Cildimiz pürüzsüz, parlak ve sağlıklı olduğunda kendimizi daha iyi hissediyoruz. Ancak kimi zaman sivilce, leke, iz ya da kırışıklık gibi cilt problemleri güzelliğe gölge düşürebiliyor. Herkesin hayatının bir döneminde cilt problemleriyle karşılaşabileceğini söyleyen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Eda Kibar Atasoy, “Kimi zaman sivilcelerden geriye kalan leke ve izler, kimi zaman güneş lekeleri kişiye rahatsızlık verebiliyor. Bu ve benzeri sorunlar hem fiziksel hem de psikolojik olarak olumsuz etkiliyor” dedi. Yaşın ilerlemesiyle özellikle kadınlarda risk faktörlerinin arttığını belirten Dr. Eda Kibar Atasoy, hamilelikler, doğum kontrol haplarının kullanılması, menopoz gibi hormonal değişikliklerin yaşandığından bahsederek, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Yine hem kadınlarda hem erkeklerde, yıllar boyunca maruz kalınan güneş ışığının zarar verici etkileri, biriktikçe ortaya çıkıyor. Güneşin bu zararlı etkileri, özellikle 40’lı yaşlarda güneş lekeleri, aktinik hasar dediğimiz cildin kabalaşması ve kalınlaşması, belli bölgelerde kızarıklık ve kabuklanma ve hatta iyi huylu deri tümörlerinin oluşumu ile kendini gösteriyor”
İri lekelerin sebebi
Güneşlenmeyi çok sevenlerde ve güneş yanığı olanlarda sonradan omuzlarda iri kahverengi lekeler ortaya çıkabiliyor. Dr. Eda Kibar Atasoy, aşırı güneş ışığına maruz kalmaya bağlı görülen bu lekelerin, kol ve bacaklarda özellikle diz ve dirseklerden aşağıda ve el üzerlerinde ortaya çıkabileceğini söylüyor. Ayrıca diğer bölgelerden farklı olarak su damlası şeklinde ve beyaz renkte oluşuyla diğerlerinden ayırt edilebileceğini de sözlerine ekliyor.
“Erken önlem alınmalı”
Tüm bu lekelerin oluşmaması için, öncelikle erken yaşlardan itibaren, güneş ışığına yoğun maruziyetten kaçınılması gerektiğini vurgulayan Dr. Eda Kibar Atasoy, “Bunun için özellikle, güneş koruyucu kremlerden, şapka, şemsiye gibi aksesuarlardan faydalanmalı, doğal ya da yapay ultraviyole ışınlarından kaçınmalı ve bronzlaşmadan mümkün olduğunca uzak durulmalı. Bununla birlikte lekeler artık oluştuysa, kış mevsimi mücadele için en doğru zaman. Uygun leke açıcı kremlerle birlikte seçilen doğru uygulamalar, kişiyi mevcut lekelerinden kurtarabilir” dedi.
Leke tedavisinde çeşitli yöntemler bulunuyor
Leke tedavisinde son dönemde çok çeşitli uygulamalardan faydalanılabiliyor. Kimyasal peeling, karbonpeeling, enzimatikpeeling ve fraksiyonel lazerle cilt soyma, plateletten zengin plazma (PRP) enjeksiyonu, leke mezoterapisi, dermaroller gibi yöntemler bunlardan birkaçı olarak öne çıkıyor. Kişinin cilt rengi, hassasiyeti, yaşı, lekenin derinliği gibi bireysel faktörlerin leke giderici yöntem belirlenmesinde, göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Dr. Eda Kibar Atasoy, bunu şöyle açıklıyor: “Örneğin açık ten rengine sahip, açık kahverengi çilleri ve çil benzeri ama daha iri lekeleri olanlarda tercih edilecek doğru yöntem; genellikle 4-8 seans karbon peeling ya da hafif dozlarda fraksiyonel lazer ile cilt soyma olabilir. Karbon peeling, lazerle yapılan bir yöntem olup, derideki lekeleri açtığı gibi gözenekleri sıkılaştırıyor, cildin alt tabakasında kolajen liflerin yenilenmesini sağlayarak yüzeysel kırışıkları da azaltabiliyor. Fraksiyonel lazerle cilt soymada ise, 5-7 günün sonunda, parlak, lekesiz, canlı, gözeneklerinden ve ince kırışıklıklarından arınmış, taze bir cilt elde ediliyor.”
“Koyu tenlilerde farklı yöntemler uygulanmalı”
Daha koyu ten rengine sahip kişilerde ise lekeleri silmek için agresif (güçlü) soyma yöntemlerinin riskli olabildiğinin altını çizen Dr. Eda Kibar Atasoy, bu vakalarda lekelerin cildin daha alt tabakalarında yerleştiğini söylüyor. Bu nedenle lekelerde tam tersine koyulaşma ya da ilk etapta düzelse bile zamanla lekenin geri gelmesi olasılığı mevcut. Böyle durumlarda hastayı riske etmemek için, karbon peeling gibi güvenli lazer uygulamaları, enzimatik yöntemler, roller ve PRP, duruma göre leke mezoterapisi tercih edilebiliyor.
“Doğum lekeleri yok edilebiliyor”
Hamilelikle birlikte cildin güneşe karşı daha da hassaslaşması sonucu çeşitli lekeler görülebiliyor. Bu lekelerin kalıcı olması kadınların en büyük korkulu rüyası. Dr. Eda Kibar Atasoy, leke tedavisindeki yeni teknoloji sayesinde bu lekelerin de giderilebileceğini bilgisini paylaşarak şunları söyledi: “Hamilelikte oluşan lekeler ile doğumsal iz ve lekelerde, lekeye yol açan durum ‘melanin’ yani cilde renk veren pigment birikimi ise, derinin hangi tabakasında olduğu saptanmalı ve ona göre doğru yöntem seçilmeli. Hatta bu yöntem bazı durumlarda ablatif lazer ile cildin o tabakasının kazınması bile olabilir. Damarsal bir yapıya sahip doğum lekeleri için ise, vasküler lazerlerin devreye girmesi gerekiyor."
dikGAZETE.com