ın İtalya'ya gitmek için bindiği iddia edilen uçağın yolcularına, Sadr ve arkadaşlarının fotoğrafı gösterilir. Yolcular kendilerine gösterilen fotoğraftakilere benzeyen kimseyle uçakta karşılaşmadıklarını belirtir.
Sadr'ın ailesi, Temmuz 2015'te Sadr'ın kaybolması ile ilgili İtalya'da bir dava açar. İtalyan mahkeme, Sadr ve iki arkadaşının 31 Ağustos 1978 akşamı Trablus'tan Roma'ya gelmediğini açıklar.
Musa es-Sadr kimdir?
Aslen Lübnanlı bir aileye mensup Sadr, 1928 yılında İran'ın Kum kentinde doğdu. Kum'da ve Irak'ın Necef kentinde aldığı dini eğitimin yanı sıra Tahran'da hukuk okudu.
1959'da Lübnan'a dönen Sadr, almış olduğu eğitim, Şii dünyasının önde gelen isimleri ile olan akrabalığı ve karakteri nedeniyle Lübnan'daki Şiiler arasında ön plana çıkmaya başladı. Sadr bir imam olmasına rağmen kendini dini alanda değil politik ve sosyal alanda öne çıkardı.
Sadr’ın Lübnan'daki Şii toplumu üzerindeki hakimiyeti, 1969’da kurulmasına öncülük ettiği ve ilk önemli Şii örgütlenmesi olan "Yüksek Şii İslam Konseyinin" başına geçmesiyle belirginleşti.
1974 yılında Hristiyan bir din adamı ile beraber, tüm dinsel ve mezhepsel gruplara açık olan ve eşitlik talebi temelinde örgütlenen "Mahrumlar Hareketi'ni" (Harekat el-Mahrumin) kurdu.
Sadr, Lübnan'da 1975'te iç savaşın patlak vermesiyle Şiilerin bir milis gücü olarak Emel Hareketi'ni (Lübnan Direniş Tugayı) oluşturdu.
Emel Hareketi, Lübnan iç savaşının önemli aktörlerinden biri haline gelmesi ve daha sonra Lübnan siyasetinde de etkisini artırması nedeniyle hareketin kurucusu Sadr, tüm Orta Doğu'daki en etkili Şii liderlerden biri oldu.
Sadr'ın kurmuş olduğu Emel Hareketi, 1980'li yıllarda Hizbullah örgütünün ortaya çıkmasına yol açtı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com