BEYRUT - Muhammed Ali Akman
Lübnan'da on beş yıl boyunca devam eden ve 150 binden fazla kişinin ölümüne yol açan iç savaşın 42'nci yılında, savaşın izleri ve etkisi halen devam ediyor.
Lübnan'ı yıkıma uğratan ve 150 binden fazla kişinin ölümüne yol açan kanlı iç savaşın başlangıcının üzerinden 42 yıl geçti. Lübnanlılar hala savaşın bugüne ulaşan siyasi, ekonomik ve sosyal etkileriyle mücadele ediyor.
Ülkenin şimdiki siyasi yapısı, iç savaşın sonuçlarına göre şekillendiği için, iç savaşın izleri ve etkisi halen Lübnan gündemindeki yerini koruyor.
Savaşın başlangıcı
Beyrut'taki Aziz Maruni Kilisesi önünde 13 Nisan 1975'te Filistinli mültecileri Tel ez-Zater Kampı'na taşıyan otobüse, Hristiyan Falanjist milisler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda kadınlar ve çocukların da aralarında bulunduğu 27 Filistinlinin hayatını kaybetmesi, iç savaşın başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Etnik, siyasi, dini ve mezhepsel ayrılıkların bir arada yaşandığı Lübnan'da, 1950'li yıllarda yüz binlerce Filistinli mültecinin gelmesi ile tansiyon daha da yükseldi. O yıllarda dünya genelinde artarak devam eden farklı ideolojilerin çatışması ve soğuk savaş, Lübnan'da da açık ve sert bir şekilde yaşanıyordu. 13 Nisan 1975'te gerçekleşen "otobüs katliamı" patlamaya hazır bombanın fitilini ateşlemiş oldu. Ülkedeki siyasi ve mezhepsel ayrışma ve silahlanmanın eklenmesiyle olaylar 15 yıllık bir iç savaşa dönüştü.
Soğuk savaş dönemine denk gelen Lübnan İç Savaşı'na, bölgesel ve küresel güçler destekledikleri gruplar veya doğrudan dahil olarak savaşın uzamasına yol açtı. Bu süreçte, Suriye ve İsrail, iki ana aktör olarak bölgede yer alırken müttefikleri ABD ve Rusya da vekilleri aracılığıyla Lübnan'da kozlarını paylaştı.
İsrail'in 1978'de ülkenin güneyinden başlayan ve 1982'de başkent Beyrut'a kadar uzanan işgali, 1985'te kademeli olarak ülkenin güneyine doğru geri çekilmesi ile sona erdi. İsrail, bu işgal sırasında savaş uçakları ile çok sayıda hava saldırısı gerçekleştirdi.
Lübnan'ın başkenti 1990 yılına kadar Batı ve Doğu Beyrut olarak ikiye ayrılmış, batı tarafına Müslümanlar doğu tarafında Hristiyanlar hakim olmuştu.
Lübnan'daki farklı dinleri ve mezhepleri karşı karşıya getiren iç savaş, 1989 yılında Suudi Arabistan'ın Taif şehrinde Taif Antlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi. Ancak antlaşma etkin olana kadar gruplar arasında çatışmalar bir süre daha devam etti.
Yüz binlerce Lübnanlının yaralandığı iç savaş sırasında bir milyondan fazla kişi ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
İç savaşla yüzleşmediği söylenen Lübnan'da hükümet, 1991'de çıkardığı genel afla, tüm savaş suçlularını affa tabi tuttu.
Sabra ve Şatilla Katliamı
İç savaş sırasında Lübnan genelinde çok sayıda katliam yaşandı. Bu katliamlardan en bilineni 16 Eylül 1982'de başlatılan ve 3 gün süren Sabra ve Şatilla Katliamı.
Beyrut'un batısında yaklaşık 20 bin Filistinli mültecinin yaşadığı "Sabra ve Şatilla Kampı"nda, İsrail gözetimindeki Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler tarafından düzenlenen katliamda, 3 binden fazla Filistinli mülteci öldürüldü.
Sabra ve Şatilla Katliamı, 15 yıl süren Lübnan İç Savaşı'nın kanlı yüzünü hatırlatan bir olay olarak tarihteki yerini aldı.
Yıllar geçse de Beyrut'ta hala savaşın yıkıcı izine rastlamak mümkün
Tahrip gücü yüksek ağır silahların kullanılmasıyla büyük yıkıma uğrayan başkent Beyrut'ta ayakta kalabilmiş binalarda, yıllar geçse de hala savaşın yıkıcı izine rastlamak mümkün.
Kurşun deliklerinin ve bombaların açtığı gediklerin izlerini taşıyan binaların bazılarında, Lübnanlılar yaşamlarına kaldığı yerden devam ediyor. Son yıllarda yapılmış modern yüksek binaların hemen bitişiğinde, iç savaşın izlerini taşıyan eski binalar, Beyrut'a ilk defa gelen herkesin dikkatini çekiyor. İç savaş izlerini taşıyan bu binaların bazıları son yıllarda, ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyelilere ev sahipliği yapıyor.
Savaş sırasında kırmızı hat konumunda olan Beyrut'un ortasındaki Sodeco semtinde, bugün birçok kahvehane, ev, lokanta ve otel bulunuyor. Savaşın izlerini taşıyan bu mekanlarda Müslümanı ve Hristiyanlar beraberce vakit geçiriyor.
İç savaş tartışmaları devam ediyor
Bugün, o dönemin "savaş efendileri" olarak adlandırılan isimler, Lübnan siyasetinin önemli siyasi figürleri ve parlamento üyeleri haline geldi. Bu nedenle iç savaş tartışmaları Lübnan gündeminde halen devam ediyor.
Son olarak 2017'nin Mart ayında, Maruni Kilisesi Patriği Beşara Rai'nin katıldığı bir televizyon programında, iç savaşa Filistinli grupların neden olduğunu söylemesi üzerine, Filistinli gruplar yayımladıkları ortak bir bildiri ile söz konusu iç savaşın başlamasına neden olmadıklarını açıklamıştı.
dikGAZETE.com