Trablus
Libya'da yaklaşık 3 aydır iki ayrı hükümet bulunuyor. Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin BM öncülüğünde belirlenen yol haritasına uygun olarak 24 Aralık 2021'de yapılamaması üzerine Ulusal Birlik Hükümetinin görev süresinin sona erdiğini öne sürdü.
Tobruk'taki Meclis, ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda 10 Şubat'ta Başağa'yı başbakan seçti, mart ayında da Başağa hükümetine güvenoyu verdi.
BM tarafından tanınan Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisinin bu adımını "Cenevre Anlaşması'nda belirlenen yol haritasına aykırı" olarak nitelendirdi ve görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini açıkladı.
Bu gelişmelerin ardından her fırsatta başkent Trablus'a gelerek görevi teslim alacağını söyleyen Başağa'nın yaklaşık 2,5 ay sonra bunun için harekete geçmesi ülkedeki gerilimi tırmandırdı.
Sabah saat 04.00 sularında bir video mesaj yayımlayan Başağa'nın, "Elhamdülillah başkente ulaştık. Karşılama çok iyiydi. Üç saatten beri tebrik mesajlarının arkası kesilmiyor. Yarın basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulunacağız. Libya halkına sesleneceğiz" ifadelerini kullanmasından kısa süre sonra kentte silah sesleri yükselmeye başladı.
Çatışmalar başkentin özellikle güneyinde Navasi Tugayı'nın bulunduğu bölgelerde yoğunlaştı. Başağa’nın Navasi grubu tarafından himaye edildiği bilgisinin alınmasının ardından Silahlı Kuvvetler ve Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı tugaylar o bölgeye operasyon düzenledi.
Bir kişinin hayatını kaybettiği olayların ardından Başağa, Trablus’u terk etmek zorunda kaldı.
Libyalı uzmanlar Başağa'nın Trablus hamlesini ve ardından yaşananları AA muhabirine değerlendirdi.
"Başağa da Dibeybe de kaybetti"
Libyalı siyaset bilimci Dr. Salih el-Mebruk, Başağa’nın başkent Trablus’a sadece kendisine destek veren siyasetçi ve silahlı gruplarla anlaşarak girmesinin büyük bir yanlış olduğunu söyledi.
Dibeybe’yi de bu konuda hatalı gören Mebruk, silahsız olarak başkente gelen Başağa ve yanındakilerin bulunduğu bölgeye silahlı bir şekilde müdahale edilmesinin ahlaki olmadığı yorumunu yaptı.
Trablus’ta konuşlu Gınive silahlı grubunun müdahalesi sonucu hayatını kaybeden Başağa’nın yanında bulunan şahsın Misrata’da büyük bir aileye mensup olduğunu kaydeden Mebruk, "Libya’da durumun daha da kötüye gideceğini, bunun siyasi ve toplumsal yansımaları olacağını tahmin ediyorum. Kanaatimce bu olayda Başağa da Dibeybe de kaybetti." dedi.
"Başağa’yı bazı askeri ve siyasi güçler destekledi"
Gazeteci Ziyad el-Haccaci, Başağa’nın Libya’nın batısındaki bazı askeri ve siyasi güçlerin desteğiyle başkent Trablus’a geldiğini ancak karşılaştığı sert tepkinin ardından kenti terk etmek durumunda kaldığını söyledi.
Haccaci, Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı birlikler ve Başağa’ya destek veren gruplar arasında çıkan çatışmanın ardından 444 Taburu’nun taraflar arasına girerek, Başağa’yı ve yanındakileri Trablus’tan çıkardığını ve Başağa’nın yanında Sağlık Bakanı Osman Abdulcelil’in de bulunduğunu aktardı.
Haccaci, "Başağa Trablus’a gelerek burada görevini sürdürmek amacıyla bir denemede bulundu ancak başaramadı. Bu, bir darbe girişimi olarak değerlendirilemez." dedi.
Libyalı siyasi analist Muhammed Mahfuz ise Başağa’nın Trablus’a girişini Demokrasi Partisi Başkanı Muhammed Savvan ve Navasi Taburu Komutanı Muhammed Kaddur’un desteklediğini söyledi.
Trablus’ta dün yaşananların siyasi yansımaları olacağının altını çizen Mahfuz, Tobruk'taki Temsilciler Meclisinin tutumunu gözden geçireceği değerlendirmesinde bulundu.
Mahmuz, "Kanaatimce yaşananların ardından Temsilciler Meclisi, Fethi Başağa’nın Başbakan olarak belirlenmesini sağlayan süreç ve siyasi yol haritasından vazgeçecektir. Çünkü ABD'den yapılan açıklamalarda da Kahire’de seçimler için anayasal altyapı oluşturulması ile ilgili Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi arasındaki Libya Ortak Komitesi toplantılarına açıkça destek verilmektedir." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com